Pandemide asgari ücretli olmak: ‘Asgari hayatların’ ağır yükü

Koronavirüs salgını pek çok kesimi derinden etkiledi, ancak asgari ücretle çalışanlar hayatlarının en zor dönemlerinden birini yaşıyor. Ali Tuna o ‘asgari hayatlar’ı yazdı.

ALİ TUNA 10 Ocak 2021 HABER İZLENİM

Koronavirüsten 248 kişi hayatını kaybetti.

Sabah mahmurluğu ile ekmek çantasını alıp halk ekmek büfesinin yolunu tuttuğumda saat 9’u biraz geçiyordu. Çantamı 8 TL para ile birlikte uzatıp “Sekiz ekmek alabilir miyim” dedim (ekmeği fazla alıp buzdolabının dondurucu kısmında saklıyoruz). Büfe sahibi “2 TL daha vermen lazım, ekmeğe zam geldi” dedi. Nedense şaşırmadım. Neredeyse her şeye yeni yıl zammı geliyor.

Genelde alışverişimi yaptığım zincir marketin açılmasına yarım saat vardı. Beklemek istemedim. Yakındaki bakkala girdim. İki peynir markasının yarım kiloluk olan paketinin fiyatlarını sordum. Tezgâhtar hemen hatırlayamadı. “Fiyatları değişti o yüzden, bir bakayım” dedi. Evet, peynire de zam gelmişti. Peyniri alıp eve döndüm.

Küçük ev aletleri satan bir firmada satış danışmanı olarak çalışıyorum. Kahvaltı sonrası öğle vardiyasında iş yerine gittim.

Vardığımda iş arkadaşım kredi kartı borçlarının hesabını yapıyordu.

Maaşlar henüz yatmadı. Covid-19 salgını nedeniyle firma kısa çalışma ödeneğine başvurduğu için bir aksilik olmazsa maaşımızın bir kısmını devlet yatıracak, kalanını da firma.

ASGARİ ÜCRETE YAPILAN ZAM ELE GEÇMEDEN ERİDİ

Binlerce asgari ücretli gibi biz de hükümetin açıklayacağı artış miktarını dört gözle bekledik. Belirlenen 2 bin 825 lira ilk bakışta çok gibi görünüyor. Ancak son yıllarda temel ihtiyaç maddelerinin fiyatları o kadar arttı ki 2021 yılı asgari ücreti için ödenecek 500 liralık fark henüz elimize bile geçmeden eridi.

Aralık ayı başında aldığımız 700 TL’lik doğal gaz tükendi mesela. Elektrik faturamız bu ay 200 TL’nin üzerinde geldi. Küçük çocuğumun bez ve mama parası, büyük çocuğumun liselere hazırlık kitaplarına verdiğimiz paralar, ev kirası, diğer faturalar derken, mutfak harcamalarına artık ne kadar para kalırsa.

Biz dükkânda müşteri beklerken yakınımızdaki araba yıkama yerinde çalışan emekçi girdi içeri. Dertliydi belli ki. “Patron sigortasız çalıştırdığı arkadaşımı işten çıkardı. Bizi de haber vermeden ücretsiz izinli göstermiş. Ne yapabilirim, size fikir danışmaya geldim,” dedi.

Arkadaşım birkaç yol gösterdi, düşünceli haliyle emekçi geri gitti. Biz de ardından bir süre baktık.

UCUZ TEREYAĞINA YETİŞEMEYİNCE…

Biraz sonra eşim arayıp zincir markete ucuz tereyağı geleceğini söyleyip, almamı tembihliyor. Kısa süreliğine izin alıp yandaki markete gidiyorum. Marketin girişinde molasını değerlendiren görevli, “Bu saate kalır mı abi, çoktan kapışıldı” diyor. Çaresiz, elim boş dönüyorum.


 

Dükkâna döndüğümde arkadaşım “Alabildin mi?” diye sordu. Cevabım “maalesef” oldu. Giderek artan pahalılığı konuştuk. Arkadaşım da dert yandı. “30’lu yumurta 35 TL’ye çıktı. Ayçiçek yağı son 3 ayda yüzde 40 arttı” diyerek geçinmenin iyice zorlaştığından bahsetti. Son yorumu şu oldu: “Kaşıkla verip kepçe ile geri alıyorlar.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com