‘İletişim Başkanlığı, ‘propaganda bakanlığı’na dönüştürüldü’

DEVA Partili Yeneroğlu, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kurulan Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanlığı’nın ‘propaganda bakanlığı’ olarak tarif ederek, “İfade, basın ve çalışma özgürlüğü daha fazla baskı altına alınacak, gazeteciler sürekli olarak tehdit altında tutulacaktır” dedi.

KRONOS 21 Eylül 2020 GÜNDEM

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu

Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı, İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, ‘İletişim Başkanlığı Teşkilatı Hakkındaki Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne ilişkin açıklamasında, İletişim Başkanlığı’nın bu kararname ile ‘propaganda bakanlığı’na dönüştürüldüğünü kaydetti.

66 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle görev ve yetkileri yeniden düzenlenen İletişim Başkanlığı’nın, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde merkezi ve stratejik bir konuma yerleştirildiğini belirten Yeneroğlu, “İletişim Başkanlığı’na stratejik iletişim ve kriz yönetimine ilişkin politikaları belirleme ve faaliyet alanlarındaki tüm kamu kurum ve kuruluşları arasındaki koordinasyonu sağlama yetkisi verilerek, ülke çapında faaliyet gösterecek bir propaganda mekanizmasının altyapısı oluşturulmuştur” dedi.

Bu haber de ilginizi çekebilir: 

d ‘İletişim Başkanlığı, ‘propaganda bakanlığı’na dönüştürüldü’

 

“BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ CİDDİ MANADA İHLAL EDİLİYOR”

2018 yılında 14 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile İletişim Başkanlığı’na basın kartı düzenleme yetkisinin verilmesinin de Anayasa’ya aykırı olduğunu savunan DEVA Partili Mustafa Yeneroğlu, “Mevcut haliyle yerli ve yabancı basın mensuplarının gazetecilik mesleklerini yürütebilmeleri için ihtiyaç duydukları basın kartının, İletişim Başkanlığı tarafından verilmesi; birçok yerli ve yabancı gazetecinin hukuka aykırı olarak basın kartlarını almalarına engel olmakta ve basın özgürlüğünü ciddi manada ihlal etmektedir” değerlendirmesinde bulundu.

“CUMHURBAŞKANLIĞI KARARNAMESİYLE YAPILAN DÜZENLEME ANAYASA’YA AYKIRI”

Anayasa’ya göre temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlandırılabileceğini hatırlatan Yeneroğlu, şöyle devam etti: “Basın hürriyetine getirilebilecek sınırlamaların ancak kanunla getirilebilmesine rağmen basın kartı için aranan şartların Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve yönetmelikle düzenlenmesi hukuka aykırıdır. Ayrıca Anayasa’nın 104. maddesine göre, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Anayasa’nın ikinci kısmının ikinci bölümünde yer alan kişi hakları ve ödevlerine ilişkin bir düzenleme yapılamaz. Basın kartı düzenleme yetkisi doğrudan basın özgürlüğüne ilişkin bir düzenlemedir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlenmesi açıkça Anayasa’ya aykırıdır.”

“İKTİDARIN 90’LI YILLARIN TÜRKİYESİ’NE GERİ DÖNME ÇABASI”

Kararname ile kurulan Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanlığı’nın, stratejik iletişim politikalarını belirlemek ve yapılmak istenen algı operasyonlarını belirleyerek her türlü manipülasyon ve dezenformasyona karşı faaliyette bulunmakla görevlendirildiğini hatırlatan Yeneroğlu, hükümet aleyhindeki haber ve yorumların dezenformasyon olarak değerlendirilmesi tehlikesi olduğunu kaydetti.

Yeneroğlu: “Yazılı, görsel ve sosyal medyada hükümet aleyhine yapılan haber ve yorumların İletişim Başkanlığı tarafından manipülasyon ve dezenformasyon olarak değerlendirileceği ve karşı algı operasyonuna tâbi tutulacağı açıktır. Geçmişte de MGK bünyesinde Toplumsal İletişim Başkanlığı (TİB) gazeteciler hakkında andıçlar hazırlar, gazete ve televizyonlara eleman yerleştirir ve propaganda faaliyeti organize ederdi. Avrupa Birliği sürecinde 2005 yılında kaldırılan TİB‘in Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi olarak hortlatılması, iktidarın 90’lı yılların Türkiyesi’ne geri dönme çabasını göstermektedir” yorumunda bulundu.

“GAZETECİLER SÜREKLİ OLARAK TEHDİT ALTINDA TUTULACAK”

Yeneroğlu, açıklamasında son olarak şu ifadelere yer verdi: “İletişim Başkanlığı; basın kartı başvurularını değerlendiren, ülke çapında teşkilatı kurulan, finansmanı sağlanan ve algı operasyonlarıyla mücadele ederek stratejik iletişim politikası üreten bir kamu kurumu olarak adeta Propaganda Bakanlığı şeklinde dizayn edilmiştir.

Böylece İletişim Başkanlığı; kimin gazetecilik yapacağına, hangi haberin veya yorumun manipülasyon olduğuna karar verecek ve gündemin vatandaş tarafından hükümetin istediği şekilde algılanması için aldatıcı politikalar geliştirecektir. İletişim Başkanlığı görüntüsü altında ‘propaganda bakanlığıyla’ ifade, basın ve çalışma özgürlüğü daha fazla baskı altına alınacak, gazeteciler sürekli olarak tehdit altında tutulacaktır.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com