‘McGuffin’i gösterip duruyorlar; oysa katil kim, onu söyleyen yok.’

KRONOS 17 Şubat 2020 GÜNDEM

Ayşe Düzkan; Gezi, ‘Beka meselesi’ ve siyasetin yeniden şekillenmesi gibi konular etrafında; ‘Erdoğan, bütün bölgeye tahakküm edecek, vatandaşların neredeyse hepsinin üye olduğu ve oyların çoğunu alan bir parti hayal ediyor. bu hayalin tarihte kimi hatırlattığını yazsam savcıları başıma sararım. ama bu tahayyülde seçimde yeterli oyu alamayıp hükümet kuramama gibi bir seçeneğin olmadığı aşikâr. ancak kriz yönetimi tahayyülle ilerlemez, bu ihtimali hesaba katan bir b planında, dış ya da iç güçlerin zoruyla iktidardan uzaklaşmanın onuru da değişkenlerden biri olabilir.’ diyor Artı Gerçek’te.

Sözcü’de yönetim bilimcilerin askeri sahadan edindiği bilgiler ışığında neler yaptığını anlatan Ege Cansen oradan savaş tehlikesine dikkat çekiyor; ‘Suriye’deki iç savaşa dâhil oluşumuz beni ciddi şekilde dertlendiriyor. Bu savaşı kaybetmekten değil kazanmaktan korkuyorum. Diyelim ki; ülke genelinde meşru hükümet olan Esat Rejimi’ni İdlib’de, kontrol noktalarımız dışındaki sınırlara çekilmeye mecbur ettik. Bu durumda Suriye resmen ikiye hatta üçe bölünmüş olacaktır. Biri Türkiye’nin himayesindeki “İdlib Özerk Bölgesi”, diğeri Amerika ve kısmen Rusya’nın desteklediği “Kürt Özerk Bölgesi”, kalanı da Esat’ın Suriye’si. Kendi kendime soruyorum. Bölünmüş Suriye, Türkiye’ye iktisaden ne fayda sağlayacaktır?’.

Ülkenin acil ele alınması gereken konuların temeline bakıldığında yaşanan hukuksuzluk dikkat çekecektir. İlber Ortaylı, hukuk eğitimi konusunda hızla bir şeyler yapılması gerktiğini örneklerle anlatıyor Hürriyet’te; ‘Hukuk öğrencileri çalışmaya, dosya okumaya alıştırılmıyor, böyle bir eğitimleri yok. Zaten işin garibi lise bitirmiş 18 yaşındaki çocuktan hukukçu yaratabileceğimizi düşünüyoruz. Anglosakson dünyasında başka toplum bilimi branşlarında yeterince eğitim görmüş öğrenciler arasında tıpkı merkezi sisteme benzeyen bir sınavla öğrenci alınıyor. Harvard, Yale, Chicago, Oxford, Londra ve Cambridge gibi yerlerden çıkan hukukçuların nasıl yetiştiklerinin iyi incelenmesi lazım. Gerçekten toplumlarını yönetecek başka alanlardaki diplomalılara açık ara fark atacak zümreler ortaya çıkıyor. Kolay bir iş değil, biraz sabır gerek. Ama bu sabır bir asrı gerektirmiyor.’.

Gazete Duvar’da Erdoğan-Başbuğ atışmasına çok ilginç bir noktadan bakıyor Bahadır Özgür; ‘Her şey dönüp dolaşıp 2009 yılının 25 Haziranını 26’sına bağlayan gece, 13 dakikada çıkarılan bir yasaya kilitlendi. O 13 dakika; ya yakın tarihin kritik olaylarını açıklayacak bir aydınlanma anına, ya da her şeyi içine çekip sonsuza dek gömecek bir kara deliğe dönüştürüldü.’.

Evrensel’ de ‘Kirvem’ hitabıyla başlayıp memleketin sorunlarına kendine has üslubuyla değinen Mıgırdiç Margosyan; ‘Uzun lafın kasası demokrasisi çağanoz misali yampiri yürüyen, adalet kavramının yerlerde süründüğü, sesini iktidarın akorduna göre ayarlamayanların eninde sonunda bir punduna getirilip, ardından da, “Mapushane Çeşmesi Yandan Akıyor Yandan…” türküsü eşliğinde kodese tıkıldığı, dahası da sabahın köründe palas pandıras evinden alınıp akabinde de aylarca süren tutukluğunun nedenlerini öğrenmek isterken bir türlü hazırlanmayan, hazırlanamayan iddianameleri bekleyip ömür tüketilen diyarlarda “mesele” vardır demek için, belki de insanın aklını ekmek peynir misali yemesi mi gerekir, bilemiyorum Kirvem!’ diyor.

Günün öne çıkan yorumları Kronos Podcast yayınında:
https://soundcloud.com/user-436877268/160220-kp

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram