Rabia Başer: ‘Ameliyat olmuş bir insana kelepçe vurdular, her tarafı bağlı, ona rağmen’

Kanser tedavisi gören ihraç ve mahpus hakim Mustafa Başer'in ihraç hakim olan eşi Rabia Başer: Eşim ameliyat oldu, üç gün hastanede kaldı, üç gün kelepçe taktılar. Bir tarafında serum, bir tarafında sonda var, her tarafı bağlı, ona rağmen... Ben de hapis yattım ama vicdanımız rahat, ne kadar yatarsak yatalım"

SEVİNÇ ÖZARSLAN 01 Şubat 2023 GÜNDEM

17/25 Aralık yolsuzluk operasyonlarını yapan polisleri tahliye ettiği için 1 Mayıs 2015 yılında tutuklanan ve 2,5 yıl önce Sincan Cezaevinde mesane kanserine yakalanan ihraç hakim Mustafa Başer, geçen hafta üçüncü kez ameliyat edildi.

Ankara Dışkapı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde üç gün kaldıktan sonra tekrar cezaevine gönderilen Mustafa Başer’in eşi, ihraç hakim Rabia Başer, eşine ameliyattan sonra üç gün boyunca kelepçe takıldığını söyledi.

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun programına konuk olan Başer, “Eşim geçen hafta ameliyat oldu. Hastanede üç kaldı. Üç gün kelepçe taktılar. Ameliyat olmuş bir insana kelepçe vurulmaması gerekir. Zaten bir tarafında serum, bir tarafında sonda var, her tarafı bağlı, ona rağmen kelepçe takılıyor.” dedi.

Mustafa Başer’in üç gün sonra 8 yıldır tutuklu bulunduğu Sincan Cezaevine gönderildiğini belirten Rabia Başer, “Cezaevinde yiyecek sıkıntı, ilaç sıkıntı, oradaki bakım sıkıntı, psikolojik boyutu var. Dışarıda olsa istediğin doktora götürürsün, istediğin tedaviyi yaptırırsın. Bazı şeylerde gecikmezsin. mesela ameliyat kararı verildi, üç hafta sonra ameliyata girdi, sıra olduğu için. Allah korusun ileride telafisi imkansız zararlar oluşacak. Bunlar herkesin başına gelebilir.” diye konuştu.

“EŞİ CEMAATÇİ, KENDİSİ GEZİCİ DİYE HAKKIMIZDA HABER YAPTILAR”

Kendisi de 15 Temmuz darbe girişimden sonra tutuklanan ve 4 yıl 7 ay 15 gün hapis yattıktan sonra iki yıl önce tahliye edilen Rabia Başer, İstanbul 10. İdare Mahkemesi’nin başkanıyken Taksim Gezi Parkı İmar Planı Değişikliği’ni iptal eden hakim olarak biliniyor.

İptali bilir kişi raporuna dayanarak yaptıklarını söyleyen Başer, halen HSK Başkanı olan Halil Koç’un o dönemde kendisini azarladığını  belirterek “Rapora göre oraya cami yapılacak bir durum yoktu, keşif incelemesi yapılmıştı. Aslında önemli bir karardı. Belki de bu yüzden bana taktılar.  Hatta Hürriyet gazetesinde hakkımızda haber çıktı, ‘Eşi cemaatçi, kendisi Gezici’ diye. 2015 yılıydı. İmar planını reddedince, şu anda HSK’nın Başkanı olan Halil Koç, o zaman beni seminerde fırçalamıştı. ‘Dosyada ne varsa ona göre karar verdim, nereye gönderirseniz gönderin’ dedim. Beni hapse attılar.” dedi.

“EŞİMİN DE BENİMLE BİRLİKTE ÇIKMASI GEREKİYORDU”

Mustafa Başer.

Mahkemede verdikleri kararlar nedeniyle cezaevine konan Başer’in Gergerlioğlu’na yaptığı açıklamalar şöyle:

“Ben darbeye kadar hakimlik yaptım. Eşim 17/25 Aralık polislerine tahliye verdiği için 1 Mayıs 2015’te tutuklandı. Eşim tutuklandıktan sonra 15 ay hakimlik yaptım, darbeden sonra ihraç edildim. 7 yıl 6 ay ceza verdiler. 4 yıl 7 ay 15 gün yattım. Bana denetimli serbestlik hakkı verildi, iki yıl önce çıktım. Eşim benden evvel girdi. Aslında benimle beraber çıkması gerekirken 21 aydır fazladan hapis yatırılıyor.

“HAKLARI VERİLMEYİNCE TÜMÖR ÜÇ AYDA NÜKSETTİ”

Eşim 2,5 yıldır kanser. Aralık 2019’da teşhis konuldu. Üçüncü ameliyatını geçen hafta oldu. Cezaevindeki olumsuz koşullar nedeniyle daha çok etkileniyor. İlk ameliyatını Şubat 2021’de oldu. Denetimlisini vermedikleri için tümör yeniden nüksetti, geçtiğimiz temmuz ayında ikinci ameliyat oldu. 27 Eylül 2022’de denetimli hakkı da bitti. Şartlı tahliye hakkı geldi. Onu da vermeyince tümör üç ay içinde yeniden nüksettiği için geçen hafta üçüncü ameliyatı oldu.

“AİHM’İN KARARLARI ANAYASA MAHKEMESİ’NİN ÜSTÜNDEDİR, UYULMASI GEREKİR”

27 Eylül’de her şekilde çıkması gerekirken 4 aydır hiçbir neden gösterilmeden tutuluyor ve bu durum Sincan’a özgü. Avrupa İnsan Hakları mahkemesi, eşime ve Metin Özçelik’e hal ihlali kararı verdi, bunu da biliyorlar. Baştan beri tutukluluğu yapılanlar tamamen hukuksuzdur denildi, 60 sayfalık bir karar. 5 bin euro tazminata hükmettiler.

Türkiye Cumhuriyeti devleti tazminatı ödüyor ama hak ihlali nedeniyle tahliye etmiyorlar. Aslında AİHM’in kararları Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının üstündedir. AYM, ona uymak zorunda. Ama hiçbir şekilde uyulmuyor. Olay kanun hükümlerinde de yanlış yorumlanıyor.

“GÖZLEM KURULLARINA 2021’DE YETKİ VERİLDİ, KAFALARINA GÖRE KARAR ALIYORLAR”

Cezaevlerinde İdari ve Gözlem Kurulu diye bir heyet oluşturuldu. 2021’deki infaz değişikliğiyle birlikte bu kurullara yetki verildi. Kafalarına göre gerekçe olmadan hakkınızı vermiyor, infaz hakimliği de seni dinlemiyor. Eşim tutuklandığında daha infaz değişikliği olmamıştı. Eşime legal olan kanun uygulanması gerekirken uygulanmıyor. Her yönden hukuka aykırı bir durumun içindeyiz.

Disiplin cezası aldığın takdirde denetimli hakkın verilmez. Eşimin disiplin cezası yok. Gerekçe olarak topluma uyum sağlayamaz deniliyor. Aslında eşim dilekçelerinde pişman olduğunu, hakkının elinden alınmasının hukuka uygun olmadığını detaylı bir şekilde dile getiriyor ama dikkate almıyorlar.

“EŞİMLE İLGİLİ GÖRÜŞLER OLUMLU, TAHLİYE KARARI OLUMSUZ” 

Mustafa Başer, Sincan Cezaevi, görüş günü.

Denetimli serbestlik hakkı 27 Eylül 2022’de bitti. Sincan Cezaevi Gözlem ve İdare Kurulu ‘çıkarılamaz’ dedi. Aslında olumlu tespitlerde bulunmuşlar. Mesela diyorlar ki; “Psiko-sosyal yönden bir insan müdahalesi gerektirecek bir sorun tanımlanmadığı, yaşadığı sorunları çözmekte zorlanmayan, pozitif bir iletişim kurarak, çözüm odaklı yaklaştığı, zorlayıcı tutum ve davranışlardan genel olarak kaçındığı, kurum görevlilerine ve diğer hükümlülere yönelik tehdit tahrik kavga gibi tutumlarının görülmediği kendisini ve başkalarını koruma noktasında olumsuz bir durum görülmediği…” Hepsi olumlu ama en sonda diyorlar ki “Şu aşamada suç işlemeyeceği ve toplumla entegrasyon sağlayacağı yönünde olumlu bir kanaate ulaşılamamıştır.”

“SÜREYİ HAZİRANA KADAR UZATTILAR”

İtiraz dilekçesi verdi. Cevap vermediler, hatta dilekçesini kaybettiler. Aralık ayında yeniden dilekçe verdi. Çünkü gözlem kurulu aralık ayında yeniden toplandı. Eşimin itirazına yine cevap vermediler. İnfaz hakimliği cevap verse karar ağır ceza mahkemesine gidecek, ağır cezadan sonra da AYM’ye gidecek ama cevap bile vermiyorlar. Haziran 2023’e kadar süreyi uzattılar. İnfaz hakimliği avukatların görüşme taleplerini de reddediyor.

“PATOLOJİ SONUCU HENÜZ ÇIKMADI, DAHA SIKINTILI BİR DURUM OLABİLİR”

İlk ameliyatını Şubat 2021’de oldu. Geçtiğimiz temmuzda ikinci ameliyatı oldu. Şartlı tahliyesi de verilmeyince stres sıkıntı, hastalığı yeniden nüksetti ve geçen hafta üçüncü ameliyatını oldu. Asıl stresi 27 Eylül’den sonra oldu. Başka bir cezaevine sevk talebini de kabul etmiyorlar. Patoloji neticesi henüz belli olmadı, belki daha sıkıntılı bir süreç olacak.

Sincan’da kesinlikle denetimli verilmiyor. Özel muamele var. Gerçekten çok mağduruz. Çocuklar 8 senedir babalarından ayrı. Ben hapis yattığım dönemde 5 sena anne babadan ayrı kaldılar. Küçük çocuğum babası hapse girdiğinde 10, büyük de 17 yaşındaydı. Görümcem, kayınvalide, kayınpeder, onların sayesinde ayakta durduk. Artık çok zorlanıyorum. Bir çözüm arıyoruz.

“ŞU ANDA HUKUK UYGULANMIYOR”

Hiç olmazsa hukuka göre hareket edilmesini istiyoruz, şu anda hukuk uygulanmıyor. Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 5247. maddesinin şartları oluştuğu halde uygulanmıyor. Anayasa’nın 138. maddesi ihlal ediliyor. AİHM’in kararlarına riayet edilmiyor. Her yönden bir mağduriyet var yani.

Süresi dolduğu halde çıkamamak eşimi rahatsız ediyor ve bu da ister istemez hastalığını tetikliyor. Onunla aynı durumda olan insanlar denetimliye çıkıyor. Ben aynı durumdaydım, çıktım, iki yıldır dışardayım. Eşim benden önce tutuklanmasına rağmen hala içeride.

“KAÇ SENE YATSAK BİLE VİCDANIMIZ RAHAT”

Herkes bir gün adaletin önüne gelecek. Biz yıllarca bu devlet, bu millet adına hakimlik yaptık eşimle birlikte. Vicdanımız rahat, kaç sene yatsak bile. Ama işte bugün benim başıma gelen hukuk uygulanmadığı sürece yarın diğerinin başına gelecek. İnşallah bir an önce bu yanlıştan dönülür.

Hukuk herkese lazım, geçici bir şey değil. Her şeyin başı hukuk. Hukukun olmadığı bir yerde kendini güvende hissetmezsin, kendini ifade edemezsin. İçeride dört duvar arasındasın, dışardaki insanlar da muhatap bulamıyor, kendini anlatamıyor. Kendini savunacağınız insan yok yani. Savunmak istiyorsun, seni kimse dinlemiyor, bu çok kötü bir şey.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram