Melankolik bir şiir denemesi: Solgun Mavi Gözler

Netflix'in 'Solgun Mavi Gözler'i, sadece başarılı oyunculukların olağanüstü görüntülerle birleştiği gotik bir cinayet filmi değil. Aynı zamanda ilk dedektiflik hikâyesini kaleme alan şair, yazar ve yayıncı Edgar Allan Poe'ye bir saygı duruşu niteliğinde...

YAVUZ GENÇ 16 Ocak 2023 KÜLTÜR

Mavi Solgun Gözler

Edgar Allan Poe’yu sadece kendinden sonraki tüm dedektiflik eserlerini etkileyen bir yazar olarak değil de melankolisine eşlik eden tekinsiz karakterine de hayranlık duyanlar, Netflix’in ‘Solgun Mavi Gözler’ filmini merakla beklemiş, heyecanla izlemiş, yarı bir sevinçle de kapatmışlardır.

Büyük bir şaire, polisiye yazın türüne çerçeve çizmiş müthiş bir zihne duyulan hayranlık, ete kemiğe bürünen Edgar Allan Poe’ye adanmış bir şiir adeta Solgun Mavi Gözler.

Klasik polisiye bekleyenleri hayal kırıklığına uğratabilecek kurgusu, şiirin, sanatın konuşulup, “yüksek ruh”tan söz edilen film, yorumlarda gördüğüm kadarıyla, Edgar Allan Poe’yla özdeşleşen melankoli ve gotik karakterinin de etkisiyle, seyircinin bir bölümünü sıkmış.

Ancak Edgar Allan Poe şiirini bilenler, Kuzgun’un satırları arasında kendisini bulanlar, filmde aktarılan şiirlerin izlerini Poe’nun metinlerinde sürenler, karşılarında kanlı canlı görünce heyecanlanmadan duramamışlardır. Filmle ilgili çeşitli mecralara yapılan yorumlarda, bu heyecanı görmek mümkün. Melling’in olağanüstü oyunculuğunun da etkisiyle karşılarında Edgar Allan Poe’yu görenler, ona duydukları hayranlık ve saygı ile filme adeta ‘gömülmüş.’

‘Solgun Mavi Gözler’, Scott Cooper tarafından Louis Bayard’ın aynı isimli romanından uyarlanmış. Yazar, Poe’yu dünyanın ilk dedektiflik hikayesini -Morgue Sokağı Cinayetleri- yazmaya ve ilk edebi dedektifini yaratmaya götüren süreci hayal ediyor.

Filmde Edgar Allan Poe’nun, West Point Askeri Akademisi’ndeki genç, “tuhaf” ve oldukça becerikli askeri öğrenciliği sırasında yaşanan bir cinayet konu ediniyor. Gerçek hayatta da Poe, 21 yaşındayken bu askeri akademide kısa süreli olarak öğrenci olarak bulunmuştu. Yazarlığa ve yayıncılığa uzanan kariyerinde önemli bir dönemeç o askeri öğrencilik dönemi.

DEDEKTİF LANDOR, POE’YLE GİZEM PEŞİNDE 

Filmde, akademideki öğrencilerinden biri asılmış olarak bulunuyor. Ancak basit bir intihar vakasının ötesine geçiyor, zira ceset ipten indirilten kısa bir süre sonra kalbi yerinden sökülüyor. Zor durumda kalan akademi ise emekli polis memuru Augustus Landor’dan (Christian Bale) yardım istiyor.

Filmde dedektif için seçilen isim de bilinçli. Landor, her özelliğiyle Edgar Allan Poe’nun, kendinden sonraki tüm dedektiflerin atası sayılan Auguste Dupin olarak parlıyor. Cinayeti çözmeye girişen sabırlı ve detaycı Landor’un yolu, akademide tuhaf gözle bakılan, biraz da yadırganan, ancak zekasıyla öne çıkan öğrenci Poe’yle kesişir. İkili cinayeti birlikte çözmeye girişir. Poe’nun kıvrak zekası ve Landor’un külyutmaz hafiyeliği birleşince tüm işaretler, akademiyle de bağlantılı bir aile üzerinde yoğunlaşır. Ne var ki iflah olmaz bir romantik olan Poe ailenin güzel ve esrarengiz kızına aşık olmuştur. Haliyle bu durum işleri olduğundan daha karmaşık hale getirecektir. Filmin sürpriz sonundan, asıl dedektifin Poe olduğunu da anlıyoruz.

HARRY MELLİNG’İN GÖZ DOLDURUCU PERFORMANSI 

Tam bu noktada paranteze Harry Melling’i almamak haksızlık olur. Poe karakterine öyle bir hayat vermiş ki Edgar Allan Poe dirilse ve kendini oynasa, ancak bu kadar sahici olabilirdi. Kariyerinin bu ilk başrolüyle Melling’in yolu Oscar’ı uzanır mı bilemem, ancak Edgar Allan Poe denince zihinlere çoktan onun yüz hatları yerleşti bile.

POE’NUN KADINLARINA SAYGIYLA… 

Solgun Mavi Gözler’de Poe’nun hayatına bir şekilde girmiş tüm kadınlara yapılan göndermeler, doğrudan referanslar da dikkat çekiyor. Öldükten sonra bile Poe’ya şiir dikte ettiren annesi ve trajik bir şekilde genç yaşta ölen karısına doğrudan atıf var. Filmde Poe’nun aşık olduğu kadının adı, Poe’nun karısının ölümünün ardından yazdığı efsanevi şiiri Annabel Lee’ye atfen, Lea.

Solgun Mavi Gözler, iyi oyunculuklarla dolu sürükleyici bir gotik cinayet hikayesi. Oyunculuk, kostüm ve görüntü yönetmeliği konusunda çıtayı epey yukarı çıkaran filmin belki de en büyük handikapı hikayesinin ‘daha iyi olabilirmiş’ denilen kısmı. O kısım, müthiş oyunculuklarla gözardı edilse de filmin bir başyapıt olmasının da önüne geçmiş.

 

Edgar Allan Poe sevenler filmi kaçırmamalı.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram