SADAT’tan Kılıçdaroğlu’na: Ne paramiliter bir orduyuz ne de milis gücü yetiştiriyoruz

SADAT Başkanı Melih Tanrıverdi'dan Kılıçdaroğlu'na yanıt geldi: "SADAT ne bir paramiliter ordudur ne de milis gücü yetiştirir. SADAT’ın çatışma bölgelerinde herhangi bir faaliyeti de bulunmamaktadır."

KRONOS 13 Mayıs 2022 GÜNDEM

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski başdanışmanı Adnan Tanrıverdi’nin kurucusu olduğu Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ. (SADAT) önüne giderek yaptığı “SADAT bir paramiliter kuruluştur ve daha düne kadar Erdoğan’ın danışmanlığını yapıyordu. Bu kuruluşun hedefleri arasında gayri nizamı harp eğitimi de var” açıklama sonrası söz konusu kurumdan yanıt geldi.

SADAT Yönetim Kurulu Başkanı Melih Tanrıverdi tarafından yapılan açıklamada, “SADAT ne bir paramiliter ordudur ne de milis gücü yetiştirir. SADAT’ın çatışma bölgelerinde herhangi bir faaliyeti de bulunmamaktadır. SADAT’ın Suriye iç savaşıyla ya da Suriye’den Türkiye’ye iltica eden sığınmacılarla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır” denildi.

CHP liderinin iddialarıyla ilgili hukuki sürecin başlatılacağı belirtildi.

‘PARAMİLİTER ORDU DEĞİLİZ’

SADAT Yönetim Kurulu Başkanı Melih Tanrıverdi, Kılıçdaroğlu’nun iddialarına ilişkin olarak şu yazılı açıklamayı yaptı:

“SADAT, Türk Ticaret Kanunu’na tabii olarak faaliyetini sürdüren ticari bir şirkettir. SADAT kurulduğu tarihten bu yana pek çok defa maksatlı iftiralarla hakkında şaibe oluşturma çabalarıyla karşı karşıya kalmış; fakat çoğunlukla tartışmanın tarafı olmaktan kaçınarak çalışmalarına odaklanmıştır. SADAT ne bir paramiliter ordudur ne de milis gücü yetiştirir. SADAT’ın çatışma bölgelerinde herhangi bir faaliyeti de bulunmamaktadır. SADAT’ın Suriye iç savaşıyla ya da Suriye’den Türkiye’ye iltica eden sığınmacılarla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır.

Hakkımızda yapılan mesnetsiz iddialarla ilgili kamuoyuna defalarca açıklamalarda bulunduk. İnternet sitemizde ve sosyal medya hesaplarımızda şeffaflıkla yer alan tüm açıklamalarımıza rağmen; internet köşelerinde çapulsuz ve okyanus ötesinden talimat alarak yayınlanan mesnetsiz ve provakatif iddialara, Ana muhalefet partisi liderinin de sahiplenmesini manidar bulmaktayız.

‘ŞİRKET YÖNETİCİLERİMİZ HEDEF ALINDI’

SADAT’ın yaklaşan genel seçimlerle ilişkilendirilmesi ise seçim güvenliğine gölge düşürme gayretinden ibarettir. Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanlığı koltuğunda oturan bir şahıs, bir ticari şirketi kamuoyu nezdinde hedef göstermiş ve terörle yaftalamıştır. Bu açıkça ortaya koymaktadır ki Ana Muhalefet lideri en temel evrensel hukuk ilkelerinden nasibini almamıştır. Ana Muhalefet lideri, karşısına aldığı yapının bir siyasi parti değil, bir ticari şirket olduğunun farkında değildir. Bir şirket ve yöneticileri, Ana Muhalefet lideri tarafından saldırıların hedefi haline getirilmiştir. Kendisinin bundan sonra da başka bir vatandaşı veya şirketi de en ufak bir dayanağı olmaksızın hedef haline getirmeyeceğinin garantisi var mıdır? Kılıçdaroğlu toplumun kalabalık bir kesimini siyaseten temsil ettiğinin ve bu kesimi toplumun başka bir kesimine karşı kışkırttığının farkında mıdır? Ana muhalefet lideri, siyasi menfaatleri için herhangi bir özel şirkete ve kişiye iftira atmaktan çekinmeyeceğini açık şekilde ortaya koymuştur.

Hiçbir Türk Vatandaşının evi veya işyeri, Ana Muhalefet Partisi liderinin taşkınlık yaparak zorla girebileceği yerler değildir. Şirketimize gerçekleştirilen saldırılara karşı bugüne dek avukatlarımız tarafından hukuki süreç kararlılıkla yürütülmekte ve bundan sonra da kararlılıkla yürütülecektir. Kamuoyunun bilgisine sunarız.”


‘HUKUKSUZ BASKIN’

SADAT’ın hukuk biriminden de şu açıklama geldi:

“Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve beraberindeki heyetin müvekkilimiz SADAT Uluslar Arası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin Beylikdüzü’ndeki merkezine gerçekleştirdiği hukuksuz baskını hayretle öğrendik. Bir ticari şirketin bir siyasi parti lideri ve milletvekilleri tarafından basılması, Türk Siyasi Tarihi’ne kara leke olarak geçmiştir. Müvekkilimiz adına hukuki girişimlerimizin yoğunlaştığı bir süreçte bu saldırının gerçekleşmesi manidardır.

Bugün bir kalabalık tarafından zorla girilmeye çalışılan yer bir mağaza ya da restoran değildir. Saldırıya maruz kalan müvekkil şirket merkezi, bir iş yeridir, bir çalışma ofisidir. Dolayısıyla bu saldırı TCK m.116/2 kapsamında işyeri dokunulmazlığının ihlali suçunu oluşturmaktadır.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram