Enkaz altında 60 saat: Birkaç komşumun sesini işittim, sonra kesildi

Adıyaman'da enkazlardan sağ çıkarılanlar umut verdi ancak hava şartları ve saatlerin ilerlemesi umutlar tüketiyor. Kronos, enkazdan 60 saat sonra sağ kurtarılan bir vatandaşla görüştü, arama-kurtarma çalışmalarına katılan gönüllülere mikrofon uzattı...

METİN YOKSU 10 Şubat 2023 GÜNDEM

Kahramanmaraş merkezli depremin vurduğu illerden biri olan Adıyaman’da şehir merkezi adeta enkaza dönmüş durumda. Arama-kurtarma faaliyetelerinin geç başlaması, yardımların ulaşamaması gibi sorunlarla halkla valiliğin karşı karşıya geldiği şehirde, depremin beşinci gününde umutlar da tükenmek üzere. Enkazlarda çalışmalar sürerken, afetten kurtulanlar da kendilerine barınacak yer arıyor, bir yandan da kulakları gelecek güzel bir haber de.

Adıyaman’daki durumu Kronos için takip eden gazeteci Metin Yoksu, mikrofonunu bu kez depremzedelerin yanısıra çalışmalara katılan isimlere de uzattı. Birçok ilden Adıyaman’ın yardımına koşan gönüllüler, hem çalışmalar hakkında bilgi verdi hem de tespit ettikleri eksiklikleri sıraladı…

‘ÇADIR GÖNDERSİNLER’ 

Cemal Aslan, Şanlıurfa’nın Haliliye ilçesine bağlı Canoğlu köyünden 20 kişilik gönüllü bir ekiple Adıyaman’a gelmiş. Köyden gençler toplanın Adıyaman’a koşmuş depremi duyar duymaz. Aslan, yemek noktasında sorun yaşamadıklarını ancak barınma nedeniyle zorluk yaşadıklarını söylüyor. Aslan’a göre arama kurtarma faaliyetlerinin geç başlaması can kaybını arttıran bir etken olmuş: “Dün akşam geç saatlere geç saatlerde yaşlı bir amca çıkardık. Şu orada oturan var ya, 3 gün sonra çıkardık. Maalesef 3 tane çocuğu, hanımı, oğlu ve kızı da birini cansız olarak çıkardık, iki kişiyi de bekliyoruz artık. AFAD ekipleri bizi aşağıya indirdi. Biz gönüllü olduğumuz için herhangi bir yere bağlı değiliz. Kendileri çalışıyorlar biz de elimizden geldiğince. Ama Urfa halkına sesleniyorum. Burada barınma sorunu var. Şu an burada gece yatamıyoruz, barınma sorunu var. Eğer ki sesimizi duyarlarsa barınacak yere çadır göndersinler. Burada her şey geliyor zaten. Yemek, çay, su, herhangi bir gıda olarak ihtiyacımız yok.”

Adıyaman’a ilk vardıklarında çalışmaların az olduğunu anlatan Aslan, “Biz geldiğimiz çalışanlar vardı ama usta kişiler yoktu. Bizim gibi gönüllü, bu işten anlamayan herkes kafasına göre bir yeri kazıyordu” diyor.

‘BU DEPREM VERGİSİ NEREYE GİDİYOR?’ 

Urfa Siverek’ten Adıyaman’a gelen Enver Aslan ise çalışmaların geç başlamasından yakınıyor. İş makinelerin ancak dördüncü gün geldiğini söyleyen Aslan, “Buranın altında bir sürü insanlar var. Yazık günah değil mi? Bunların vebali kimin boynundadır? Biz vergimizi ödüyoruz değil vatandaş olarak. Deprem vergisini ödüyoruz. Bu deprem vergisi nereye gidiyor? Yani dördüncü günden insan bunun altında kalır mı? Bence kalmaz. Aç susuz burada insanlar ne yapalım? Allah kimsenin başına getirmesin” şeklinde konuşuyor.

‘ELİMİZDEN GELENİ YAPIYORUZ AMA BU YARDIMLAR ADIYAMAN’A YETMEYECEK’ 

Arama-kurtarma ve diğer çalışmalara katılan Meryem Gayırnal ise şehirde en çok vinç eksikliği hissettiklerini söylüyor. Enkazların kırılması için lazım olan hiltilerin de eksik olduğunu kaydeden Gayırnal, “Soba ihtiyacı çok fazla var. Mum ihtiyacımız çok fazla var, fener ihtiyacımız çok fazla var” diyor.

Bebeklerin mama, kadınların da hijyenik med ihtiyacı olduğunu kaydeden Gayırnal, “Adıyaman’a yetmeyecek ama yetebildiği kadar elimizden geleni yapıyoruz biz de” ifadesini kullanıyor. Gayırnal, şöyle devam ediyor: “Bu getirdiğimiz eşyalar Adıyaman çoğuna yetmiyor zaten. Bizim amacımız ulaşabildiğimiz yere kadar el uzatmak. Adıyaman’ın hepsini biz el uzatamıyoruz. Elimizden geleni yapıyoruz ve Adıyaman’a hiçbir şekilde yetmeyecek. Daha çok destek bekliyoruz ve alet edevat bekliyoruz, ısıtıcı soba bekliyoruz.”

‘BİZ ISINAMIYORSAK DEPREMZEDE NASIL ISINACAK?’ 

Gayırnal, Adıyaman’ın gecelerini ise şöyle anlatıyor: “Gece çok soğuk. Hani bizde sağlam olmayan botlar var. Biz kendi kotlarımız ile çalışıyoruz ve hiç bir şekilde ısınamıyoruz. Biz bu şekilde ısınamıyor isek insanlarımız depremzede olarak hiçbir şekilde ısınamıyor. Onlar gelip ayakkabı soran oluyor. Giyebilecekleri bir pijama olarak eşofman var mı diye soruyor. Hiçbir şekilde biz bunları sağlayamıyoruz.”

‘EN SON GİTTİĞİM KÖYDE SADECE 2 EV AYAKTA KALMIŞTI’ 

Mehmet Şah Çetiner ise Adıyaman’daki depremzedelerin yardımına Van’dan gelmiş. Yemek yapıp dağıtma işi yapan Çetiner, köylere kadar gittiklerini söylüyor. Bölgedeki zorlu kış şartları nedeniyle araçlarının karla kapalı olan köy yollarını aşamadığını, yiyecekleri bir noktaya kadar götürdüklerini, oradan da köylülerin gelip teslim aldığını anlatıyor: “Taa köylere kadar kimse gitmiyor. Orada ulaşım eksikliği çok var. Bazı köylere gidiyoruz. Araçlar tam gitmediği için adamlar yaya gelip erzak alıyor. Biz de gidebildiğimiz yere kadar gidiyoruz. Ondan sonra onlar yaya gelip götürüyor ya da biz görebildiğimiz yere kadar götürüyoruz. Ulaşamadığımız köylere de bu şekilde ulaştırmaya çalışıyoruz. Ve köylerde de yıkık evler var. Tek katlı olduğu için şehir merkezi kadar değil. Ama mesela bugün bir köye gittim, 50 kilometre ötede dağda karlıydı daha da gidemedim. En son gittiğim köyde sadece 2 ev ayakta kalmıştı ve geriye kalan bütün evler hepsi yıkıktı.”

Çetiner, göz önündeki kimsenin aç kalmadığını, yardımları alabildiğini ancak uzak dağ köylerinde durumun hiç de iyi olmadığını belirtiyor.

‘BİR ŞEKİLDE YEMEK YERİZ DE ONLAR KURTULSUN YETER BİZE’ 

Depremzede Ayşe Demir ise enkaz altında annesiyle ağabeyinin bulunduğunu söylüyor. Enkazdan yükselecek olumlu bir haber beklediğini söyleyen Demir, çalışmaların yavaş ilerlemesinden yakınıyor. Demir, yardım talebini hazır gördüğü gazeteciye de yapıyor: “4 gündür bir haber yok. Bir şey yok, kimse uğraşmıyor. Lütfen yardım edin.”

Yıkılan apartmanda en az 60 kişinin yaşadığını kaydeden Ayşe Demir, kendilerinin ise 10 kişi olarak bir minibüste kaldıklarını söylüyor. Geceleri ateş yakarak ısındıklarını anlatan Demir, “Arabanın içinde yaşamaya çalışıyoruz” diyor.

Saygı Demir ise enkazdaki anneannesini ve dayısını bekliyor. “Herkes perişan” diyen Demir, enkazlara daha hızlı müdahale edilmesini istiyor: “Şu an bizim tek düşüncemiz oradaki insanların o enkazın altında kurtulması. Yemek, içmek nasıl olsa olur da onlar kurtulsun yeter bize.”

‘HANIM ÇOCUKLARIN YANINA KOŞTU, BEN İKİ ÇEKYATIN ARASINDA KALDIM’ 

Yıkılan binanın altında tam 60 saat sonra sağ kurtarılan Yaşar Uçar, depremde bir çocuğunu kaybetmiş: “Hanım divanda yatıyordu ben de yerde yatıyordum. Yani iki çekyatın arasına yatıyordum yerde. Deprem olunca hanım çocukların yanına koştu ben de iki çekyatın arasında kaldım. Ben imdat istedim, beni gördüler hissettiler sağolsun. Beni çıkardılar.”

Birçok şehirden gelenlerin olduğunu, onlara teşekkür ettiğini kaydeden Uçar, “Sağolsun her yerden gelmişler. Allah razı olsun yabancılardan, Urfa’dan gelmişler Diyarbakır’dan, çevre illerin hepsinden yardıma gelmişler. Eksikliğimiz devletin biraz daha erken buraya gelmediğini hissediyorum” diyor.

‘KOMŞUM ‘NASILSIN’ DİYE SESLENDİ, SONRA SESLERİ KESİLDİ’

Enkaz altında yaşadıklarını ise şöyle aktarıyor:

“İki çekyatın arasına yattığım için kafamı kaldırıp duvara vuruyorum. Başka bir şey yok. Hiçbir şey hissetmedim. Bir iki tane komşumun sesini işittim.’ Nasılsın’ dediler, ‘iyiyim’ dedim. Ondan sonra onlarda da ses kesildi. Ben bağırıyordum. Sürekli imdat istiyorum. Çünkü ben arabaları görüyordum. Ama yani görmüyordum. Pardon sesini duyuyordum, insanların sesini de işitiyordum. Ama diyordum bunlar benim sesimi işitiyor, niye beklemiyorlar? Demek ki yukarıda çok gürültü varmış ama benimkini zor anladılar. Sonra, sesime doğru yöneldiler, beni kurtardılar.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com