Meşgul hayatlarımız ve Dallar Bayramı

Bu yıl Ramazan ayı ve Paskalya “buluşuyor”. Tabir yerinde ise Hristiyanlar ve Müslümanlar’ın orucu denk geliyor birbirine. Seneler önce duyduğum cümle geliyor aklıma, “Bayramlar, meşgul hayatımızda, Tanrı için, zorlansan da iterek bir yer açma mücadelesidir.”

ALİN OZİNİAN 02 Nisan 2023 GÖRÜŞ

“Yine de yaşam vardı, arzular ve bayramlar vardı.
Bir de bu dünyada hiçbir zaman en iyisi beklenmese de
en azından her gün
en kötüsünden kurtulmak umulurdu.”

Tanios Kayası, Amin Maalouf

Yıllar yıllar önce, bir bayram sabahı Ermeni bir din adamının vaazında duymuştum:

“Bayramlar, meşgul hayatımızda, Tanrı için, zorlansak da iterek bir yer açma mücadelesidir” demişti.

Sevmiştim bu tabiri. Tanrı kısmı inanan, inanmayana göre değişebilirdi ama dini bayramlar gerçekten meşgul hayatımızda – durmak, durup bir düşünmek için güzel fırsatlar.

Eklemişti din adamı, “Ve en üzücü şey, elbette inanlar için, bayram günlerinin, tatil gününe dönmesidir…”

Bu kısmı Türkiye’de çok iyi biliyoruz, “Nerede o eski bayramlar ile başlayan sitemin, ayrılmaz bir parçasıdır… Haklı bir parçası belki de.

Bu yıl Ramazan ayı ve Paskalya “buluşuyor”. Tabir yerinde ise Hristiyanlar ve Müslümanlar’ın orucu denk geliyor birbirine.

Önümüzdeki Pazar, Ermeniler ve diğer Doğu Ortodoks Hristiyanları Kilisesi mensupları Paskalya’yı kutlayacak. Paskalya’nın öncesinde 40 günlük zorlu bir perhiz, yani oruç var.

Noel ve Paskalya gibi bayramlarda sofraya çok özenilmesinin bir sebebi de hayvansal gıdaların yasak olduğu 40 günlük bir oruç süresinin ardından gelmeleridir.

Kısaca bayram sofrası aslında perhizin bitişini simgeler. Ermeniler için Paskalya öncesindeki son bir hafta da çok özeldir, misal Perşembe günü yas günüdür. Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği, Meryem’in gözyaşlarının sel olduğu günün anısını mercimek yemeği yenir.

Bu sözü geçen hafta, Dallar Bayramı veya İsa’nın Yeruşalim’e Giriş Bayramı ile başlar.

Geleneksel kiliselerin çoğunda bu bayram, kalabalığın Yeruşalim’e giderken İsa’nın önüne saçtığı palmiye dallarını temsil eden palmiye dallarının kutsanması ve dağıtılmasıyla kutlanır.

Hristiyanlar, din adamları tarafından kutsanmış olan bu palmiyeleri, evlerine götürür. Bazı kiliseler bu palmiye dallarını toplar, daha sonra küllerin ertesi yıl Oruç Devresi’nin ilk günü olan Kül Çarşambası’nda kullanılmak üzere yakılması için ritüel olarak yakılır.

Elverişsiz iklimlerde palmiye dallarını temin etmenin zorluğu ile farklı dallar kullanılır. Örneğin İstanbul’daki Ermeni kiliselerinde özellikle zeytin ağaçı dalları kutsanır.

Avrupa ve ABD’de “Palm Sunday” adı verilen bu bayram, Ermenice “Dzağgazart” (çiçeklerle süslenmiş demek) olarak kabul edilir.

Paskalya’dan önceki son Pazar günü İsa Mesih’in Yeruşalim’e Girişi’ni kutlarken, akşam saatlerinde “Trınpatsek” (Kapıların Açılması) dualarını gerçekleştirilir.

Ermenistan’da malum zeytin dalı olmadığında, farklı ağaç dalları ile yapılıyor bu ayin. Salkım söğütün kutsanan dallarından taçlar yapılıyor, çocuklar ve genç kızlar için.

Bayramın bitişinde, evin bir köşesinde kötülüklerden koruduğuna inanılarak muhafaza ediliyor, bu taçlar.

Biraz derine inersek, Dzağgazart’ın Hristiyanlık öncesi Pagan dönemindeki izlerini de görüyoruz.

Eski Ermeni halk geleneklerine göre Dzağgazart doğanın bahar uyanışını simgeliyordu. Pagan dönemde bu günler Atis, Ara ve diğer bahar tanrılarının bayramlarıydı.

Eski geleneklere göre, Ermeni köylerinin farklı köşelerinde bekar kızlar salıncakta sallanır, sevgililerinin isimlerini söylemeye ikna edilir ve gelen sevgililerinin meyveler ve mumlar eşliğinde getirdiği yüzükler ile nişanlanırlarmış.

Rivayetlere göre, daha sonra resmi isteme törenleri yapılır, bu arada ellerinde söğüt dalları olan çocuklar, şarkılar söyleyip, ev ev dolaşarak bir hafta sonra kırmızıya boyanacak yumurtaları toplarlarmış.

Orucun son haftasına denk gelen bu bayram, benim en sevdiklerim arasında. Tabir yerinde ise özellikle köy kiliselerinin bir panayır yerine dönüşmesi çok hoşuma gidiyor. Ailece gittiğimiz panayırlardan aldığımız dalları eve getirip, Paskalya için renkli yumurtalar, civcivler ve tavşanlar  ile süslemek beni mutlu ediyor.

Seneler önce duyduğum cümle geliyor aklıma, “Bayramlar, meşgul hayatımızda, Tanrı için, zorlansan da iterek bir yer açma mücadelesidir”

Bunun daha sofrası var, Paskalya çöreği var, aslında sadece kırmızı olması gereken rengarenk yumurtaları var tabii. Onları da haftaya anlatırım…

WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com