Osman Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı verildi

Birleştirilmiş Gezi davasının üçüncü duruşmasında iş insanı Osman Kavala'ya tahliye kararı çıkmadı.

KRONOS 17 Ocak 2022 GÜNDEM

Birleştirilmiş Gezi davasının üçüncü duruşması İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisi hakkında “Soros artığı” ifadesini kullanmasının ardından duruşmalara katılmayacağını duyuran Osman Kavala bugünkü duruşmaya da katılmadı.

Duruşmada Gezi davası sanıklarından Can Atalay, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Hakan Altınay, Mine Özerden ve Yiğit Ali Ekmekçi ile bir kısım Çarşı davası sanığı hazır bulundu. Duruşmada CHP Milletvekilleri Özgür Özel, Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ile Prof. Dr. Ayşe Buğra izleyici olarak yer aldı. Ayrıca Fransa, İtalya ve Belçika Başkonsolosu, Avrupa Birliği Elçi müsteşarı ABD ve Norveç konsolosluk temsilcilikleri, Hollanda’dan bir milletvekili ve İsveç Konsolosu da duruşmayı takip etti.

Birleştirilen 52 sanıklı Gezi ve Çarşı davasının tek tutuklu sanığı Osman Kavala’nın tutukluluk halinin oy çokluğuyla devamına karar verildi.

Tutukluluğa devam kararının ardından CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’den, “Bugün burada okunan Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı bir yargı kararı değil bir SARAY kararıdır. Kavala ve tüm Gezi sanıkları hepimizin gözü önünde hakim kararıyla beraat etmişlerdi. Bu dava o kararı hazmedemeyen saray rejiminin talimat davasıdır” açıklaması geldi.

“BU SAVUNMA DEĞİL, SİZE ‘GEZİ’Yİ ANLATACAĞIZ’ DEMİŞTİK”

İlk sözü alan Can Atalay, “Bu savunma değildir. Size ‘Gezi’yi anlatacağız’ demiştik. Çok şey konuşuluyor ama Gezi direnişi konuşulmuyor. Bu yargılama bir çete faaliyetinin ürünüdür; karşımıza yamalı bir yalan bohçasıdır. Bu dava Gezi Direnişimizi anlamama, anlamamazlıktan gelme hali. İddianameniz, Türkiye tarihinin en önemli toplumsal olaylarından biri olan Gezi Direnişimizi onca yıldır karalamaya çalışan siyasi iktidarın tarih tezidir; hukuki değil siyasi bir metindir” dedi.

“TAKSİM MEYDANI KİME SÖZ VERİLDİ DE BU KADAR HIRÇINLAŞILDI?”

Atalay savunmasını şöyle sürdürdü: “Savcı şunu sormalıdır: Taksim Meydanı kime söz verildi de bu kadar hırçınlaşıldı, Türkiye bu kadar gereksiz bir sınava sokuldu? Recep Tayyip Erdoğan ve Davutoğlu bir ve beraberken olan Cevizli Tekel dayanışması bizimdir. Bir ağaca sarıldığı için dövülen gencin neden milyonları bir araya getirdiğini anlayamazsınız. Türkiye’nin her yerinde insanlar buna itiraz ediyor. Bunların tümüne aykırı olarak parka bir gece vakti çökülmesine de itiraz etmiştir. Taksim Dayanışması adına söz alan sanıklar hem Gezi’nin akla ziyan komplo teorileri ile organize edilebilir bir toplumsal hareket olmadığını hem de kimsenin bunu finanse etme haddinin olmadığını açıkladılar. Savcılık bu iddiada ısrar edecekse kanıtlamak zorunda.”

“O GÜN SOKAĞA ÇIKAN TOPLUMUN VİCDANI OLDU”

Can Atalay’ın ardından söz alan Tayfun Kahraman, “Yarın yine siyaseten ortaya çıkacak olan, İstanbul’un mahvına neden olacak ya da Taksim Meydanı gibi yegane mekanı halkın elinden alacak her projeye karşı olmaya devam edeceğiz. O gün ağaçlara ve alana yönelik müdahaleyle birlikte gördüğümüz polis şiddetidir bu olayların nedeni” diye konuştu.


 

Kahraman şunları kaydetti: “O gün sokağa çıkan toplumun vicdanı oldu. Bu ülkenin gençlerinin parkına, ağacına, kuşa sahip çıkmasıydı. Ben o gün gördüğüm şiddeti hayatımın başka yerinde yaşamadım. Hiçbir güç, para, otorite 80 ilde insanların sokağa çıkıp insanların haklı haykırışlarını söylemesini organize edemez. Gezi direnişi sadece bizler değiliz, milyonlardır.”

“GEZİ’NİN YÜZÜ AYDINLIKTIR, KARARTAMAZSINIZ”

“Polis şiddeti ile arkasında birikmiş itirazlarıyla birlikte insanların sokağa çıkmasıdır. Burada tarih yeniden yazılmaya çalışılıyor, ama biz anlatmaya devam edeceğiz. Gezi’nin yüzü aydınlıktır, karartamazsınız. Taksim Dayanışması olarak bu sürecin ilerlemesiyle birlikte sadece Gezi Parkı ile değil, buradaki insanların haklı taleplerini dile getiren bir işlev de üstlendik. Hükümetle yapılan toplantılarda da basın açıklamalarında da bunları ifade ettik. Bu nedenle hükümeti devirmeye teşebbüs ya da benzeri suç unsuru çıkarmak mümkün değildir.”

“SANKİ SİZLERLE BİRLİKTE SAHNEYE KONMUŞ, SONU BELİ BİR OYUNUN FİGÜRANLARI GİBİYİZ”

Mücella Yapıcı, “2015’ten beri yargılanıyoruz, saçma sapan iddianameler var mahkemeler değişiyor, heyetler değişiyor. Şöyle bir kanıya vardım: Sanki sizlerle birlikte sahneye konmuş, sonu beli bir oyunun figüranları gibiyiz. Sizin meslek alanınızda yanlış uygulama varsa idareleri uyarmakla yükümlüsünüz der anayasa. Biz mesleki görevimize, kurumsal görevimize uygun davrandık. Biz arsaların üzerine onla bunla anlaşıp imar kararı verip mal varlığı edinmeye çalışmadık” ifadesini kullandı.

“AYAĞA KALKAN HALKIN VİCDANIYDI”

Yapıcı şöyle devam etti: “Ayağa kalkan halkın vicdanıydı. Türkiye’de hiçbir siyaset, kişilik, lider 80 ilde siyasi görüşü bu kadar farklı olan insanı bir araya getirip de bu kadar müthiş bir empati ve kardeşlik yaratamaz. O nedenle şimdi Osman Kavala’yı rehin olarak kullanıyorlar. Geziyi ciddi şekilde kriminalize etmeye çalışmaktadır birileri. Size demiyorum. Sizlere üzülüyorum, çünkü bize beraat veren hakim yok oluyor. Onun için size kolay gelsin. Gezi onurdur. Belki yeni nesillerin zihninde farklı bir kriminal Gezi yaratılmak isteniyor ama o tarihe geçti. Şimdi tarihe geçen başka şeyler var. Ben burada bir yüksek mühendis olarak hocalarımı dinleyerek ceza hukukunu anlamaya başladım.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com