Uşak’ta 4 gün gözaltında kalan üniversite öğrencisi: Bir arkadaşımız ‘utanmayın, dik durun’ dedi

Uşak'ta 4 gün gözaltında tutulan üniversite öğrencilerinden B.A. Kronos'a konuştu: Bir arkadaşımız mahkeme salonunda, ‘Dik durun, birbirimizi biliyoruz, neyimiz olabilir’ dedi. Bizden küçüktü ama o bizi teselli ediyordu. Gözüm arkamda kaldı, serbest kaldığıma sevinemiyorum, hep o arkadaşım aklımda.

YAVUZ GENÇ 12 Eylül 2020 KRONOS ÖZEL

Uşak'ta öğrenciler işkence ve kötü muameleye tabi tutuldu.

Uşak Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Gülen cemaatine yönelik operasyonla İzmir ve çevresindeki birçok ilden 26 kişi gözaltına alınarak Uşak Emniyet’ine getirildi. Dört gün gözaltında kalıp beşinci gün hâkim karşısına öğrencilerin 22’si serbest kalırken, dört kadın da tutuklandı. Günlerce avukatlarıyla görüşmeleri engellenen, barodan gelen avukatların bazılarının itirafçı olmaya zorladıkları öğrencilerin çıplak aramaya maruz kaldıkları iddiası HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu tarafından gündeme getirilince gözler bir kez daha Uşak’a döndü.

Kronos’un ulaştığı gözaltına alınan öğrencilerden 21 yaşındaki B.A., yaşadıklarının bir travma olduğunu ve uzun bir süre unutamayacağını söyledi. B.A., Uşak’a götürülürken otobüste İzmir’de bazı bölgelerden getirilenlerin çıplak aramaya maruz kaldığını öğrendiğini, kendisi psikolojik olarak buna hazırladığını ancak arama sırasında çok kötü hissettiğini belirtti.

B.A., Uşak’ta üniversite okuduğunu belirterek, başından geçenleri anlattı.

B.A., Uşak’ta üniversite eğitimi için bulunduğunu kaydederek, “KHK ile işinden edilen babamın durumunu mantıksız buluyordum ki benim başıma fazlası geldi” şeklinde konuştu. Sabah erken saatte henüz uyurken polislerin geldiğini anlatan B.A., o sırada uyuduğunu, içeriden kendisini soran sesleri duyunca uyandığını söyledi.


Bu haberler de ilginizi çekebilir: 

d Uşak’ta 4 gün gözaltında kalan üniversite öğrencisi: Bir arkadaşımız ‘utanmayın, dik durun’ dedi

d Uşak’ta 4 gün gözaltında kalan üniversite öğrencisi: Bir arkadaşımız ‘utanmayın, dik durun’ dedi

 

“HAKKINA ARAMA VAR UŞAK’A GÖTÜRECEĞİZ DEDİLER”

B.A., Uşak Emniyeti’ne gidene kadar olanları ise şöyle aktardı: “Sabah kapıda sesler duydum. Kardeşimle aynı odadaydık, uyandım ama beynim uyuyordu hala… İçeri girdiler, polis olduklarını bilmiyordum, sivillerdi. Birden odamı aradılar. Dolaplarımı, çekmeceleri açtılar. Odamdan çıkıp içeri gittiğimde erkek polislerin tutanak tuttuklarını görünce beni götüreceklerini anladım. Bana gelip ‘hakkında arama kararı var Uşak’a götüreceğiz’ dediler. Neye uğradığımı şaşırdım. Emniyete gittik, imzalanacak evrakları imzaladım. Uzun bir süre bekledik. Daha sonra İzmir ve çevresinden toplanan kişiler olarak Uşak’a götürülmek üzere otobüslere bindirildik.

“OTOBÜSTE TANIDIĞIM ARKADAŞLARLA KARŞILAŞTIM”

“Uşak’a doğru yola çıktık. Otobüste bazı kişileri tanıyordum. Hepsini değil ama bir kısmını tanıyordum. Polisler en önde oturuyorlardı, arka koltuklarını boş bırakmışlardı. Ben tanıdığım arkadaşlarımın yanına oturmuştum. O tutuklanan arkadaşımdı. Bir dönem beraber kalmıştık. Kendi aramızda konuşuyorduk ama sesli değil. Herkes kendi arasında sessizce konuşuyordu. Kendi aramızda saat kaçta alındığımızı, gözaltı sırasında ve Emniyet’te kötü davranışlara maruz kalıp kalmadığımızı paylaşıyorduk.”

“NEZARETTE KALANLARLA ORDA TANIŞTIM”

“Uşak’a geç vakit vardık. Nezarethaneye aldılar ve beklemeye başladık. Nezarette kalan diğer iki kişiyle daha önce tanışmıyordum. Orda tanıştık. Öğün başına yemek geliyordu. Tuvalet ihtiyacı da polisten polise değişiyordu. Namaz vakti yaklaştığında, bir polis vardı, namaz yaklaştı, süre ne kadar kaldıysa söylüyordu. Nezarethanenin kapısını açıyorum işiniz bittikten sonra kapıyı tıklatın kapatayım kapınızı diyordu. Onlar da bize güveniyordu, bir taşkınlığımıza şahit olmadılar. Namazı nezarethanede kılıyorduk. Battaniyeler vardı onlardan birini serdik öyle kıldık. Nezarethane başına 12-13 tane battaniye vardı.”

“MADDİ GÜCÜM YOKTU”

“Çarşamba günü beni sorguya aldılar. Bir tane polis vardı. Arkadaşlarda üç dört polis varmış. Prosedür sorularını sordu. Kira ödeyecektik, bir para vardı, onu sordular. ‘Kira ödeyecektim, fatura ödeyecektim’ dedim ben de. 400-600 lira bir şeydi. Tek başıma kalacak gücüm yoktu. 850 kira veriyorduk. KYK yurdunun temiz ve iyi duymadığım için başvurmamıştım. Hijyen şartları kötüymüş. Evde kalmayı tercih ettim. Hayatımız basitti. Aylık 500 civarında masrafım oluyordu. Bir kısmını resmi burs olarak alıyordum, kalanını babam gönderiyordu, kıt kanaat idare edip gidiyorduk. İsimler sordu bana tanımıyorum dedim. İkna oldu sanıyorum sorgulayan polis. “O zaman seni boşuna almışız, özür dileriz” dedi bana. Ben de şaşırdım. Sonra nezarethaneye götürdüler tekrar.”

“KAPALI BİR YERE ALDILAR, KADIN POLİS GELDİ…”

“O kadar çok çıplak arama olmadı ama oldu yani” diyen B.A., “İnsan garipsiyor. Ne oluyor. Affedersiniz ama çıkarmasam mı filan diye soruyor insan” dedi. Kendisini kapalı bir odaya aldıklarını aktaran B.A., “Kapalı bir yere aldılar. Kadın polis geldi. Benim yaşımdaydı neredeyse, genç bir polisti. Çantaya üst armasından sonra bakıyorlar. Eşarbını çıkar dediler. Tişörtünü kaldırtıyorlar, çıkartma değil de. Pantolonu da çıkarttırıyorlar. Başka yok. İç çamaşırlara dokunmadılar” diye konuştu.

“BİZE OTUR KALK YAPTIRMADILAR AMA İZMİR’DE OLMUŞ”

Uşak’a getirilirken otobüste gözaltına alınıp getirilenlerin bazı yerlerde çıplak aramaya maruz kaldıklarını öğrendiğini kaydeden B.A., “Bize otur kalk yatırmadılar ama galiba İzmir’in bazı yerlerinde yaptırmışlar. İzmir’in bazı yerlerinden alınan arkadaşlar anlattığı için biliyorum. Zaten öncesinde de duymuştum çıplak arama yapılıyor diye ama o arkadaşlardan dinleyince psikolojik olarak hazır oluyor ama kendisini nelerin beklediğini düşünüyor, tedirgin oluyor” diye konuştu.

“AKLIMDA HEP KALACAK”

Arama nedeniyle renciden olduğunu kaydeden B.A., “Ne kadar rencide olduğum ilerleyen süreçte belli olur herhalde ama o sırada kendimi kötü hissettim. Garip bir ortamdı orası. Bizim yaşımızda biriydi arama yapan kadın polis. Bonemizi tokamızı filan aldılar. Çorapları, ayakkabı bağcıklarını aldılar. Pantolonu dizlerimize kadar çıkarttılar. Unutmak istesem de unutacağım bir şey değil bu. Aklımda hep olacak. Farklı şeyler düşünerek ya da farklı şeyler yaparak belki unutabilirim. Dört duvar arasında kalmak çok zordu. İnsan psikolojisi bunu kaldıramıyor. Yanımda arkadaşlarım olduğu için iyiydik ama. Birbirimizde destek olduk” ifadelerini kullandı.

“6 KİŞİ HAKİM KARŞISINA ÇIKTIK”

“6 kişi çıktık hakimin karşısına. Bu suçtan suçlanıyorsunuz, emniyetteki ifadenize ekleyecek bir şeyiniz var mı diye sordu. Ben de söyledim. Birisinden bir şey almadım, üzerime atlan şeyler doğru değil. Çok çalıştım dersaneye gittim, başka şeylere ayıracak zamanım yok dedim. Avukatımız da konuştu. Karar açıklandığında kendi ismimi duyunca çok mutlu oldum. Birkaç arkadaş vardı onların ismini de duymuştum. İçeri alınan arkadaşım, onun ismini de okudu sandım. Kızlar okunmadı dediler. Ondan sonra herkes çok duygulandı.”

“DIŞARI ÇIKINCA AİLEMDEN SONRA ARKADAŞIMIN ANNESİNE SARILDIM”

“Dışarı çıkınca annemlere sarıldım, sonra o kızın ailesine gittim. Onun annesine sarıldım, ağladık. Onları teselli etmeye çalıştım. İçerde de kızı bizi teselli ediyordu. Yaşı küçüktü ama çok pozitif biriydi. Mahkeme salonunda, ‘Dik durun üzülecek bir şey yok, birbirimizi biliyoruz, neyimiz olabilir Uşak’ta’ diyordu bize. Biz ona üzülüyorduk. Bizden küçük ama o bizi teselli ediyordu. Gözüm arkamda en çok onda kaldı. Sessizlik olduğunda onun ne yaptığını düşünerek üzüldüm, ağlamaklı oldum.  Hep o arkadaşım aklımda. Dışarda olmanın verdiği özgürlük duygusunu hissettim, nasıl değerli olduğunu.”

BARODAN GÖREVLENDİRİLEN BİR AVUKAT ‘İTİRAFÇI’ OLMAYA ZORLADI

B.A.’nın babası da kamudan ihraç edilmiş bir KHK’lı. Memurken şimdi geçimini yevmiyeli işçi olarak çalışarak sağladığını belirten baba F.A., Uşak Barosu tarafından atanan avukatların bazılarının öğrencileri ‘itirafçı’ olmaya zorladıklarını Kronos’a anlattı. “İtirafçı ol örgüt üyeliğinden kurtulursun. Yoksa en az 6 yıl 3 ay ceza alırsın” diyerek bazı baro avukatlarının ve birkaç diğer avukatın öğrencileri polisle işbirliği yapmaya zorladıklarını kaydeden F.A., “Psikolojik olarak baskı yaptılar. Bir başka kızı, yeni ölmüş babası, annesine ‘kızına söyle buradan kurtaracağım, bize yardımcı olsun, bildiklerini anlatsın’ diyor bir baro avukatı. Bunu aileler kendi arasında konuşurken öğrendik. Atanan avukatların itirafçı olun kurtulun anlayışı vardı. ‘Kızınız bir şey anlatmıyor, konuşmazsa işi zor’ diye anlatıyordu” diye konuştu.

TAKİPSİZLİK ALMASINA RAĞMEN OHAL KOMİSYONU GÖREVE İADE ETMEDİ

Kendisinin 15 Temmuz’un hemen ardından çalıştığı kamu kurumundan ihraç edildiğini kaydeden F.A., gözaltına da alındığını, ancak bir yıl boyunca karakola imza vermeye gittiğini anlattı. Davadan takipsizlik almasına rağmen başvurduğu OHAL Komisyonu’ndan red aldığını belirten F.A., “Takipsizlikten sonra komisyonun cevabı şu oldu: ‘Her ne kadar mahkeme sizi aklasa bile şahitlerin verdiği ifadelerle bizde sizin ‘fetöcü’ olduğunuz kanaatini uyandırdı. Biz sizi göreve döndüremiyoruz.’

“ÜLKEMİZİ SEVİYORUZ AMA SEVGİMİZİ ANLAMIYORLAR”

Çevresinden dışlandığını, iş bulmakta zorlandığını kaydeden F.A., “Şuanda baskı altında olsa bile dışarıda yaşıyoruz. Her ne kadar yaşayışımız açık cezaevi gibi olsa da. İş yok, iş vermiyorlar. Tanıdığımız insanlar selam vermiyor” dedi. Anlaşılmadıklarını kaydeden baba F.A., “Türkiye’de yaşamak zor. Ülkemizi seviyoruz ama sevgimizi anlamıyorlar. Biz herkese eşit davranıyoruz, seviyoruz ama anlaşılmıyor” diyerek hayal kırıklığını anlattı.

Uşak emniyet Müdürlüğü’nden çıplak arama iddiasına ilişkin şimdiye kadar herhangi bir açıklama yapılmadı.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com