Tutuklu gazeteciler şampiyonu Türkiye’de ‘Basın Özgürlüğü Günü’!

KRONOS 03 Mayıs 2020 GÜNDEM

Murat Yetkin, Yetkin Report: Türkiye dünya basın özgürlüğü sıralamasında giderek daha gerilere düşüyor ne yazık ki. Her yıl dünyadaki basın özgürlüğü sıralamasını açıklayan uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) derneğinin 2019 verileri üzerine yayınladığı 2020’de basın özgürlüğünün durumu tablosu Türkiye açısından utanç verici. RSF bu listeyi hazırlarken o ülkede habercilerin uğradığı saldırılar, haklarında açılan davalar, medyada çoğulculuk, medya kuruluşlarının yönetimlerinde ve sermaye yapılarında şeffaflık, haber üretimi ve tüketiminde erişim kolaylıkları gibi bir dizi ölçüyü dikkate alıyor. Türkiye’nin RSF’nin ölçülerine göre dünyadaki 180 ülke arasında basın özgürlüğü sıralamasındaki yeri 154’üncülük. Benim de üyesi olduğum Uluslararası Basın Enstitüsünün (IPI) hâlâ 90 gazeteci ve yazarın tutuklu ya da hükümlü vaziyette hapiste olduğu vurgusu var.

Ayşegül Arslan, Birgün: Faşizm, kendisinden olmayana tahammül etmez. Ve her kurumun, her bireyin bunu “beyan etmesini” ister. Otokraside kimse gölgede durma, sesini çıkarmadan suya sabuna dokunmadan yaşayıp gitme şansına sahip değildir. Ya öne çıkıp alkışlayacak, taraf olacaksınız, ya da bertaraf edileceksiniz! Bugün itibarıyla, Türkiye’de olduğu gibi. Büyük kentlerin her köşesinde… Anadolu’nun her ilçesi, her köyünde “birileri” listeler yapıyor. Çetele tutuyor. Merkeze raporlar yolluyor. “Kim kimdir, Reis’in yanında mıdır değil midir, şu ya da bu yolla derdest edilmesi vacip sayılır mı sayılmaz mı” Saray’ın görüş ve emirlerine arz ediyor! Eğer arkanızda ekonomik, siyasi ve askeri güç varsa.. Elinizde de, size bu gücü kullanma hakkını veriyor diye iddia ettiğiniz bir “kitap” tutuyorsanız… Dolar 7 lirayı geçti… İşsizlik sel gibi… Korona günlerinde maskeyi bile beceremediler… Ve daha yüzlerce gerekçe ile bu iktidarın gidici olduğunu zannetmeyin. Artık söz konusu olan “iktidar” falan değil zaten. YEPYENİ BİR REJİM. Ondan yana değilseniz, sizi kara toprağa gömmeye hazır bir sistem. “Ne yapmalı” derseniz… DEMEYİN! Bilenler nasılsa biliyor. Bilmek istemeyenlere de ne kadar anlatılsa boş!

Koray Düzgören, Artı Gerçek: HDP Milletvekili Erol Katırcıoğlu da kendisi ile yapılan bir röportajda, bu konuya değiniyor, “HDP’nin terörü destekleyen bir parti olarak lanse edilmesi”nin bir AKP ve devlet projesi olduğunu söylüyor. “HDP gibi ülkedeki siyasete demokratik bir katkı yapmak üzere siyasete girmiş ve başarılı olmuş bir partiyi, belki zamanın ruhuna aykırı düştüğü için kapatamayan AKP, kapanmamış ama çalışamayan bir parti olması için hemen hemen elinden gelen her şeyi belirli bir kılıfa sokarak yapıyor.” diyor. Mesele bu. Bu nedenle Akşener’in ve benzerlerinin HDP’ye yönelik ‘terör destekçiliği’ suçlamaları artık sadece iktidara yaranmak için bir değer ifade ediyor. Türkiye’de faşizme karşı bir demokrasi mücadelesi yürütülecekse bunu HDP’siz gerçekleştirmek mümkün değil. Buna karşı çıkmak AKP ve devlet projesinin değirmenine su taşımak olur.

Ege Cansen, Sözcü: Şehir hastaneleri yanlış yatırımlardır. Zaten tartışma konusu “Yeni hastaneler inşa edilsin mi, edilmesin mi” değildir. Pek tabii yeni hastaneler inşa edilecektir. Marifet, “yarattığı nimet sebep olduğu külfetten yüksek” hastane inşa etmektir. Halkın parasını harcayan devlet adamlarının etik ve yasal görevi bunu sağlamaktır. Bir defa “şehir hastanesi” adı, bu hastaneler “şehir dışında” inşa edildikleri için oksimorondur. Üstelik sırf bunlar çalışsın diye şehir içi hastaneler kapatılmıştır. Ölçek hatası vardır.
200 yataklı 5 hastane yerine 1500-2000 yataklı tek bir hastane yapılmıştır. Sırf “kamu borcunun milli gelire oranı düşük görünsün” diye “hasta garantili özel hastane” diye ucube bir finansman modeli seçildiği için de ayrıca yanlıştır. Bu yüzden bütçede kocaman bir kara delik açmışlardır. Son söz: Bireysel rant çoksa, toplumsal fayda azdır.

Günün öne çıkan yorumları Kronos Podcast yayınında:
https://soundcloud.com/user-436877268/030520-kp

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram