‘Özgül Ağırlık’ın dayanılmaz hafifliği: Bir Bülent Arınç portresi

Bülent Arınç’ın hayatı haksızlıklara karşı duramamak ya da durduğunda da ‘arkasını getirememek’ arasında gidip geldi. Her defasında bir nedenle tornistan yaptı. Yaş geldi 73 oldu. Allah uzun ömür versin de veremediği kararlar için pişmanlık duyacak çok zamanı olsun…

FİKRİ DOĞAN 02 Aralık 2021 PORTRE

Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin TBMM Grup toplantısında Bülent Arınç ve Abdullah Gül ile...

Bugünün mevzuu, Bülent Arınç’ın önceki gün yaptığı “Erdoğan’a karşı hiçbir zaman rakip olmayacağım diye bir içtihatta bulundum ama beni fazla zorlamasınlar.” sözünden sonra çıktı. Arınç bu cümleyi kurduktan sonra Ankara’da, ‘Ortalık karışacak vaziyet alın’ uyarıları yapılırken, durumdan vazife çıkartan ilk isim Ahmet Hakan Coşkun oldu. Coşkun babasından kalan gazetesinde Arınç’ı yerin dibine sokan bir yazı yazdı. Coşkun özetle, ‘Erdoğan’ın gücü sayesinde adam olanlar şimdi ona muhalefet etmeye çalışıyor. Erdoğan olmasa bunlar bir hiç’ diyordu. ‘Hiç’ ettiği isimler ise Gül, Babacan, Davutoğlu, Şener ve Arınç’tı. Bu ‘aşağılamaya’ Arınç sessiz kalamazdı tabii ki. Kalmadı da. Twitter hesabından Ahmet Hakan’ı hedef alan ‘Bak aslanım’ diye başlayan ağır bir açıklama yaptı. ‘Ben siyasette ter dökerken sen kısa pantolon giyiyordun’ ana fikirli açıklama ortalığı daha da karıştıracağa benziyor. Ben bu kavgada ‘Kavga’yı tutuyorum deyip dönelim yazımıza.

ÇAYINIZI KOYUN BAŞLAYAŞIM ÖYLEYSE, ARINÇ NEDEN  BU HALLERE DÜŞTÜ?

Yazımızın öznesi Bülent Arınç haliyle. AKP’nin ‘Özgül ağırlığı’ bugünlerde zor zamanlar yaşıyor. Aslında uzun zamandır zor günler yaşıyor en azından siyasi olarak. AKP’nin kudretli ismi Bülent Arınç nasıl böyle ayağa düştü ya da kendini düşürdü gelin birlikte bakalım isterseniz. Çayınız koyun başlayalım o zaman…

Hollanda Kraliçesi Beatrix için Çankaya Köşkü’nde onuruna verilen yemeğe TBMM Başkanı Bülent Arınç ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt da katılmıştı.

Hayatta tek bir hareket ya da karar ya da tercih ya da hamle bütün çabanızı çöpe atar ya da sizi tarihe mal olmuş bir kahramana dönüştür. Ömrünüzü verirsiniz bir davaya, doğru zamanda doğru hamleyi yapmazsanız kahramana dönüşecekken hayal kırıklığı olursunuz milyonlar için. Hadi bir örnek vereyim size. Necmettin Erbakan’dır bunun en canlı örneği. Ömrünü siyasal İslam’a adayan Erbakan için kritik an 28 Şubat’tır. 28 Şubat 1997’de kahramanlıkla hayal kırıklığı olmak arasında sadece cuntacıların önüne koyduğu MGK kararları vardı Erbakan’ın. 18 maddeden oluşan MGK kararları yüzlerce askeri personelin ‘dindar’ diye ordudan atılmasını onaylayan kararlardı. Başörtüsü konusunda sert tedbirleri içeren karardı. Erbakan o kararları imzalamasa, ‘Ben ömrümü bu insanların hakları için harcadım. Bunun altına imza atamam’ dese başka bir insan olacaktı. O günün şartlarında belki politik olarak ileriyi düşündü, belki Başbakanlık koltuğunu bırakmak istemedi Allah bilir… İmzaladı 28 Şubat kararlarını hem de 2 kez imzaladı… Gerisini biliyorsunuz zaten… Ne kendisi iflah oldu ne de muhafazakarlar…

NASIL OLDU DA TAYYARLARIN, METİNERLERİN ŞAMAR OĞLANINA DÜNDÜ?

Belki Erbakan kadar kritik noktada değildi ama Bülent Arınç’ı bugünlere ‘karar anı’nda yaptığı yanlış tercihler getirdi. Bir zamanların ‘Kudretli Meclis başkanı ve AKP’nin İkinci Adamı’ Turgay Güler’lerin, Mehmet Metiner’lerin, Nagehan Alçılar’ın, Melih Gökçek’lerin ‘şamar oğlanı’na döndü.

Melih Gökçek ve Bülent Arınç

Bülent Arınç, 1948 yılında Astsubay İbrahim Arınç ve Sevdiye Arınç çiftinin oğlu olarak Bursa’da dünyaya geldi. Aile aslen Manisalı’ydı. Babanın tayinleri sebebiyle Anadolu’da birkaç şehir gezmişti. İlk ve ortayı Bursa’da liseyi Manisa’da okuduktan sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandı. Üniversitedeyken Milli Güç Birliği Derneği’ni kurdu. Mezun olmadan derneği Beşir Atalay’a teslim etti. Mezuniyetin ardından bir süre avukatlık yaptı. Gençliğinden itibaren siyasete meraklıydı. Milli Selamet Partisi’ne yakın durdu. Kendisini ‘Hoca’nın neferi olarak tanımlıyordu yakınlarına. Partinin Gençlik Kolları Başkanlığı ve il başkanlığını yaptı. Seneler 1985’i gösterirken İzmir’de yaptığı bir konuşma sebebiyle DGM’de yargılandı. 2 yıl ceza aldıysa da Yargıtay cezasını bozdu daha sonra. 1991’de Refah Partisi milletvekili adayı oldu kazanamadı, 1994’te Refah Partisi adına Manisa Belediye Başkanlığı’na aday oldu yine kazanamadı. 1995 seçimlerinde Refah Partisi’nin patlama yaptığı seçimde Manisa Milletvekili olarak Meclis’e girdi. Refah Partisi kapatıldıktan sonra kurulan Fazilet Partisi’nden 1999 seçimlerinde vekil seçilen Arınç, bir süre Grup Başkanvekilliği yaptı. 2000’de Fazilet Partisi de çatlaklar başladığında Bülent Arınç ‘Hoca’ya bayrak açan ekibin içinde yer aldı. Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’la birlikte hareket etti. Parti kongresinde gelenekçilere karşı yenilikçi Abdullah Gül’ü destekledi. Parti içi dedikodulara göre o tarihte Bülent Arınç, Fazilet Partisi genel başkanlığını istiyordu. Günler süren müzakerelerde ‘gelenekçileri’ ikna edemeyince ‘yenilikçilere’ destek vermişti.

Fazilet Partisinin 1. Olağan Kongresinde kendilerinin Yenilikçiler olarak niteleyen Abdullah Gül, Abdüllatif Şener ve Bülent Arınç ile arkadaşlarından oluşan gurup adaylıklarını açıkladılar.

ERDOĞAN ARINÇ’IN HAMLESİNİ YURMAK ZORUNDA KALDI, ÇÜNKÜ ÖZGÜL AĞIRLIĞI VARDI

2001’de Erdoğan ve Gül’le yeni bir maceraya yelken açtı. 2002 seçimlerinde AKP seçimi kazanınca TBMM Başkanlığı düştü Arınç’a. 2003’teki tezkere krizi, Arınç ve Erdoğan arasındaki restleşmenin de başlangıç tarihiydi. Bu tarihten sonra Arınç defalarca Erdoğan’a ters düşen açıklamalar yapmış, neredeyse her defasında da geri adım atmak zorunda kalmıştı. 2003’te Başbakan Erdoğan, ABD’nin Irak işgaline askeri destek içeren tezkereyi Meclis’e sundu. Tezkereye ilk karşı çıkanlar Abdullah Gül ve Bülent Arınç oldu. Tezkere ‘Hayır’ oyu aldı. Erdoğan ilk büyük golü yedi. Arınç oylama sonrası “1 Mart, ABD ile yeni ama çok sağlıklı bir dönemi başlattı… 1 Mart hayırlara vesile oldu” açıklamasını yaptı. O zaman Bülent Arınç’ın ‘Özgül Ağırlığı’ bir hayli fazlaydı partide. Erdoğan, Arınç’ın hamlesini ‘yutmak’ zorunda kaldı ama plakasını almayı da ihmal etmedi. Çaylak başbakan Erdoğan’ın gücü Arınç’a yetecek kadar yoktu o zaman.

Anayasa Mahkemesinin 42. Kuruluş Yıldönümü

Bülent Arınç 2007 tarihine kadar Meclis Başkanlığı görevinde kaldı. Bu tarihte Erdoğan ve Arınç arasında ikinci büyük kriz yaşandı. Cumhurbaşkanlığı krizi zirveye çıkmış, ortalık kavruluyordu. Asker ve medyası ‘eşi başörtülü cumhurbaşkanı’ fikrine ateş püskürüyordu. Erdoğan’ın gönlünde eşinin başı açık olan Vecdi Gönül vardı. Asker de Gönül’e razıydı hatta. Ancak ortaya bir kez daha Bülent Arınç çıktı. Arınç, ‘Erdoğan, Gül ya da kendisinin aday olması gerektiği, ikisi de olmazsa kendisinin adaylığını açıklayacağı’ restini çekti. Erdoğan bir kez daha köşeye sıkışmıştı. Çaresiz Gül’ün adaylığı açıklandı. Arınç, patrona ikinci golü de atmıştı ve sonu pek parlak gözükmüyordu.

GEZİ SONRASI ARINÇ’IN İSTİFA KARARI GÜL ARAYA GİRİNCE GERİ ALINDI

İkili ardından ‘tutuklu vekiller’ konusunda karşı karşıya geldi. Arınç’ın, hapiste olan vekillerin yemin edememelerine üzüldüğü açıklamasına Erdoğan, ‘Bizim bu konuda aynı fikirde olmadığımız aşikar’ diyerek cevap verdi. Erdoğan yediği iki golden sonra atağa kalkmıştı. 2013’teki Gezi Olayları’nda Arınç ve Cumhurbaşkanı Gül’ün ılımlı açıklamalarına Erdoğan yurt dışından cevap yetiştirdi. Erdoğan, ‘Bu partide patron benim’ diyordu ve Gül-Arınç ikilisi geri adım atıyordu. Hatta Fas dönüşü sonrası Erdoğan ve Arınç arasında kavga çıkmış, Arınç’ın istifa kararı Gül’ün araya girmesiyle  geri çekilmişti.

463. Uluslararası Manisa Mesir Macunu Festivali, vatandaşların yoğun katılımı ile gerçekleştirildi. Festivale T.B.M.M Başkanı Bülent Arınç da katıldı.

Tayyip Erdoğan ve Bülent Arınç arasında adı konulmamış savaş, bu tarihten sonra daha da hız kazandı. Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven’in, ‘Teröriste ağlamayan insan değildir’ sözünü takdirle karşıladığını söyleyen Arınç, Erdoğan’ın hışmına uğradı. Ardından İmralı tutanakları konusunda bir kez daha karşı karşıya gelen ikili, asıl büyük kırılmayı ‘kızlı-erkekli öğrenci evleri’ tartışmasında yaşadı. Erdoğan’ın ‘Kızlı-erkekli aynı evde yaşıyorlar. Muhafazakar yapımıza ters. Bu durumla ilgili yasal düzenleme yapabiliriz’ açıklamasına Arınç, ‘’Yasal düzenleme gündemde yok’ açıklaması getirdi. Ancak Erdoğan, Arınç’ın açıklamalarını açık açık yalanlayınca Bülent Arınç o meşhur açıklamayı yaptı:

‘BEN ÇOK ŞEYİ TEMSİL EDİYORUM, PARTİDE AĞIRLIĞIM VAR’ DEMEK ZORUNDA KALDI

“Ben de sadece bakan değilim. Benim bu partide bir özgül ağırlığım var. Meclis başkanlığı yapmışım; demokrasi yolunda gençliğimi, ailemi, siyasi hayatımı feda etmişim; ben çok şeyi temsil ediyorum. Benim yıpranmamam, hiçe sayılmamam lazım.”

Ancak bu açıklama Erdoğan’ı yumuşatmadı. Aksine yandaş medyaya Arınç’a ‘yüklenme’ emri verilmişti. Turgay Güler’inden Ersoy Dede’sine, Mehmet Metiner’den Şamil Tayyar’a kadar onlarca isim Arınç’ı hedef tahtasına oturttu. Daha birkaç yıl önce röportaj için kapısında yatanlar Arınç’ı yerden yere vuruyordu.

Dönelim şimdi biraz geriye 2009’da yapılan seçimde bir kez daha Manisa Milletvekili seçilen Bülent Arınç, Başbakan Yardımcılığı’na getirildi. 2009’da Bülent Arınç ismi ‘suikast’ iddiasıyla gündeme geldi. İddialara göre Arınç’ın evinin yakınında dolaşan iki şüpheli gözaltına alınmış, ardından ikilinin asker oldukları ortaya çıkmıştı. Şüphelilerin üzerinde Arınç’ın evinin krokisi çıktığı iddialarının ardından, Erdoğan’ın emriyle ‘Kozmik Oda’ya girildiği gündeme geldi. Tartışmalar yıllar sürdü. 2013’ten sonra her sıkıntılı mevzu gibi bu  olay da ‘Gülen Grubu’nun üzerine yıkıldı.

İSTİNAF, ‘DERNEK YÖNETİCİSİ OLMAK SEMPATİ BOYUTUNU AŞMAZ’ KARARI VERDİ 

Bülent Arınç, hayatının en sıkıntılı dönemlerinden birini 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarından sonra yaşadı. 17-25’ten ve arkasında 15 Temmuz’dan sonra Gülen Grubu’na karşı başlatılan soruşturma Arınç ailesine kadar uzandı. Arınç damadı Ekrem Yeter’le ilgili sıkıntılar yaşadı. ‘Cemaatçi’ olduğu iddia edilen damat yargılandı. Hatta dün biten mahkeme süreciyle ilgili Cumhuriyet gazetesinin haberini olduğu gibi verelim isterseniz:

‘’Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, FETÖ davasında beraat eden damadı Ekrem Yeter’in kararının istinafta onaylanması üzerine konuştu. Konuyla ilgili konuşan Bülent Arınç, “Süreci alnımızın akıyla geçirdik” dedi. Arınç açıklamasının devamında, “Mahkemesi iki buçuk sene sürdü, mahkeme bütün delilleri inceledi. Arkadan istinafa gitti, iki seneden fazla da orada değerlendirildi. Şimdi onama kararı verildi, bunun üzerine laf söylemek adalete, yargıya gerçekten müdahale etmektir. Buna da hiç kimsenin hakkı yok” ifadelerini kullandı.

Mahkeme, Ekrem Yeter’in Bank Asya’ya para yatırmasını, FETÖ’nün 5 tepe yöneticisiyle 766 kez telefon irtibatının bulunmasını, FETÖ iltisaklı dernekte yöneticilik yapmasını “örgüte sempati boyutunu aşmadı” diyerek suç saymamıştı.’’

RİVAYETE GÖRE MÜNEVVER HANIM 17-25 ARALIK’TAN SONRA EVİ  TERK ETTİ 

Şimdi gelelim asıl mevzuya. 17-25 Aralık’tan sonra ‘cemaate’ karşı başlatılan cadı avı sırasında Bülent Arınç en büyük tepkiyi eşi Münevver hanımdan görmüştü. ‘Cemaate zulmedildiğini’ söyleyen Münevver Arınç, eşinin haksızlıklara karşı gelmemesine kızmış ve evi terk etmişti. Yaklaşık 1 yıl kadar kızının yanında kalan Münevver hanım, çocuklarının araya girmesinden sonra evine dönmüştü.

Bülent Arınçın kızı Ayşenur Arınç Yeter evlendi. Yeterin düğününe Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan ile Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül de katıldı.

17-25 yolsuzluk operasyonları sonrası AKP içinde ‘yukarıdan gelen’ emirle Arınç’ı itibarsızlaştırma operasyonu başlatıldı. AKP’de itibarsızlaştırma olur da Melih Gökçek olmaz mı? Gökçek hemen ileri atıldı. Gökçek, Arınç’ın Erdoğan karşıtı çıkışlarını ‘cemaat’ emriyle yaptığını iddia etti. Arınç da Gökçek’in Ankara’yı parsel parsel cemaate sattığını. Hatta Arınç, ‘Cuma günü belgeleriyle açıklayacağım’ diye meydan da okudu. Ama diğer ‘cumalar’ gibi Arınç’ın cuması da hiç gelmedi.

KAVALA VE DEMİRTAŞ İÇİN BİR KEZ DAHA ERDOĞAN’LA TERS DÜŞTÜ AMA…

2019’da Cumhurbaşkanlığı Tüksek İstişare Kurulu’na seçilen Arınç, 2020 Kasım’ında bir kez daha Erdoğan’la karşı karşıya geldiği için bu görevinden istida etti. Habertürk TV’de bir programa katılan Arınç, ‘’Ey hakim ve savcılar; Osman Kavala’nın hala tutuklu kalmasına hayret ediyorum, tahliye edilmesi lazım”, “Devran kitabını okudum, Belki Demirtaş hakkında fikriniz değişmeyecek ama Kürtlerin neler yaşadığını anlayacaksınız, Kürtler konusunda fikriniz değişebilir”  diye konuştu.

Bu sözleri AKP’lileri küplere bindirirken,  Erdoğan, “Gezi olaylarının finansörü olanlarla, Kavalalarla, onlarla hiçbir zaman bir arada olamayız. Kobani’yi unutamayız. Biz Diyarbakır’da Kürt kardeşlerimizi öldürenlerin savunuculuğunu yapamayız. Hukuka sarılarak onların savunmasını yapmaya girenler kusura bakmasınlar artık şunu bilmeleri lazım ki AK Parti hiçbir zaman bunları savunmamıştır, savunmaz’ diye Arınç’ı taca attı.

SARAY’A GİDİP İSTİFASINI VERİRKEN BİLE ‘ERDOĞAN’IN YANINDAYIM’ DEDİ

Bülent Arınç, Erdoğan’ın bu tepkisi sonrası belki onuncu kez geri adım attı. Saray’a gidip istifasını sunduktan sonra, ‘’Erdoğan ve AKP’nin her zaman yanındayım’ demek zorunda kaldı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM 24. Dönem 4. Yasama Yılının açılışında konuştu. Cumhurbaşkanı Gül’ü meclise gelişinde TBMM Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı karşıladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Bakanlar Gül’ü ayakta alkışladı.

Bülent Arınç’la ilgili aklımdaki en olumlu anıyı da yazıp öyle bitireyim yazıyı. Seneler 2016’yı gösteriyordu. Bülent Arınç yine bir TV programında ‘Eskiden troller vardı meğer bizim cenahta bir de troliçeler varmış’ diye ortaya bir laf attı. Kimi kastettiği çok açıktı. Doğal olarak bu sözleri üzerine alan Hilal Kaplan, Arınç hakkında zehir zemberek sözler söyledi. Kaplan, Arınç’tan ‘Manisalı Lawrence ve siyasi mevta’ diye bahsetti. Hatırlamayana söyleyeyim, Arınç-Kaplan maçı 1-1 bitti. Ama Troliçe lafı Hilal Kaplan’a cuk oturdu.


 

Bülent Arınç’ın hayatı haksızlıklara karşı duramamak ya da durduğunda da ‘arkasını getirememek’ arasında gidip geldi. Ya makamını ya da siyasi mevkisini kaybetmemek için her defasında tornistan yaptı. Yaş geldi 73 oldu. Arınç ne kendine ne de memlekete bir faydası olmadan çekildi gitti siyaset sahnesinden… Allah uzun ömür versin de veremediği kararlar için pişmanlık duyacak çok zamanı olsun…

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram