Devir ittifaklar devriydi; Cumhur İttifakı Millet İttifakı’nı, Millet İttifakı da Cumhur’u bölüp parçalamanın derdindeydi. Muharrem İnce’lerin, Oğuzhan Asiltürk’lerin piyon olarak sahaya sürüldüğü dönemde Sarıgül eksik kalır mıydı? Kalmadı elbet.
Bilenler bilir, meşhur Mişon fıkrasıdır: Tanrı, İsa Mesih’i diriltir, Kudüs’e gönderir yeniden. Der ki, ‘‘Yahudi kullarıma yeniden git onları uyar.” İsa Mesih gider Kudüs’e, çalar Mişon’un kapısını. Mişon kapıyı açar bakar ki karşısında İsa Mesih, eşine döner, “Hatun” der, “Bir çekiçle 4 çivi getir. Bu adam yine geldi!’’
Yok bu fıkra olmadı diyorsanız, Televole örneği vereyim size. Hani 90’lı yılların meşhur magazin-spor programı Televole’de Akın Sel vardı. En olmaz zamanda bir şekilde bir yerden çıkar mikrofonu futbolcuların burnuna tutardı. Özellikle şimdi iktidar partisinin vekili olduğu için sağa sola ahkam kesen Alpay Özalan’ın başının belasıydı Akın Sel.
SARIGÜL’Ü ANLATMAK ZOR ZENAAT
Mevzuyu niye bu kadar uzattım, nereye varmak istiyorum? Çünkü Mustafa Sarıgül’e getireceğim lafı, laf da bir türlü gelmek bilmiyor. Aralık ayında ortaya çıkıp şimşek hızıyla parti kurduğunu açıklayınca Allah biliyor aklıma Mişon fıkrası geldi. Vay arkadaş, dedim, yine mi çıktı bu adam?
Mustafa Sarıgül deyince durup abdest tazelemek, sonra bir sadakallahülazim çekip öyle girmek lazım söze. Öyle böyle biri değil çünkü. Nevi şahsına münhasır bir şahıs. Onu tarif etmenin kolay yolu yok.
SOL’UN HER PARTİSİNDE ŞANSINI DENEDİ
1980’lerin ortasından bu yana hayatımıza destursuz girmeye çalışan (ya da giren) sonra da canı sıkılınca büyük hesaplar peşinde çıkıp giden bir siyaset adamı o. Ne gelirken destur istiyor ne de giderken. ‘Sol’da o kadar çok hamle yaptı, o kadar çok parti değiştirdi ki, iki kez üst üste sadece 1994 ve 1999 seçimlerinde aynı partiden seçime girdi. 1987’den bu yana sol otobanda 9 kez şerit değiştirdi. Her değiştirmesinde de istisnasız radara yakalandı.
”İYİ ÇOCUKTU AMA ÖNDE OLMA İSTEĞİ BİTİRDİ ONU”
Liseden bir arkadaşı Sarıgül’ü “Aslında iyi çocuktu. Yardımseverdi. Samimi bir insandı. Ama onun o lider olma takıntısı yok mu? O bitirdi onu. Hep ön planda olmak istiyordu” diye tarif ediyor.
‘Düğün evinin tefçisi, ölü evinin yasçısı’ diye bir deyim var güzel Türkçemizde. Bu deyimin sözlükteki tam karşılığı Sarıgül’dür aslında. Sabah Kuştepe’de bir gariban cenazesinde ölü sahibinden daha hüzünlü gözlerle de yakalandı kameralara, ondan iki saat sonra en sosyetik figürlerle Çırağan’da kadeh tokuştururken de. Hep bir ‘önde’ olma, gözükme isteğiydi Sarıgül’ünki. Galatasaray UEFA Kupası’nı alınca Galatasaray camiasından da rol çaldı, 2003’teki Sinagog saldırılarındaki mağdur Yahudi vatandaşlardan da. Çok acımasız gelebilir size bunlar ama gerçekten böyleydi. Gün geldi dünyanın en uzun bayrağını yaptırıp Şişli’de seçmeniyle gövde gösterisi yaptı. Gün geldi dönemin çok izlenen yarışma programı Biri Bizi Gözetliyor’un finalinin Şişli’de yapılması için belediyenin kasasını açtı. O hep ekranda olsundu, herkes onu konuşsundu. Belki kötü niyetten değildi yaptıkları. Ancak Sarıgül, öyle bir medyatik figür haline getirdi ki kendini sonunda, kendisi de o figürün altında kaldı.
TÜRK İNSANI ISINAMADI ONA
Dedik ya hep büyük oynama isteği vardı. Herkesle arasını iyi tutarsa aradan sıyrılıp giderim gibi bir düşüncesi vardı. Sağcı, solcu, Alevi, Sünni, Türk ya da Ermeni herkese o meşhur gülümsemesiyle dokundu. Belki de dokunuyormuş gibi yaptığı için insanlar bir türlü ısınamadı ona. Ne kadar büyük oynamak istediyse o kadar geride kaldı. Ne siyasette istediği yere geldi ne de özel hayatında. İlk eşini genç yaşta kaybettikten sonra Aylin Kotil’le yaptığı evlilik, bir ‘aldatma skandalı’yla son buldu.
SARIGÜL DE İETT KÖKENLİ
Erzincan’da doğdu Sarıgül. Ailesi o küçük yaştayken İstanbul’a göçünce, Mustafa için de yeni bir sayfa açıldı. Liseden sonra Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ne girdi. Üniversiteden sonra İETT’de, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde denedi şansını. Baktı ki olmuyor, ticarete kırdı rotayı.
Siyasetle tanışması da bu sıralarda oldu. CHP’nin Şişli teşkilatına girdi. Gençlik kollarında çalıştı, bayrak astı, oy kovaladı. Zaten ilk göze batması da bu dönemde oldu. Zekiydi, ataktı, fikir üretiyordu. Nutuk atmayı da seviyordu. İl başkan yardımcılığına kadar yükseldi.
80’Lİ YILLARIN GÖZDE VEKİLİ
1987’den SHP İstanbul milletvekili seçildiğinde ‘geleceğin yıldızı’ olarak lanse ediliyordu. Hızlı da girdi Meclis’e. TBMM Başkanlık Divanı Üyeliği, Türk Parlamenterler Birliği Üyeliği, Türk-Alman Parlamento Dostluk Grubu Üyeliği, Galatasaray Yönetim Kurulu Üyeliği, TMOK üyeliği yaptı. Zirveye oynuyordu ve her kalabalıkta ‘boy gösterme’ ihtiyacı hissediyordu. Özellikle Galatasaray yöneticisi olarak çok ‘sükse’ yaptı. Kamuoyu onu bu görevle tanıdı daha çok.
ŞİŞLİ’DEN YEREL SİYASETE
CHP’den SHP’ye geçip vekil olan Mustafa Sarıgül 1994’teki yerel seçim öncesi DSP’ye geçip Şişli belediye başkanlığına aday oldu. Ancak seçimi CHP adayı kazandı. 1999 seçimlerinde Şişli’yi DSP adayı olarak kazanmayı başaran Sarıgül, 2002’de partisinden istifa edip İsmail Cem önderliğindeki, Yeni Türkiye Partisi’ne transfer oldu. Deyiş yerindeyse ‘yırtacak’ bir mecra arıyordu. Baktı ki YTP’de işler yürümüyor, 2003’te istifa edip yeniden CHP’ye geçti.
BAYKAL’LA CHP LİDERLİĞİ İÇİN YARIŞTI
2004 seçimlerinde Şişli’de yüzde 67 oy alınca, ‘artık oldum’ diyerek büyük oynamaya karar verdi. Deniz Baykal’ın karşısına CHP liderliğine talip olarak çıktı. Bu hayatındaki en büyük hatalardan biriydi. Seçimi Baykal kazandı, üstüne kongre öncesi çıkan olayları Sarıgül ekibinin organize ettiğini iddia ederek Mustafa Sarıgül’ü partiden attırdı.
Mustafa Sarıgül’ün CHP’ye dönmek için başlattığı hukuk mücadelesi 2005’ten 2008’e kadar sürdü. 2008’de mahkeme CHP yönetimini haklı buldu. Sarıgül de yeniden DSP’ye geçti. 2009 yerel seçimlerinde bu kez yüzde 55’le Şişli’yi alan Sarıgül’ün aklında hâlâ ‘1 numara’ olmak vardı. 2009’da partisinden istifa edip bu kez Türkiye Değişim Hareketi’ni kurdu. Beklediği ilgiyi göremeyince tüzüğünü bile açıkladığı ‘oluşumdan’ vazgeçip CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı aldı.
ŞİŞLİ’Yİ BİLE KAYBETTİ
2013’te ‘kovulduğu’ CHP’ye alkışlarla dönen Sarıgül’ün yıldızı aslında çoktan sönmüştü. 2014 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı’na talip olan Sarıgül, Kadir Topbaş’a yenildi. CHP’den istifa edip bilmem kaçıncı kez DSP’ye katılan Mustafa Sarıgül, 2019 yerel seçimlerinde kendi saha ve seyircisi önünde Muammer Keskin’den fark yedi. Şişli bile artık Sarıgül’ü istemiyordu.
BAYRAM DEĞİL SEYRAN DEĞİL…
İşte o Sarıgül, 2020 Aralık ayında yine aniden ortaya çıkıp Türkiye Değişim Partisi’ni kurduğunu açıklayıp ülke yönetimine talip oldu. Hatta Anadolu’yu dolaşmaya çıkıp sözlerini bilmediği türkülere eşlik ediyormuş gibi çektirdiği viral videolar paylaşmaya başladı. Bu da yetmedi, daha ne olduğunu iktidarın bile bilmediği ‘yeni Anayasa’yı destekleyeceğini açıkladı.
Devir ittifaklar devriydi, Cumhur İttifakı Millet İttifakı’nı, Millet İttifakı da Cumhur’u bölüp parçalamanın derdindeydi. Muharrem İnce’lerin, Oğuzhan Asiltürk’lerin piyon olarak sahaya sürüldüğü dönemde Sarıgül eksik kalır mıydı? Kalmadı elbet.
O da attı kendini meydana. Hayatının her döneminde yaptığı gibi ‘çıkış’ın yerini, zamanını ve şeklini yanlış hesaplamıştı. Muhtemelen bir süre sonra ne soldan ne sağdan teveccüh görüp yine ortadan kaybolacak. Aradan yine zaman geçecek. Mustafa Sarıgül kim bilir hangi partide hangi misyonla ‘ceeeeeee’ yapıp arz-ı endam edecek. Bunu da zaman gösterecek.