Kılıçdaroğlu ‘seçimde hile var’ derse Erdoğan 2. turda zafer ilan edemez

Şunu çok iyi anlamamız gerekiyor; Kılıçdaroğlu seçim yenilgisini kabul etmediği müddetçe Erdoğan'ın iki yıldır üzerinde titizlikle çalıştığı tüm seçim stratejisi tuzla buz olacaktır. CHP lideri seçim akşamı çıkıp "Bu seçimde hile yapılmıştır" derse Erdoğan'ın elinde kendisine meşruiyet sağlamayan içi boş bir zafer kalacaktır. Rejimin en yumuşak karnı budur.

ÖMER MURAT 27 Mayıs 2023 HABER ANALİZ

14 Mayıs seçimlerinden önceki son yazım “Kılıçdaroğlu ‘YSK ve Erdoğan açıkça seçimleri çalmıştır’ diyebilir mi?” başlığını taşıyordu ve şu sözlerle bitiyordu:

“Muhalefetin seçimlerin çalındığını dünya aleme ilan etmesi halinde, Rusya ve Çin’le kapışmasına odaklanmış Batı’nın Türkiye’yi fiilen artık bir demokrasi olmadığı halde NATO gibi kuruluşlar içerisinde tutma garabetine göz yummayı sürdürebilmesi çok zorlaşacaktır. Ne Türkiye’nin ekonomisi, ne de Erdoğan’ın iyice yıpranmış sinirleri Batı’nın düşük düzeyli bile olsa göstereceği tepkileri kaldırabilecek durumdadır. Kılıçdaroğlu bu saatten sonra YSK’nın hukuka uygun hareket etmesini sağlayabilme gücünden mahrum olabilir. Ama kendisine oy veren on milyonlarca insanın iradesini savunmak üzere seçim akşamı ortaya çıkarak “Bu seçim çalınmıştır” diye ilan edip etmemek tamamen onun elindedir. Bunu yapması halinde Erdoğan’ın kucağında sadece bir “Pirus Zaferi” kalacaktır. İşte tüm bu nedenlerle Türkiye’de Erdoğan’ın 14 Mayıs seçimini hedeflediği gibi kazanıp kazanamayacağını belirleyecek tek kişi vardır: O da Kılıçdaroğlu’dur.”

Nitekim o gece zaferini ilan etmek için tüm hazırlıklarını yaptığı görülen Erdoğan’ı yüzde 49,5’ta neyin tuttuğu sorusunun hâlâ tatmin edici bir cevabının verildiği söylenemez. Merkez Bankası’nın 15 Mayıs’ta seçimin bitmesini bekliyormuş gibi tepki vererek hemen o gün kişisel kredi kartlarından belirli limitin üzerinde yapılan nakit avans çekimi ve kuyumcu harcamalarında kısıtlamalar getirmesi, iktidarın iki haftalık bir uzatmaya hiç de hazırlıklı olmadığını iyice ortalığa serdi. Merkez Bankası toplumdan gelen tepkiler üzerine sadece dört gün sonra geri adım atarak yayınladığı tebliği iptal etti. Seçimi kazanması için bir kaç yüz bin oya ihtiyacı olan Erdoğan’ın sakince yüzde 49,5 oranını kabullenmesi, belirli sandıklarda yeniden sayım talep etme gibi yöntemlerle süreci uzatmaması açıklanmaya muhtaçtı.

Bana göre bu muammanın cevabı Kılıçdaroğlu’nun o gece çok kritik bir anda yaptığı açıklamada gizliydi. AKP lideri yine “atı alıp Üsküdar’ı tam geçecekken” Kılıçdaroğlu basının karşısına geçip CHP’nin yüksek oy oranlarına sahip olduğu bazı sandıkların sayımında engellemeler yapıldığını duyurdu. Bu, Erdoğan’a yönelik ciddi bir ikazdı ve şu anlama geliyordu: “Eğer zafer ilan edersen, ben de seçimi şaibeli ilan ederim.” AKP lideri tahmin ettiğim gibi bu örtülü tehdit karşısında ânî bir fren yaptı, iki aydır Kılıçdaroğlu’nun 5-10 puan farkla önde olduğuna dair anketlerle umutları iyice yükselmiş muhalif seçmenin psikolojisinin yenilgiye hazırlanmasının gerekliliğini kabullenerek, iki haftalık bir araya kerhen razı oldu. Hem de, fırsattan istifade, artık demokratik bir lider olarak kabul edilmediği Batı kamuoyuna “Otokrat olsaydım, seçim ikinci tura kalır mıydı?” demeyi düşünmüş olma ihtimali de yüksek…

14 Mayıs’tan bugüne muhalif kamuoyunda iktidarın seçimlerde hile yaptığına ilişkin yaygın bir kanaat seslendiriliyor. Ama Kılıçdaroğlu’nun ne hikmetse bu konuda bugüne kadar ağzını bıçak açmadı, ilk tur seçim sonuçlarına gölge düşürecek herhangi bir açıklama yapmaktan kaçındı. Gazeteci Fatih Altaylı’ya konuşan bir CHP’li yetkili ise şunları söyledi: “Muhakkak bir miktar oy çalmışlardır ama o çaldıkları bizim kazandığımız seçimi bizden alacak kadar çok değildir. Bir puandır, belki iki puandır. Ama samimi olarak söylüyorum, ilk tur yarışını önde bitiren Recep Tayyip Erdoğan’dır. Belki 1 puan, belki 2 puan, belki 3 puandır ama önde bitirdiği kesindir.”

Bu garip açıklama pek çok soruyu beraberinde getirmektedir: Öncelikle yıllardır verilecek her oyun takipçisi olacaklarını duyuran, önceki seçimlerde CHP’nin sandık güvenliğinden sorumlu yetkilisinin AKP’ye geçmesinin utancını hâlâ üzerinde taşıyan bir partinin şimdi 3 puana kadar çıkabilen bir hileyi normalleştirmeye çalışması, kendilerine oy verenlerin infialini gerektiren bir aymazlıktır. Diğer yandan, diyelim ki Erdoğan’ın ilk turda aldığı gerçek oy yüzde 47-48 olsun, bu durumda Kılıçdaroğlu yüzde 46-47 civarı bir oy oranına yükselecektir ki, böyle bir seçim sonucunun, yüzde 49,5’a yüzde 44,5’la kıyaslanmayacak şekilde muhalif seçmende heyecan ve umut yaratacağı, Erdoğan’ın o gece balkon konuşması yapmasını engelleyeceği açıktır.

Sandıkta şaibe yaşanmış olabileceğine dair geçtiğimiz 12 gün boyunca yorum yapmayan Kılıçdaroğlu’nun dün akşam bu tutumunu, çok ihtiyatlı bir şekilde, fakat fazla ileri gitmeden değiştirdiği görüldü. Kılıçdaroğlu 14 Mayıs’tan bu yana ilk kez Erdoğan’ı çileden çıkaracağı tahmine müsait ihtarını çok dikkatli bir dille vererek “Sandıklarda tuhaflıklar, müşahitleri yasaklama çabaları (var)” dedi. CHP lideri “Tam karartma altındayım” başlığıyla Twitter hesabından paylaştığı video mesajına böyle başladı ama orada durdu. Başka konuya geçti. Sonrasında sandıklarda bahsettiği tuhaflıkların neler olduğuna dair hiç bir bilgi vermedi. Bugün yayınladığı “Sandık şahitlerimize dokundurtmayız” başlıklı videosunda ise “Sandık görevlilerimize yine baskı kurmaya çalışacaklar” dedi. Buradaki “yine” sözüyle önceki seçimde bir şeyler yaşandığı ima ediliyor, fakat oldukça üstü kapalı ifadelerle…

Şunu çok iyi anlamamız gerekiyor, bu nokta rejimin en yumuşak karnıdır. Kılıçdaroğlu seçim yenilgisini kabul etmediği müddetçe Erdoğan’ın iki yıldır üzerinde titizlikle çalıştığı tüm seçim stratejisi tuzla buz olacaktır. CHP lideri seçim akşamı çıkıp “Bu seçimde hile yapılmıştır” derse Erdoğan’ın elinde ne içeride, ne de dışarıda kendisine meşruiyet sağlamayan içi boş bir zafer kalacaktır. Esasen seçim akşamı bunu diyebilmesini beklemek için Kılıçdaroğlu’nun şimdiden bahsettiği “tuhaflıkları” açıkça Türkiye’ye ve dünyaya duyurması elzemdir. Yineliyorum: Erdoğan’ın istediği gibi bir seçim zaferi kazanıp kazanamayacağını belirleyecek tek kişi Kılıçdaroğlu’dur.

Muhalif kamuoyundaki yaygın kanaate rağmen 14 Mayıs sonuçlarına gölge düşürecek bir açıklama yapmayan Kılıçdaroğlu 28 Mayıs akşamı yenildiği takdirde bu ya gerçek ya da hileli bir yenilgi olacaktır. Muhalif kamuoyunun iddia ettiği gibi Kılıçdaroğlu’nun oy oranı Erdoğan’dan kesinlikle yüksekse, bu nedenle ancak hileyle yenilmesinden bahsedilebilecekse, CHP lideri 28 Mayıs akşamı sandıkta şaibe yaşanıp yaşanmadığına ilişkin herhangi bir açıklama yapmadan yenik bir şekilde sahneden çekilirse bu “Adam kazandı’nın yeni sürümü” olacaktır. Bu itibarla, sonrasında muhaliflerin sosyal medyada “Erdoğan’ın hileyle kazandığına dair” yapacağı velvelenin bir kıymet-i harbiyesi, AKP liderinin seçim galibiyetinin meşruluğuna ne içeride, ne de dışarıda gölge düşürme gücü olmayacağını ve bunun kendi kendini rahatlatmaktan başka bir işe yaramayacağını iyi bilmek gerekir.

  • Ömer Murat, Dış Politika ve Siyaset Uzmanı, Eski Diplomat