Tescilli otokratik bir yönetimde erken seçim ihtimali…

KRONOS 30 Nisan 2020 GÜNDEM

Yavuz Baydar, Ahval: Otokrasinin panzehiri var mı? Türkiye için pek çok bakımdan umutsuz vak’a diyebiliriz. Ne yazık ki öyle. Çünkü ülkenin otokrat lideri ve destekçileri, muhalefetin atıllığını fırsat bilerek etrafında muazzam bir silahlı güvenlik yapısı kurdu ve sosyolojik destek sağladı. Soylu olayının bu şekilde okunmasında da yarar var; o hadise esasında bir iç meydan okuma değil, iktidar yapısındaki bazı taşların, tarafların pek de itiraz etmeyeceği şekilde yerli yerine oturtulmasıdır. Unutulmasın, ‘Başkanlık’ diye tanımlanan mevcut sistem, on yıllarca cumhuriyet toplumunun mühendisliğini yürütmüş askeri vesayetçilerle, onların meşruiyetine nihai dindar desteğini servis etmeyi kabul etmiş İslamcı vesayetçilerin kalıcı bir iktidarı paylaşma üzerinde mutabakat sağlamışlığını ifade eder. Türk tipi ‘tarihi uzlaşma’nın uygulamaya konması ve yerleşikliği 2013’ten bu yana başarıyla sonuçlanmıştır. Amaç, Orta Asya tipi bir sisteme – ama ılımlı ama değil – geçilmesi idi. Bundan sonrasında o aktörün gitmesi ötekinin gelmesi üzerinden yürüyecektir. Kavga da bu sistemin tek tipçi, merkeziyetçi parametreleri içinde cereyan edecektir.

Zülfikar Doğan, Ahval: Farklı araştırma ve analizlerde, salgından sonra işsiz sayısının 10-12 milyon arasına yükseleceği öngörülüyor. Getirilen işçi çıkartma yasağı ise üç ay süreli. Cumhurbaşkanının bu süreyi 6 aya uzatma yetkisi olsa da, üç-altı ay sonra ayakta kalabilecek meçhul pek çok işyerini, işletmeleri, ertelenen borç, kredi, vergi vs. ile birlikte altından kalkamayacakları daha ağır bir tablo bekliyor. O yüzden de iktidarın bu durumu 2023’teki normal seçim zamanına kadar sürdürme imkânı yok. Şu anda salgın nedeniyle hemen tüm dünyada mevcut yönetimler yükselişte ve bu durum Türkiye’de de Erdoğan için söz konusu. Salgın sonrası ağır ekonomik ve insani sonuçlarla, tablonun hızla tersine dönmesi, iktidara tepkilerin, eleştiri ve protestoların yükselmeye başlaması büyük olasılık.

Ahmet Takan, Korkusuz: Siz, ekonomiyi batıran, devletin kefen parasını bile tüketen bakan olsanız ne yaparsınız? “Aman babacığım ortalık bu kadar güllük gülistanlık iken. Patlatalım baskın seçimi” diye kayınbabanıza ara gazı vermez misiniz? Ha bir de Ali Babacan ve partisi var!.. Niye toparlanması, teşkilatlanması ve hatta seçimlere girme şansını elde etmesi için müsamaha göstereceksiniz?. Hastayı yatağında yakalamışsınız bir kere! Ee, sorun olabilecek milletvekilleri de zaten bu haziran ayında özlük haklarının tümünü almaya hak kazanıyor…

Hediye Levent, Evrensel: Libya meselesi Türkiye ile Rusya’nın da arasını açtı. Hatırlayacak olursak Rusya, Hafter ve Sarraj tarafını Moskova’da bir araya getirmek üzere bir hamle yaptı. Türkiye’nin ‘terörist’ olarak nitelendirdiği Hafter ile aynı masaya oturması bir tarafa, bu hamle Hafter anlaşma filan yapmadan Moskova’yı terk etmiş olsa da Rusya ile ilişkilerini geliştirmesini sağladı. Ardından Berlin görüşmeleri geldi ki, Hafter’in o görüşmelere kadar teması olmayan liderler tarafından da meşru sayılmasının önü açılmış oldu. Zaten Hafter Berlin’den ‘meşruiyet’ ve Temsilciler Meclisi ‘ülke idaresinden sorumlu iki merkezden biri’ teyidi ile ayrıldı. Bu durum, Türkiye’nin açıkça askeri destek verdiği Sarraj Hükümetinin Hafter’in çıkışlarına ve diplomatik ataklarına ayak uyduramaması gibi sebeplerle daha da zayıflamasına sebep oldu.

Ayşe Demirbilek, Marksist.org: Pandemi koşullarında binlerce insan ölmüşken dahi hala kârlarından ve kazançlarından feragat etmek istemeyenlerin hırsı yüzünden işe gitmek zorunda olan, tüm güvencelerden yoksun, en kötü koşullarda en az para ile çalıştırılan/çalışmak zorunda bırakılan 18 yaşında bir çocuk sınır dışı edilmek, işini kaybetmek korkusu ile kaçmaya çalışırken polis tarafından sokak arasında vurularak öldürüldü. Bunun sonrasında ırkçılar istedikleri argümanları ardı ardına nefretle sıralayabilirler. Onlara cevabı Ali El Hemdan’ın cinayetinde adaletin sağlanması mücadelesini ısrar ve inatla vererek, tüm mücadele alanlarında ırkçılığa prim vermeden hak mücadelelerinde sığınmacı/mülteci ve göçmenlerin taleplerini de yükselterek vermemiz mümkün. “Bir daha asla!” diyerek öreceğimiz güçlü bir dayanışma ile kazanabiliriz.

Günün öne çıkan yorumları Kronos Podcast yayınında:
https://soundcloud.com/user-436877268/300420-kp

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com