Yeneroğlu: 28 Şubat zihniyeti mevcut iktidar tarafından temsil ediliyor

DEVA Partili Yeneroğlu, 28 Şubat zihniyetinin mevcut iktidar tarafından temsil edildiğine belirterek, "Bir milyondan fazla insan hakkında terör örgütü üyeliği gerekçesiyle soruşturma ve kovuşturmalar açılmış, on binlerce insan siyasi dayatmalarla yargılanmış, sayısız insan haksız bir biçimde cezaevinde tutulmaktadır ”dedi.

KRONOS 28 Şubat 2021 GÜNDEM

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, 28 Şubat’ın en acılı günlerinde darbecilere alkış tutan MHP ve Doğu Perinçek ile birlikte Tayyip Erdoğan’ın 28 Şubat’ın tek tipçi anlayışını 84 milyona dikte ettiğini belirterek, “28 Şubat zihniyeti, o dönemin kudretlilerinin dahi tahayyül edemeyeceği derecede bugün mevcut iktidar tarafından temsil edilmektedir.” dedi.

Yeneroğlu, yaptığı yazılı açıklamada, 28 Şubat dönemindeki toptancı yaklaşımın aynı şekliyle ve benzer yöntemlerle toplumun birçok kesimi ötekileştirilmiş ve fişlendiğine işaret ederek, “FETÖ’ye karşı yürütülen haklı mücadele araçsallaştırılmış, cadı avına dönüştürülmüştür. Bir milyondan fazla insan hakkında terör örgütü üyeliği gerekçesiyle soruşturma ve kovuşturmalar açılmış, on binlerce insan siyasi dayatmalarla yargılanmış, sayısız insan haksız bir biçimde cezaevinde tutulmaktadır ”değerlendirmesinde bulundu.

Yeneroğlu’nun açıklaması şöyle:

‘28 ŞUBAT SÜRECİ DEMOKRASİ TARİHİ İÇİN KARA BİR LEKEDİR’

28 Şubat süreci, Türkiye’nin demokrasi tarihinde kara bir lekedir. Bu süreçte, toplumun mütedeyyin kesimi ötekileştirilmiş, on binlerce kamu görevlisi hakkında soruşturma ve disiplin cezası işlemleri yürütülmüş, binlerce asker ve kamu görevlisi hukuksuz bir şekilde görevinden uzaklaştırılmış, irtica fişlemeleri yapılmış, vakıflar kapatılmış ve binlerce yayın toplatılmıştır. Dindarlar ve dindar yaşam tarzı, ‘rejim’ açısından bir tehdit olarak görülmüş, başörtülü öğrencilere hiçbir kademede eğitim alma imkânı verilmemiş, diploma gerektiren mesleklerde çalışmaları engellenmiştir. İmam hatip ortaokulları kapatılmış, burada öğrenim gören öğrenciler adeta vebalı muamelesine tâbi tutulmuştur. Öyle ki İmam Hatip Lisesi mezunlarının üniversitede İlahiyat Bölümü dışındaki bölümlere yerleşmelerini engellemek üzere mezunlarına diğer lise mezunlarından farklı katsayı uygulaması getirilmiştir. Böylece potansiyel suçlu olarak görülen muhafazakâr ve mütedeyyin kimselerin üniversitede okumaları ve sonrasında kamu kadrolarına girmelerinin önlenmesi amaçlanmıştır.


 

 

‘OTORİTER BİR REJİM OLUŞTURULDU’

28 Şubat MGK kararları sonrasında başlayan süreçle, demokratik yollarla seçilmiş hükümet üzerindeki baskı sürekli artırılmış, “irticayla mücadele” adı altında bürokrasi, asker, yargı, medya, sermaye grupları ve bazı muhalefet partilerinin koalisyonuyla hükümet istifa etmek zorunda bırakılmıştır. Rejimin bekasını koruma bahanesiyle bir araya gelen bu ittifak, antidemokratik yollarla tek tip bir toplum yaratmak istemiştir. 28 Şubat sürecinde demokrasi derin bir yara almış, laik düzenin sözde korunması makyajı altında otoriter bir rejim oluşturulmuş, her alanda anayasal hak ve özgürlükler kısıtlanmıştır.

‘28 ŞUBAT DÖNEMİ AKP’Yİ DOĞURDU

28 Şubat döneminin otoriter yapısı bir tepki olarak AK Parti’yi doğurmuş ve onu, bu tepkinin bir tezahürü olarak tek başına iktidara getirmiştir. AK Parti’nin 19. yılına ulaşan uzun iktidar döneminde, 28 Şubat sürecinde mevzuata işlenen ve dindarları hedef alan düzenlemelerin hemen hemen tamamının ilga edildiği açıktır. Ancak ne yazık ki demokratikleşme ve hukuk devletinin yerleşmesi sağlanamamış, son yıllarda hızlanan bir biçimde demokrasiden uzaklaşılmıştır.

‘28 ŞUBAT ZİHNİYETİ MEVCUT İKTİDAR TARAFINDAN TEMSİL EDİLMEKTEDİR’

Kendisini 28 Şubat’ın “mağdurlarının” temsilcisi olarak gören iktidar, maalesef bugün gelinen noktada günümüzün “mağruru” durumuna gelmiştir. 28 Şubat sürecinde “rejimin bekası” adı altında seçilmiş iktidara ve dindarlara baskı uygulanırken bugün de “devletin bekası” adı altında seçilmiş muhalefete ve siyasi iktidarla kendisini aynı çizgide görmeyen herkese en ağır baskılar uygulanmaktadır. 28 Şubat’ın en acılı günlerinde darbecilere alkış tutan MHP ve Doğu Perinçek ile birlikte bugün Tayyip Erdoğan, 28 Şubat’ın tek tipçi anlayışı ile kendi “makbul vatandaşlık” kriterlerini 84 milyona dikte etmektedir. 28 Şubat zihniyeti, o dönemin kudretlilerinin dahi tahayyül edemeyeceği derecede bugün mevcut iktidar tarafından temsil edilmektedir.

‘FETÖ MÜCADELESİ ADI ALTINDA CADI AVI YAPILIYOR’

Hukuk devleti ve temel haklar adım adım yok edilmekte, popülist ve dayatmacı zihniyet toplumun farklı kesimlerinden insanları mağdur etmeye devam etmektedir. 28 Şubat dönemindeki toptancı yaklaşımın aynı şekliyle ve benzer yöntemlerle toplumun birçok kesimi ötekileştirilmiş ve fişlenmiştir. FETÖ’ye karşı yürütülen haklı mücadele araçsallaştırılmış, cadı avına dönüştürülmüştür. Bir milyondan fazla insan hakkında terör örgütü üyeliği gerekçesiyle soruşturma ve kovuşturmalar açılmış, on binlerce insan siyasi dayatmalarla yargılanmış, sayısız insan haksız bir biçimde cezaevinde tutulmaktadır.

İktidar partisinin bilinçli olarak sürdürdüğü toplumsal kutuplaşma stratejisi ise kendi partisi lehine işliyor gibi görünse dahi toplumu bölmekte ve insanların birbirine karşı olumsuz hisler beslemesine sebep olmaktadır. Kimlikçi bir popülizmle tırmandırılan bu süreç, demokratik kültürü hedef alarak toplumsal huzursuzluğu artırmaktadır.

DEVA Partisi olarak bu sorumsuz keyfi yönetime son verecek, temel haklar önündeki engelleri kaldıracak, kanun önünde eşitlik ilkesinin tam olarak hayata geçmesini sağlayacağız. Şeffaf, eşitlikçi, özgürlükçü ve çoğulcu demokrasi anlayışıyla herkes için yaşanabilir, huzur veren bir Türkiye inşa edecek, kendilerini hukukun üstünde konumlandıran ve millete efendilik yapan baskıcı yönetime ve zihniyetine son vereceğiz.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram