128 milyar doları Merkez Bankası değil, “Bizim Çocuklar” denilen ekip satmış!

Skandalın içinde daha büyük bir skandal var. Hükûmet sözcülerinin iddia ettiği gibi dövizi Hazine’ye Merkez Bankası satmadı. Hazine’de “Milli Takım” ya da “Bizim Çocuklar” diye bilinen bir kadro TCMB şifreleri ile bizzat “al-sat” yaparak eritti döviz rezervlerini.

TURHAN BOZKURT 20 Nisan 2021 YAZARLAR

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) etkili bir kampanya ile kamuoyuna mâl ettiği “128 milyar dolar nerede?” sorusuna başlangıçta hem Merkez Bankası (TCMB) hem de hükûmet bigane kalmayı tercih etmişti.

Gelin görün ki “128 milyar dolar nerede?” yazılı afişlerin valilerin talimatlarıyla binalardan indirilmesine rağmen birbirinden komik ve renkli yeni afiş fotoğrafları sosyal medyayı kasıp kavurunca kerhen de olsa açıklamalar gelmeye başladı.

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Yardımcısı Nurettin Canikli “skandalı örtbas edeyim” derken merkez bankacılığından bihaber olduğunu itiraf etti.

Sapla samanı birbirine karıştırdığı beyanlarında kayıp döviz rezervleri hakkında ikna edici tek cümle olmasa da Canikli’nin beyanları skandalın itiraf serisinde perdeyi kapanmamak üzere araladı.

MERKEZ BANKASI DÖVİZ BÜFESİ GİBİ ÇALIŞMAZ

Birilerinin Canikli’ye Merkez Bankası’nın döviz büfesi olmadığını hatırlatmasında fayda var. Öyle zannedildiği gibi her TL getirene TCMB’nin döviz vermek gibi bir mükellefiyeti yoktur.

Kurda ani iniş ya da çıkış olması hâlinde TCMB döviz piyasasını dengelemek için düşüşe alım, yükselişe satış yönünde müdahale eder. Bunlar yeterli olmazsa faiz silahını çeker. Bütün bu işlemleri de bilinen metotlarla şeffaf bir şekilde icra eder.

Canikli’nin itiraflarını 20 Mart’ta Naci Ağbal’ın yerine TCMB Başkanlığı koltuğuna getirilen Şahap Kavcıoğlu ile Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan cenahından gelen itiraflar takip etti.

Her üç ismin söylediklerinin müşterek noktası şu: Kerameti kendinden menkul ve merkez bankacılığına dair hiçbir fikri olmayan zevat döviz kurlarını güya düşürmek için arka kapıdan kamu bankalarına döviz sattı. Bunun için de 21 Şubat 2017 tarihinde TCMB ile Hazine arasında protokol imzalandı.

PROTOKOL NİYE KAMUOYUNDAN GİZLENDİ?

Madem böyle bir protokol imzalandı, böylesine kritik bir adım piyasa oyuncuları ile niye paylaşılmadı? Merkez Bankası’na ait bir yetkinin Hazine’ye devri için kanun değişikliği gerekmiyor muydu?

Üstelik “serbest dalgalı kur” rejiminde dövizin fiyatı piyasada belirlenir. Böyle bir protokole imza atan TCMB örtülü sabit kur rejimine geçmiş de kimsenin haberi olmamış!


 

Doları önce 6 TL altında, olmayınca 7 TL altında tutmak için kurlara kapalı kapılar ardında müdahale edilmiş. Hangi kurdan kime ya da kimlere ne kadar döviz satıldığı ise şimdilik sır.

Canikli, Elvan ve Kavcıoğlu’nun beyanlarında Türkiye gelmiş geçmiş en büyük finansal krize nasıl adım adım sürüklendiğini anlamamıza yardımcı olacak itiraflarla dolu.

MERKEZ BANKASI SERVER ŞİFRELERİNİ HAZİNE’YE VERMİŞ

TCMB, kendi kuruluş kanununa aykırı şekilde “rezerv yönetimi” yetkisini fiilen Hazine’ye devretmiş. Daha yalın bir ifadeyle Merkez Bankası server (sunucu) şifrelerini Hazine’ye vermiş.

Skandalın içinde daha büyük bir skandal bu. Hükûmet sözcülerinin iddia ettiği gibi dövizi Hazine’ye Merkez Bankası satmadı. Hazine’de “Milli Takım” ya da “Bizim Çocuklar” diye bilinen bir kadro TCMB şifreleri ile bizzat “al-sat” yaparak eritti döviz rezervlerini.

Diledikleri tarihte diledikleri fiyattan dövizi Halkbank, Ziraat Bankası ve Vakıfbank’a hatta BOTAŞ gibi döviz yükümlülüğü fazla olan kamu iktisadi teşebbüslerine (KİT) sattılar.

21 Şubat 2017 tarihinden 2020 yılı kasım ayına kadar geçen üç yıl zarfında para politikası teorisini tersten yazmaya kalkanlar Türkiye’yi 70 sente muhtaç olduğu günlerden daha beter bir vaziyete düşürdü.

128 MİLYAR DOLARI UCUZA KİMLER ALDI?

Mekanizma belli olmasın diye Hazine’nin Merkez Bankası haricinde kamu bankalarında bulunan mevduat hesabına aktarıldı dövizler. Satılan döviz kamu bankasının yurt dışı şubesine transfer edildi. Dolambaçlı yollardan sonra dövizler nihai alıcılara satıldı.

Nihai alıcıların Saray’a yakın şirket, holding, banka ya da şahıslar olduğunu söylememe lüzum var mı?

Hazır Pandora’nın kutusu açılmışken birkaç kritik soruyu kayıtlara geçirelim: İlk başta Hazine için yapılan ödeme kararında TCMB mi, yoksa Hazine mi belirleyici? Protokol Hazine’nin sınırsız kullanımına izin veriyor mu?

İşin aslına vakıf olanlar bütün bunların söz kalabalığı olduğunun farkında. Olup bitenin hülasası şöyle: Tek adam rejiminde Türkiye aile şirketi gibi yönetiliyor. Merkez Bankası da ailenin bankasına döndü.

APİ EKRANLARININ ŞİFRELERİ İLE DÖVİZ SATTILAR

Merkez Bankası’nda açık piyasa işlemleri (APİ) ekranlarının çalıştığı server (sunucu) şifreleri Hazine’de teşkil olunan Milli Takım’a verildi. Kamu bankalarının da işlem ekranları aynı ekip tarafından kullanıldı.

Filmlerde banka hesaplarını boşaltan bilgisayar korsanları hesapları boşaltırken alarm çalmaya başladığında ekranda işleminin yüzde kaçının tamamlandığını gösteren bir dijital sayaç yer alır.

128 milyar dolar skandalı bir gün film olarak çekildiğinde tam o sahnede alarm çaldığında rezervlerin yüzde 100’ünün transfer edildiği gösterilecek.

TCMB Başkanı Kavcıoğlu, 2003-2015 yılları arasında Halkbank’ta genel müdür yardımcısı olarak görev yapmıştı.

O film ne zaman çekilir bilemem. Amma velakin Merkez Bankası’nın ellerinde oyuncağa çevirenlerin bütün algı oyunlarına inat şu üç esaslı sorunun cevabını aramaya devam etmeliyiz:

1) Böylesine kritik bir protokol niye piyasaya açıklanmadı? Bu protokol çerçevesinde yapılan döviz satış işlemleri niye ilan edilmedi?

2) Döviz piyasalarına müdahale etmek gerekli idiyse bunu niye Merkez Bankası yapmadı?

3) TCMB ucuza satılan rezervleri bugünkü kurlar ile yerine koymak isterse arada ne kadarlık bir fark söz konusudur? Kaba bir hesapla en az 200 milyar TL zararın sorumlusu kim ya da kimlerdir?

SWAP KARA DELİĞİ YAMAMAYA YETMİYOR

Hazine’deki Milli Takım’ın skoru A Milli Futbol Takımı’nın 1980’li yıllardaki şerefli mağlubiyetlerden daha beter. Bugün savaş çıksa Merkez Bankası’nın kasasında kendisine ait tek senti yok. Diğer taraftan piyasa en az 60 milyar dolar borçlu.

Güya dövizi düşürmek için maça çıkanlar 128 milyar doları birilerinin cebine indirdi. Döviz kurları da enflasyon da faiz de çok yüksek seviyeye çıktı.


 

“Brüt döviz rezervi” diye ilan edilen 81 milyar doların yüzde 60’lık kısmını swap (döviz-TL takası) emanet dövizler teşkil ediyor. Net döviz rezervi ise -60 milyar dolar. Döviz kara deliği swap yaması ile kapatılamayacak kadar büyük.

Enflasyonun indirimli hâli yüzde 16. Haftalık repo faizi yüzde 19. En yüksek faiz ödeyen 7’nci ülke unvanını elinde bulunduran Türkiye yine de TL’nin mum gibi erimesine mani olamıyor. Şimdilerde doları 8,50 TL altında tutmayı başarı(!) sayılıyor.

“AYŞE TEYZE” DAHA İYİ YÖNETİRDİ

Hazine’deki “Bizim Çocuklar” operasyona başladığında dolar 3,61 TL seviyesinde idi. 21 Şubat 2017’de Merkez Bankası rezerv yönetimi yetkisini Hazine’ye değil, Ayşe Teyze’ye devretseydi dolar, TL’ye mukabil yüzde 125 değer kazanmazdı.

Merkez Bankası’nın eski başkanı Durmuş Yılmaz’ın sözleri ile nokta koyalım: “Biri sabık diğeri halen görev başında iki bakandan birincisinin ne kadar iyi bir vergici olduğunu bilmiyorum. Ancak her ikisinin de hiç döviz alışveriş odasına girmediği kesin, döviz alım satımının nasıl yapıldığı konusunda hiçbir bilgileri yok. Konuştukça batıyorlar. Devam…”

İletişim için:
[email protected]
Twitter: @turhanbozkurTV

YouTube: https://www.youtube.com/turhanbozkurt

Facebook: https://www.facebook.com/TurhanBozkurt/

 

WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com