‘Seçmenin üçte biri genç ve bunların yarısı siyasete inanmıyor’

Araştırmacı Bekir Ağırdır, önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimine damga vurmaları beklenen gençlerin siyasete bakışına dair önemli veriler paylaştı.

KRONOS 29 Ekim 2022 GÜNDEM

Bir erken seçim kararı alınmazsa haziran 2023’te yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimine, genç seçmenin damgası vurması bekleniyor.

Araştırmalar, 20 yıldır AKP tarafından yönetilen ülkede büyüyen gençlerin, ağır ekonomik krizin de etkisiyle siyasete inançlarını kaybettiğini gösteriyor.

Araştırmacı-yazar Bekir Ağırdır’a göre seçmenin üçte birini oluşturan gençlerin yarısı, ülkenin siyasetle düzeleceğine inanmıyor, bu yüzden ikna edilmeleri gerekiyor.

Bekir Ağırdır, Oksijen gazetesinde yayımlanan yazısında, “Seçim strateji ve kampanyaları tasarlanırken iktidar da muhalefet de öncelikle gençleri hedefleyecek muhtemelen. Çünkü kamuoyuna açıklanan hemen tüm araştırmalardaki ortak bulgulardan birisi gençlerin siyasi tercihlerindeki kararsızlık halinin diğer yaş kümelerine kıyasla olağan dışı büyüklükte olması” dedi.

Araştırmacı-yazar Bekir Ağırdır

‘GENÇLERİN İNANDIRILMALARI GEREKİYOR’ 

KONDA Barometresi araştırmalarından, gençlerin yarısının siyaset marifetiyle ülkenin sorunlarının çözüleceğine inançlarının olmadığı, siyasi tercihlerinde de yine yarısının kararsız olduğunun görüldüğünü aktaran Ağırdır, “62 milyonu aşkın seçmenin üçte birini 30 yaş altı gençlerin oluşturduğu, bunların 6 milyondan fazlasının da ilk kez oy kullanacağı düşünülürse partilerin, kampanyaların gençleri hedeflemesi doğru. Kısa yoldan gençlerin oyuna talip olarak güncel vaatler sıralansa da asıl mesele daha büyük. Önce gençlerin geleceğe ve ülkeye güvenlerinin yükseltilmesi, o geleceğin siyaset marifetiyle kurulabileceğine inandırılmaları gerekiyor. Sonra o geleceği inşa edecek kadrolara, adaya, partiye ikna edilmeleri lazım” ifadelerini kullandı.

KONDA araştırmasının sonuçlarını paylaşan Ağırdır, “Her 100 gençten 81’i herhangi bir siyasi partiye üye değil ve olmak da istemiyor, yalnızca 10’u siyasi parti üyesi olmadığını ama olmak istediğini söylüyor. Siyasi partilere üye olan 5… Kalan 4’ü de üye olmuş ama şu anda üyelikten ayrılmış” dedi.

‘KIZGINLAR, ÖFKELİLER’ 

“Gençlerin çok büyük çoğunluğunun hayalleri yok, idolleri yok, başarı umutları yok, kendi gelecekleri için de ülkenin geleceği için de”  diyen Ağırdır, yazısını şöyle sürdürdü:

Bu nedenle kızgınlar, öfkeliler.

Gidişata itirazları bir ideolojik bakıştan daha çok bireysel hayatlarındaki sıkıntılarından, umutsuzluklarından besleniyor. O nedenle örgütlü itirazı ve mücadeleyi bilmiyorlar. Ailelerinin ataerkilliklerden de olsa hükümet politikalarındaki baskılardan dolayı da olsa ekonomik yetersizlikleri nedeniyle de olsa evlerinden, mahallelerinden çıkamıyorlar. Kapana kısılmış hissediyorlar.

Bu yüzden doğal olarak var olan düzene ve hakim güce, iktidara, gidişata hem güvenleri yüksek hem de itirazları yüksek. Bu nedenle kısa vadeli vaatlere dayalı iktidar söylemlerine ikna olmaları neredeyse imkansız. O nedenle gençlerin tercihlerinde, tutum ve davranışlarında muhalefetin söylemi ve vaatleri belirleyici olacaktır.

Gençlerin siyasete güvensizlikleri sürdüğü, muhalefetten de onları inandıran ve dikkate alan bir vizyon, hikaye duymadıkları sürece seçime katılımları düşük olabilir. Gün sonunda düşük katılım, kimliğinin duygusal ve fikri esaretiyle hareket ettiği için kararlılık gösteren seçmen kümesi en yoğun olan iktidara matematik hesaplar nedeniyle yarar sonuç üretecektir.

‘MUHALEFETİN GELECEK HİKAYESİ HEYECANLANDIRABİLİR’ 

Muhalefetin yeni bir gelecek hikayesi gençleri heyecanlandırabilir. Gençlerin bugünkü algı, değerlendirme ve duyguları dikkate alındığında, onları heyecanlandıracak hikayenin temel dayanakları, unsurları, vaatleri neler olabilir?

Geldiğimiz noktada gençlerin en büyük şikayeti fırsat eşitliğinin kalmamış olması. Özellikle eğitimde ve istihdamda fırsat eşitliği olmaması, partizanlık, çeteleşme, her sınavda yaşanan skandallar, her kamu personeli seçim sürecindeki yandaşlık, gençlerin geleceğe dair umutlarını kırıyor.

İkincisi hak ve özgürlüklerdeki geriye gidiş, baskılar, kısıtlamalar, her protesto hakkının şiddetle bastırılması gençlerin en büyük şikayetleri.

Gençlere göre bugün ülkenin halini tanımladıkları kavramlar, vurgu sırasıyla, geçim sıkıntısı, yoksulluk, haksızlık, huzursuzluk, mutsuzluk, korku, baskı, şiddet. Bu tanımların her birisi birbirini besleyen, çoğaltan kavramlar. Tam da bu nedenle büyük bir hikayeyi duymaya ve güvenmeye ihtiyaçları var.

Toplumsal cinsiyet eşitliği, doğa-çevre-iklim değişikliği meselelerini önceleyen gençler görüldüğü gibi etnik ve dini aidiyetlerinden, aidiyetler arası gerilimlerden değil daha çok ortak hayatın dertlerinden pozisyon alıyorlar. Kimlik ya da siyasi kutuplaşmalar onları büyükleri kadar esir alamıyor.

Çünkü gençlerle önceki kuşaklar arasındaki en önemli farklılıklardan birisi hayata dair öğrendikleri, benimsedikleri değerleri nereden ve nasıl öğrendikleri konusunda oluşuyor. Bugünün gençlerinin üçte ikisi anne babalarından farklı olarak 7 yaşına kadarki çocukluklarını şehirlerde, metropollerde yaşadılar. Monolitik kültürün, monolitik aidiyetlerin olduğu köylerde, kasabalarda değil.

Sokağa çıktıkları andan itibaren çokluğun, çeşitliliğin, farklılıkların var olduğu şehirler, metropoller şekillendirdi zihin dünyalarını. Çocukluklarından itibaren internetin, bilgisayarın, mobil cihazların açtığı dünyadan duydular, dinlediler, öğrendiler olması gerekenleri. Dinledikleri haber, bilgi, deneyim ne ataerkil kuralların geçerli olduğu ailesine ne de devletin tek tipli, tek taraflı eğitimine bağlı ve bağımlı.

Örneğin yüzde 44’ü artık televizyon haberleriyle, tartışmalarıyla, manipülasyonlarıyla ilgili değil çünkü izlemiyorlar.

Kendilerine dair kararlara dahil olmak istiyorlar. Parti içi, örgüt içi demokrasinin olmadığı partilerden ve örgütlerden bu nedenle uzak duruyorlar.

Tüm bunlar bir yeni hikayeye işaret ediyor. Gençleri heyecanlandıracak büyük hikaye cumhuriyeti demokratikleştirmek olabilir.

Egemenliğin halka ait olduğu, eşit yurttaşlığın esas olduğu cumhuriyeti, farklılıklarını, kimlik ve tercihlerini onuruyla yaşayabileceği, farklılıkları-ihtiyaçları-talepleri için örgütlenerek siyasete dahil olabileceği katılımcı demokrasiyle taçlandıracak, onurlu yaşamı esas alan bir Türkiye hikayesi gençleri heyecanlandırabilir.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram