Yardım istemeyi neden bilmiyoruz?

Kişinin kendi yağı ile kavrulması, son raddeye kadar dayanması, bunu kimselerle paylaşmaması, bunu bir sorun olarak görmemesi bir sorun mudur? Evet.

BERKE KAYA 08 Ocak 2023 YAŞAM

Eski nesil, “muâvenet” derdi, “istigâse” derdi; “elindeki imkânları ve gücü ihtiyacı olan biri için kullanma”ya. Artık “yardım” diyoruz buna.

Şurası açık: Yardım etmeye bayılırız! İştahla, arzuyla yaptığımız bir şeydir bu. Ancak iş, yardım istemeye gelince, aynı iştahı, aynı arzuyu gösteremez bazılarımız. Bunu küçültücü buluruz genellikle. Rahatsızlık verici buluruz. Zayıflık olarak görürüz.

Hal böyleyken, toplum olarak her şeyi tek başına yapanlara ise hayranızdır. Takdir eder, yere göğe koyamayız. Dolayısıyla bir rol model olarak aktarırız bu tür kişileri kuşaktan kuşağa…

Yeri geldiğinde, “Hayatın yükünü tek başıma taşımak zorunda değilim!” deriz, ama yardım istemek bize korkunç gelir. Neden?

Öyleleri var ki, maddi ve manevi tüm kaynaklarını tüketirler, harcarlar, ama sıkıştıklarında, yardıma ihtiyaçları olduğunda tenezzül etmezler kimseye. Bu yardım en yakınlarından gelecek olsa bile…

Bir de, başkaları için yardım istemeyi bir insanî sorumluluk olarak görürken, kendisi için bunu isteyemeyenler vardır.

Peki, bu bir sorun mudur? Evet.

Kişinin kendi yağı ile kavrulması, son raddeye kadar dayanması, bunu kimselerle paylaşmaması, bunu bir sorun olarak görmemesi bir sorun mudur? Evet.

Çünkü “istemek”, kişinin kendini bilmesi ile ilgili bir durumdur. Kişi, güçlü ve zayıf olduğu yanlarını bildiğinde, sınırlarını da bilir. Dolayısıyla gücünün yetmeyeceği işlere ya bulaşmaz ya da ne zaman, kimden/kimlerden destek alması gerektiğini bilir.

Yardım istemek bir yaşam becerisidir. Bu yardımı elde etmek de ayrı ve önemli bir beceri.

Her yardım bir değildir hiç kuşkusuz. Acil durumlarda ararsınız 112’yi, ambulans gelir. Ararsınız 155’i, polis gelir. Ama sizin isteyeceğiniz yardım, bu konuların dışında bir yardımsa…

O halde sormak lazım: Yardım istemeyi nasıl öğrenebiliriz? Kimden yardım isteyeceğimize nasıl karar verebiliriz?

Şöyle düşünelim: Bir iş var. Madden yahut manen getirisi olan, tatmin edici bir iş. Ama tek başınıza yapmanız, üstesinden gelmeniz mümkün değil. Yapsanız da sizden beklenen yahut arzu edilen düzeyde olmayacak.

Ayrıca, alacağınız yardım, sizin zamandan ve emekten tasarruf etmenizi sağlayacak.

İşte bunu bilmek, buna rağmen yardım istememek, kişiyi strese sokar. Motivasyon kaybına yol açar. Tükenmişlik hissi yaratır. Kendinize inancınızı zayıflatır.

Dahası da var: Zihinsel ve fiziksel açıdan sağlığınız olumsuz yönde etkilenir.

Madem bu kadar önemli, haydi gelin, yardım istemek ile ilgili yaygın varsayımları, kabul görmüş inançları gözden geçirelim:

Olumsuzluk: Yardım istemeyi ‘dilencilik yapmak’ ile karıştırırız sık sık. Bir işi kendi başına halledemeyen kişinin tembel olduğunu, işten kaçtığını, kaytardığını düşünürüz genellikle.

Özeleştiri: Bazı kişilerin düşmana, yaptıklarını eleştiren kişilere ihtiyacı yoktur. Onlar kendilerini herkesten çok eleştirirler. Nice insan için değerli, iyi, güzel, muhteşem olan eylemlerini, davranışlarını dahi beğenmezler. İşte bu tür kişiler, birinden yardım istemenin kendilerini zayıf göstereceğini düşünür. Çevresindekilerin kendisini beceriksiz olarak göreceğine inanırlar. Var olan olumlu intibaı kaybedeceklerini sanırlar.

Fedakârlık: Bazı kişiler, başkalarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarının önüne koyar. Fedakârlık, yani özveri, kişinin zorunlu olmadığı halde, karşılık beklemeksizin yaptığı çok insanî bir şeydir. Karşılık bulduğunda fedakârlık yapanı çok mutlu eder. Karşılık bulmadığında ise hayal kırıklığına yol açar. İnsana, insanlığa dair güveni zedeler. Fedakâr kişiler, kendi ihtiyaçlarının başkalarına yük olabileceğinden endişelenir. Bu yüzden de böyle bir taleple çıkmaz kimsenin karşısına.

Değersizlik: Bazı kişiler, kendilerini değersiz görürler. Bazıları da kişilerin bir çıkarları olmadığı müddetçe başkalarına yardım etmeyeceklerine inanır. Bu tür kişilerin kafasında beliren soru şudur: Neden bana yardım etsin ki?

Reddedilme: Bazı kişiler, üçüncü şahısların söyleyecekleri şeyleri çok ciddiye alırlar. Gereğinden fazla önemserler. Zira “kabul görme”, “onaylanma” ihtiyacı içindedirler. Yardım istedikleri anda reddedilecekleri fikri, onları yardım talebinden alıkoyar.

 Size bir gerçeği fısıldamak isterim: Yardım istemekle ilgili bu tür düşünceler yaygın olsa da çoğunun aslı astarı yoktur.

Unutulan şey şudur: İnsanlar başkalarına yardım ettiğinde kendini iyi hisseder. Bu sayede cömert olduğunu düşünür. Paylaşımcı olduğunu…

Yardım istemeyerek onların elinden bu düşünceleri aldığınız aklınıza geldi mi hiç?

Tamam; yardım isteyerek karşınızdaki kişinin size dair fikrinin olumsuz yönde değişeceğini düşünüyorsunuz. Bunu anladık. Bu burada kalsın. Gelin, bu duruma bir de şu açıdan bakalım: Biri sizden yardım istediğinde siz ne düşünürsünüz? Hemen zavallı yahut beceriksiz mi dersiniz içinizden? Gözümde fazla büyütmüşüm, bir işi tek başına yapamıyor mu dersiniz? Yoksa yardım etmek için çırpınır mısınız?

Birinden yardım yahut tavsiye istemenin, o kişiyi onurlandıracağını düşündünüz mü hiç? Çünkü insanlar uzmanlıklarının fark edilmesinden gurur duyarlar ve sahip oldukları bilgiyi çoğu zaman memnuniyetle paylaşırlar.

Birine yardım etmek o kişiyle sağlam bir bağ kurmak demektir.

Birinden yardım almak da var olan bağı güçlendirir yahut yeni bir bağ tesis eder.

Zihniniz, yardım istememeyi mantıklı kılmak adına gereksiz sebepler üreterek sizi meşgul edebilir. Ama buna müsaade etmezseniz, bu düşüncelerin gerçekte zihninizin bitmek bilmeyen gevezeliği olduğunu görürsünüz.

Omzunuzdan koca bir yük kalkar o an.

Şunu anlıyorum: Bazı durumlarda bir işi, bir şeyi tek başına yapmak daha kolay olabilir. Birinin size yardım etmesi meseleyi daha karmaşık hale getirebilir. Sizi yavaşlatabilir. Böylesi durumlarda yardım istemek mantıklı, doğru bir seçenek olmayabilir.

Ancak yine de bir kapıyı açık bırakmakta yarar var: Acaba yanlış kişiden yardım istemiş olabilir misiniz?

İlk adımınız doğru: Yardım istemek.

İkinci adımınız hatalı: Yanlış kişiden destek istemek.

Kimden destek yahut yardım alacağınız çok önemli. Varlığıyla sizi rahatsız edenleri elemeniz gerekir. Ama bu sevdiğiniz kişilerden yardım istemeniz gerektiği anlamına da gelmemeli. Diyelim ki, tamircisiniz. Ne yapsanız, ne etseniz, motordaki sorunu bulamıyorsunuz. Hatta zamanla sorunun başka bir yerde olduğunu düşünmeye başladınız. Size getirilen araba da sizin nadiren tamir ettiğiniz bir araba. O modele, o versiyona aşina değilsiniz. Böylesi bir durumda, sırf yakın arkadaşınız diye bir muhasebeciyi çağırmak doğru olmaz. Öyle değil mi?

Haklısınız; ihtiyaç duyduğunuz desteği size kimin vereceği bazen çok açıktır. Biraz mübalağa ettiğimin farkındayım. Ancak ya yeterince açık değilse… İşte o zaman ne yapacaksınız?

Elbette profesyonel bir yardım en doğru seçenek olacaktır. Tamirci örneğinde, arabanın genel merkezini aramak, onların yönlendireceği servise ulaşmak gerekebilir. Sonuçta o aracı, o modeli en ince ayrıntısına kadar bilen onlar.

Doğru kişiyi bulma çabasına bir de başka açıdan bakalım. Diyelim ki âşıksınız. Sevgiliniz tarafından terk edildiniz. Yardım isteyeceğiniz kişiler arasında dostlarınız, aileniz olabilir mi?

Bazı durumlarda olmaz, değil mi? Mesela ilişkinizi ailenizden gizli yaşamışsanız…

Peki, daha önce âşık olup da terkedilenler olabilir mi?

Eğer olsaydı, en çok terk edilen, en başarılı “yardımcı” olurdu herhalde. Ancak bu kadar çok terk edilen kişi, çözümü bilseydi, önce kendine yardım etmez miydi?

İşte burada, profesyonel yardım, bir ruh sağlığı uzmanından talep edilebilir.

Her yardım, elbette profesyonel olmak zorunda değil. Bir arkadaşınız, bir akrabanız, bir meslektaşınız da yardım edebilir hiç kuşkusuz.

Burada ideal olan şu: Yardım talep ettiğiniz kişinin size gerçekten yardım etmesi. Bunu yaparken de ilişkinize zarar vermemesi. Güveninizi zedelememesi.

Şimdi şu videoyu izlerken, kimlerden yardım istenir, ne zaman istenir, üzerinde biraz düşünelim, olmaz mı?

İnsanlar arasındaki ilişkilerde “al gülüm – ver gülüm” beklentisi içinde olmak ne doğru olur, ne yakışık alır. Ancak şurası da bir gerçek ki: İnsanlar yapılan bir iyiliğin karşılığını vermeyi severler.

Bu sebeple, daha önce yardım ettiğiniz bir kişiden yardım istemek yerinde bir tercih olabilir.

“İyi, ama… Ben bu kişiden daha önemli bir konuda yardım almayı düşünüyorum.” da diyebilirsiniz. Doğru; birinin kapısını yardım ricasıyla sık sık çalmak hoş olmayabilir. Ricanızın kabul edilmesini zora sokabilir.

Bu durumda başka birine yönelmenizde yarar var.

Diyelim ki, aklınıza biri geldi ve o kişi, tam da ihtiyaç duyduğunuz kişi. Sizin için biçilmiş kaftan! Ancak daha önce, bir başka konuda yardım talep ettiniz ve talebiniz kabul edilmedi.

Böylesi anlarda teklifinizi gözden geçirin. Eğer kabul etmesi durumunda dokunacağı yarar, kabul etmemesi durumunda vereceği zarardan büyükse, kâr-zarar dengesi gözetilebilir.

Sırf daha önce size yardım etmeyi reddettiği için bu kişiyi gözden çıkarmayın. Eğer bir kişi, daha önce size yardım etmemiş, talebinize hayır demişse, bu his hafızasına kazınır. İkinci kez yardım talebinde bulunmanız vicdanını tetikler. Dolayısıyla size yardım etme olasılığı artar.

Yardım isteyeceğiniz kişinin becerisi kadar ruh hali de önemlidir. Ruh hali, size vereceği yanıtı belirleyeceği için belki de en önemlisi.

Kişi, stres altındaysa, kendini sıkıştırılmış hissediyorsa, talebinize olumlu yaklaşmaz. Eğer yardım talebinizin bir aciliyeti yoksa, beklemek yerinde bir davranış olabilir. Yahut: Karşınızdaki kişiye yardım edebilecek durumda olup olmadığını sorabilirsiniz.

Kimden yardım isteneceği kadar ne zaman isteneceği de önemlidir. Eğer mümkünse yardımları yüz yüzeyken, yan yanayken isteyin. Bir sohbet ortamında istenen yardım ile e-posta yoluyla istenen yardım aynı değildir. Araştırmalar, e-posta yoluyla istenen yardımların genelde göz ardı edildiğini gösteriyor.

Ancak çağ değişti; an be an da değişiyor. Sohbet fırsatı yaratamadığınız anlarda sanal dünya size bir imdat simidi sunabilir. Öte yandan, kısa mesaj yahut e-posta yoluyla yardım istemenin iyi tarafı da var, o da şu: Yardım istediğiniz kişi, yardım isteğinize cevap vermeden önce düşünme fırsatı bulur. Alelacele yanıt vermez.

Herkes için birinden yardım istemek kolay değildir. Buna itirazımız yok. Bazen, tüm cesaretinizi toplayıp birinden yardım etmeye niyetlendiğinizde, karnınızda karıncalar dolaşır. İçinizden bir ses, “Yapma!” der, “Etme!” der. Bunu biliyoruz. Lakin amaç, sorun çözmekse, rahatsızlık hissiyle mücadele etmeyi öğrenmek şart. İç sese inanmak başka bir şey, tüm yaşamınızı içgüdülere emanet etmek başka bir şeydir.

Hadi gelin, sizi yardım talep etme düşüncesinden döndürmeye çalışan sese kulak verelim ve bu isteksizliğin altında yatan duyguların adını koymaya çalışalım (böylelikle başta söylediğimiz bazı şeyleri de hatırlama fırsatımız olur):

– İki şey sizi yolunuzdan çevirmeye çalışır: reddedilme endişesi ve hayal kırıklığına uğrama korkusu…

– Üç şey seçim yapmanızı zorlaştırır: yardıma ihtiyaç duymanın getirdiği suçluluk, utanç ve mahcubiyet…

– Bir şey sizi tereddütte bırakır: yardım talep ettiğiniz kişinin, o işi yapacak en doğru kişi olup olmadığını bilememe kaygısı.

Yardım talebini engellemeye yönelik daha başka duygular da sıralanabilir elbette. Adı ne olursa olsun, böylesi duygular ile başa çıkmanın ilk adımı farkındalıktır. Rahatsızlığınızın farkına varın ve ortaya çıkan duyguların adını koyun. Bir şeyin adını koymak, onu anlamanın en kolay yoludur.

Şimdi cesaret gerektiren bir adım atın: Konfor alanınızdan çıkın. Ancak o zaman zor veya rahatsız edici bir şey yapabilirsiniz. Ancak o zaman, mahcubiyetinizi yenip, nasıl karşılık alacağınızı pek de umursamadan yardım isteme riskini göze alabilirsiniz.

Bir şey ne kadar zor olursa olsun, şu noktalara dikkat edin:

– Yardım talebinizi doğrudan yapın.

– Bunu saygılı bir şekilde yapın.

– Anlaşılır cümleler kurun.

– Açık ve dürüst olun.

– Yardım istemeyi kişiye yönelik bir talepten ziyade kibar bir rica olarak düşünün.

Hayır demeyi tercih edebilirler; bu kabul edilebilir bir cevap olur.

Öte yandan, birine seçme özgürlüğü verirseniz, karşınızdaki kişinin size yardım etmeyi gerçekten istediği için evet dediğinden emin olursunuz.

Bazen olumlu bir yanıt alana kadar birden fazla insandan yardım istemeniz gerekebilir. Bu da sizi öfkelendirebilir. Öfke ise olası taleplerinizin reddini kolaylaştırır. Sakin kalmak, sabırlı olmak ve sözü dolandırmadan söylemek gerekir. Hayır demenin sorun olmayacağını açıkça söylemek gibi.

Bu arada, nasıl bir yardım istediğinizden emin olmayabilirsiniz. Bunu da açıkça ifade etmekte yarar var. Mesela kendinizi kaygılı veya depresif hissettiğinizde ve yardım için bir aile üyesine başvurduğunuzda, nasıl bir destek aradığınızı henüz bilmeyebilirsiniz. Böyle bir durumda, nasıl bir desteğe ihtiyaç duyduğunuzdan henüz emin olmadığınızı söyleyebilir ve nelerin faydalı olabileceği hakkında sizinle konuşmasını isteyebilirsiniz. Daha sonra bunu birlikte çözebilirsiniz.

Yardım isterken, talebinize dair bağlam ve gerekçe sunmanız samimi olacaktır. İkna etmeye yönelik çabanız ise yanlış anlaşılabilir. Karşınızdaki kişi sizi bir pazarlamacı gibi görebilir. Edanızı bir yalvarma olarak algılayabilir. Bunlara mahal vermeyin. Yalnızca yardım isteğinizi ve gerekçesini belirtin yeter. Örneğin komşunuza, “İki gün evde olmayacağım. Anahtarı size bıraksam, çiçeklerimi siz sulayabilir misiniz?” diyebilirsiniz. Ya da bir çalışma arkadaşınıza, “Bu projeyi yetiştirmekte zorlanıyorum. Akşam da yemeğe davetliyiz ailecek. Rica etsem, bana yardımcı olabilir misin?” diyebilirsiniz.

Özür dilemenize veya isteğinizi aza indirgemenize gerek yok. Yardım etmesi karşılığında bir şey teklif etmenize de gerek yok. Çünkü al gülüm-ver gülüm türü bir ilişki hoş karşılanmayabilir. Nedeni açık: İnsanlar başkalarına borçlanmayı sevmiyor.

Şu türdeki feragatlerden kaçının:

– “Normalde senden böyle bir şey istemezdim, ama…”

– “Kimseler kabul etmedi yardım talebimi, sen son kişisin. Lütfen kabul et!”

– “Bana yardım edersen karşılığında …… yaparım.”

– “Mecbur kalmasam senin kapını çalmazdım.”

İlle de ikna etmek adına inanmadığınız şeyler söylemeyin. Karşınızdaki kişiyi köşeye sıkıştırmaya çalışmayın. Manipüle edildiği hissine kapılan kişi, yardım edecekse de fikrinden cayabilir. Size içerleyebilir.

Bu arada, mükemmeliyetçilik de yardım isteyen kişiler için bir sorun olabilir. Bir şeylerin sizin istediğiniz şekilde yapılmasını tercih ediyorsanız, durup düşünün. Zira yardım eden kişi sizinle aynı standartlara sahip olmayabilir. Ayrıca yardım almanın faydaları, kontrolü gevşetmeye değebilir.

Öyle ya da böyle cesaret ettiniz, yardım istediniz. Yardım talebiniz kabul edildi. Üstelik o yardım sayesinde sorununuz çözüldü. Harika! Bundan güzel ne olabilir?

Şu olabilir: Yardım edene minnetinizi ifade edin. Eğer sizin için küçük bir şey yapmışsa basit bir ‘Teşekkür ederim’ ile yetinin. Eğer daha büyük bir iyilikte bulunmuşsa ona jest yapın, bir hediye alın. Yahut sizden yardım isteyeceği güne kadar bekleyin ve talep edildiğinde hoşnutlukla yerine getirin.

Bazen, tüm çabanıza, tüm cüretinize, tüm açık sözlülüğünüze ve iyi niyetinize rağmen, yardım talebiniz reddedilebilir.

Bu, dünyanın sonu değil! Gayet insanî bir durum. Olur böyle şeyler!

Bunu kişisel olarak algılamamaya çalışın. Daha da önemlisi: Başka bir konuda, aynı yahut başka kişilerden tekrar yardım istemekten çekinmeyin.

Yardım talebiniz, herhangi bir nedenle kabul görmemiş olabilir.

Niçin yardım etmiyor, diye sorgulamayın.

Arkasında bir neden aramayın.

Size yardım etmeme sebebinin büyük yahut küçük olması önemli değil.

Belki o an oldukça meşguldü.

Belki istediğiniz şeyi yapacak durumda değildi.

Belki de içinden gelmedi.

Yardım talebinizi reddedişinin ille de haklı, mantıklı bir gerekçesi olmak zorunda değil.

Eğer buraya takılıp kalırsanız, çamura saplanıp kalmış araç gibi patinaj yaparsınız.

Bundan ötürü sebebi sorun etmeyin. Size verdikleri cevabı kabullenin. Bunu geride bırakın. Yolunuza devam edin.

Er ya da geç biri yardım talebinizi kabul edecektir.

Belki de siz bu süreçte sorununuzu çözecek olan bilgiye, sabra, beceriye ulaşacaksınız.

Boşuna dememişler: Gün ola, devran döne, umut yetişe!

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram