Mısır’ın seçilmiş tek lideriydi, Mursi

KRONOS 18 Haziran 2019 DÜNYA

CUMALİ ÜNAL

Mısır tarihinin ilk ve tek demokratik lideri Muhammed Mursi, kendi iradesiyle göreve getirdiği Sisi’ye karşı verdiği hukuk ve yaşam mücadelesi sırasında hayatını kaybetti. Mursi, Sisi’yi bu göreve getirdiğinde darağacını da bizzat elleriyle hazırladığını hesaplayamamıştı.

Ağustos 2012’de, en kudretli iki isim Savunma Bakanı Hüseyin Tantavi ve Genelkurmay Başkanı Sami Anan dahil 70 generali bir gecede görevden aldığında tüm dünya büyük bir şaşkınlık yaşadı. Asıl şok ise, kamuoyunun pek tanımadığı Abdulfettah el Sisi’nin Tantavi’nin yerine atanmasıydı.

O sırada askeri istihbarat birimimin başında bulunan Sisi, eşinin giyim şeklinden dolayı, gizli bir Müslüman Kardeşler mensubu olduğu eleştirilerine dahi maruz kaldı.

Bugün mahkemede savunmasını verirken öldüğü açıklanan Mısır tarihinin ilk ve tek demokratik lideri Muhammed Mursi, kendi iradesiyle göreve getirdiği Sisi’ye karşı verdiği hukuk ve yaşam mücadelesi sırasında hayatını kaybetti.
Sisi’yi bu göreve getirdiğinde darağacını da bizzat elleriyle hazırladığını hesaplayamamıştı.

2011 yılında 30 yıllık Mübarek rejimi devrildiğinde meydan Müslüman Kardeşler, diğer adıyla İhvan’a kaldı.

85 yıllık mücadele tarihinde hiç bu kadar iktidara yaklaşamamışlardı. Bir anda ülke altın bir tepsi içinde kendilerine sunulmuştu.

Ülkede hiçbir siyasi parti bilinmiyordu. En bilinen isim Atom Enerjisi Kurumu eski Başkanı Muhammed el Baradey’di. Ancak o da hayatını Mısır’da geçirmediği için Mısırlı sayılmıyordu. Fakat, Mübarek gitmiş olsa ve sistem her ne kadar çökmüş görünse de ordu ve yargı dimdik ayaktaydı. Bu yüzden İhvanın çok dikkatli adımlar atması gerekiyordu. Fakat öyle olmadı. İhvan hata üstüne hata yaptı. Önce parlamento seçimlerinde sözünü tutmadı ve ülke genelinde seçimlere girerek meclisi domine etti.

Cumhurbaşkanlığı seçimi için de İhvan yine sözünde durmadı ve girmeyeceğine söz verdiği seçim için aday gösterdi, hem de en olabilecek sertlikteki bir ismi; Hayrat Şatır’ı.

Fakat, mahkemenin Hayrat Şatır ismine itiraz etmesi üzerine İhvan, bu kez en mutedil isimlerden birini Muhammed Mursi’yi aday gösterdi.

Cumhurbaşkanlığının ilk turu aslında Müslüman Kardeşlerin gerçek oy tabanını da ortaya koydu. 4 güçlü adayın yarıştığı seçimde İhvan yüzde 25 civarında oy aldı. Ki bu oyların bir kısmının Selefi gruplara ait olduğu biliniyordu.

İkinci tura kalan Mursi’nin karşısında, statükonun adayı Ahmet Şefik vardı. Mursi yüzde 51 gibi kılpayı bir oranla rakibini geçerek ülkenin ilk demokratik lideri oldu.

Ağustos 2012’de göreve gelir gelmez ilk diplomatik zaferini Tahran’da elde etti. Tıpkı Erdoğan’ın Davos’taki ‘one minute’ çıkışı gibi Mursi de uzun yıllar sonra Bağlantısızlar Zirvesi için Tahran’a giden ilk Mısırlı lider oldu ve burada adeta şov yaptı. Dört halife adına dua etti, Tahran’ın Esed rejimine verdiği desteği sert bir dille eleştirdi.

Tahran’a gitmeden bir hafta önce de Suudi Arabistan’da yapılan İslam Konferansı Teşkilatı zirvesinde Türkiye, Mısır, İran ve Suudi Arabistan’ın tüm bölge sorunlarının çözümü için bir Temas Grubu oluşturulmasını teklif etti.
Mursi’nin diplomatik çıkışları dünyada büyük bir yankı uyandırırken, asıl hamleleri iç politikada geldi. Perde arkasından yürütülen pazarlıklar sonucu bir gece ordunun başındaki iki isim Tantavi ve Anan’ın yanısıra 70 generali emekliye sevketti.

Ülkenin tüm köşe taşlarını tuttukları öne sürülen bu generallerin gitmesi Mısır için tarihi bir adımdı. Orduda bu generaller kaldığı sürece alttan hiçbir subay yükselemiyordu.

Mursi orduda tasfiyeye gitmekle yetinmedi, İstihbaratın başındaki isim Murat Muvafi’yi de görevden aldı.

Adım adım koltuğunu sağlamlaştıran Mursi’nin en önemli hamlesi ise yargıya yaptığı müdahale oldu ve düzenleme ile kararlarınının yargı denetimi dışında kalmasını sağladı. Mursi’nin bu çıkışı muhalifler tarafından ‘Mursi, İrşad Heyeti’nden emir alıyor’ eleştirilerine yol açtı.

Mursi’nin diplomatik arenada Katar ile yakınlaşması, özellikle Süveyş konusunda yeni projeleri Katar’ın üstleneceği yönündeki haberler, Mursi’den rahatsız olan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile ilişkilerde tansiyonun daha da yükselmesine sebep oldu.

Mursi iktidarı, İhvan’ı her alanda iyice görünür yaptı. Ticarette daha aktif olmaya başlayan İhvan mensubu işadamları iş hayatını domine etmeye başladı. Bürokraside taşlar yerinde oynadı ve önemli koltuklara İhvana yakın isimler getirildi.

Her ne kadar perde önünde Mursi görünse de muhalefet sürekli olarak İhvan’ın İrşad Heyeti’nin ülkeyi yönettiğini, ülkenin faşist bir yönetimden İslamcı bir diktatörlüğe devşirildiği propagandası yapmaya başladı. Daha önce Tahrir’de toplanan ve Mübarek’in istifasını isteyen kalabalıklar bu kez Mursi’ye karşı ordudan yardım istemeye başladı. Hatta zaman zaman Tahrir Meydanı üzerinde uçan savaş uçaklarına halk sevgi gösterilerinde bulundu.
2013 ortalarına gelindiğinde ikiye bölünmüş bir ülke görüntüsü ortaya çıktı: Bir yanda Tahrir, diğer yanda Rabia.

Her iki taraf da günlerce meydanları terk etmedi. Hatta milyonlarca kişi yürüyüş yaptığında dahi, Mursi birkaç bin kişilik bir gruba teslim olmayacağını belirterek, gelişmeleri küçümsedi.

Ordunun 30 Haziran’da verdiği 48 saatlik ültimatomu reddeden Mursi, kendi yöntemleriyle sorunu çözeceğini açıkladı. Ancak 3 Temmuz’da ordu yönetime el koyarken, Rabia Meydanı’nda toplanan Mursi yanlılarına yönelik kanlı bir operasyon düzenlendi. Olayda 800’den fazla kişi hayatını kaybetti.
Daha sonra Mursi de dahil olmak üzere pek çok üst düzey İhvan mensubu tutuklandı. İnsan hakları raporlarına göre hala Mısır hapishanelerinde 60 binden fazla İhvan mensubu çok kötü şartlarda ceza çekiyor. Yüzlerce İhvan yöneticisi idamla yargılanırken Mursi de 2015 yılında idam cezasına çarptırıldı.

Mahkeme süresince ülkenin seçilmiş lideri olduğunu vurgulayan Mursi, 23 saat boyunca tek kişilik hücrede tutulduğunu belirtti. Şeker ve kalp rahatsızlıkları da bulunan 67 yaşındaki Mursi çıktığı bir mahkemede kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti.

Ancak bazı İhvan yanlısı haber kaynakları, Mursi’nin hapishanede ölmüş olabileceğini öne sürüyor.

Mursi’nin ölümü, her ne kadar Mısır’daki rejimin bir sorunu görünse de, Batı kamuoyunun gelişmelere seyirci kalması, ABD Başkanı Trump’ın Sisi’yi Ortadoğu’da öne çıkarması Müslüman Kardeşler hareketinin tepkisini çekiyor.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com