Salgından sonra, haklar ve özgürlükler konusunda umut var mı?

KRONOS 10 Nisan 2020 GÜNDEM

Ali Duran Topuz, Gazete Duvar: Kamyoncunun, çöp toplayanın başına gelenler bu politikanın basit sonucu. Kapatılan iş yerlerine bakarsak, büyük çoğunluğu “patronların” kendisinin de çalışmak zorunda olduğu yerler, patronların işçi çalıştırarak çekip çevirdiği yerlerse açık. Market zincirleri, sanal mağazalar, büyük tedarikçiler faal. Uzaktan eğitim veriliyor ama yüzde 60 daha baştan bu imkanın dışında, çünkü evde internet yok. Gün geçtikçe de olmayacak. Hasılı, pandemik kriz eşitsizliğin derinleşmesi, adaletsizliğin artması için bir araç haline çoktan gelmiş durumda. Gerçekten hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Beter olacak.

Celal Başlangıç, Artı Gerçek: Yasa değişikliğiyle Twitter, Facebook gibi sosyal medya platformlarının yükümlülüklerini arttırarak Türkiye insanının sosyal medya üzerinden haberleşmesini, bilgi sahibi olmasını, iktidarı eleştirmesini engellemek istiyorlar. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği’nin açıkladığı Mart ayı raporuna göre geçtiğimiz ay 15 gazeteci gözaltına alınmış, sekizi tutuklanmış, 12 gazeteci hakkında soruşturma açılmış. İstiyorlar ki; gazeteciler, sosyal medya kullanıcıları Saray rejiminin bu kriz sürecinde ülkeyi nasıl yönetemediğini, Türkiye’yi nasıl içinden çıkılmaz bir krize sürüklediğini teşhir etmesinler. Takke düşsün ama kel görünmesin derdindeler. Ama çoktan maske düştü bıyık göründü. Başarısızlıkları, beceriksizleri arttıkça baskıları da, zulümleri de çoğalacak. Ufukta daha da ceberut bir Saray rejimi görünüyor! Becerebilirlerse…

Çiğdem Toker, Sözcü: Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Okluk Yazlık Sarayı, MİT yerleşkesi, yapımı süren Yargıtay binalarının yanı sıra kamu yatırım portföyünde çok sayıda şehir hastanesi bulunan grup, imtiyazlı bir konuma sahip görünüyor. İmtiyazlı görünüm demişken, Rönesans Holding’e Dünya Bankası’nın finans kuruluşu IFC’nin de ortak olduğunu anımsatalım. İşçilere ücretsiz izin halinde ödenecek günlük 39 lirayı, 24 kuruşuna kadar hesaplayan devlet, -salgın hastalık için olsa bile- bu yatırımların tutarını, ihale usulünü açıklama gereği duymuyor. Nedenini merak etmiyoruz tabii.

Barış Soydan, T24: Özel sektörün önümüzdeki bir yılda ödemesi gereken 170 milyar dolar dış borcu var. Bu, diğer gelişmekte olan ülkelere göre çok yüksek bir tutar. Kritik nokta, Merkez Bankası’nın rezervlerinin kısa vadeli dış finansman ihtiyacını ne oranda karşıladığı… Bu oran çok düşükse küresel sermaye “Riskli ülke” yaftasını yapıştırıp geçiyor… Türkiye şu anda dünyanın en riskli ülkelerinden biri…
IMF’nin yeniden gündeme gelmesinin, “IMF’ye başvuralım” sözünün yeniden dolaşıma girmesinin sebebi işte bu… Ekonomist Murat Üçer, Türkiye’nin ödemeler dengesi krizine yol açmadan ekonomiyi kurtarmanın yolunu bulması gerektiğini belirterek, “Bunu kendi başına yapması çok zor, normatif olarak konuşacak olursak tek pratik çözüm bir IMF programı” diyordu önceki gün.

Cevher İlhan, Yeni Asya: İktidar partisi Meclis’te muhalefetin hiçbir olumlu önerisine yanaşmıyor; Saray’dan aldığı tâlimatla adâletten yoksun “yasa taslağı”nı yine alelâcele geçirme peşinde. Oysa öncelikle düşünceyi ifâdenin “suç” olmaktan çıkarılması; en azından düşünceyi ifadeden hüküm giyenlerin; henüz yargılanmamış, cezası kesinleşmemiş, ne ile suçlandığını bile bilmeyen tutukluların hiçbir ayrıma tabi tutulmadan adli kontrol sistemi ile de olsa bırakılması gerek. İktidar, toplumdaki kutuplaşma ve kamplaşmayı sona erdirmek için bu yasayı fırsata çevirmeli. Kamu vicdanını tatmin edecek âdil, vicdanlı, insaflı bir “infaz yasası”na dönüştürmeli.

Günün öne çıkan yorumları Kronos Podcast yayınında:
https://soundcloud.com/user-436877268/100420-kp

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram