İranlı aktivist Nesibe Şemsai: Başörtüsü benim ülkemde esaretin sembolü

İstanbul'daki İran Başkonsolosluğu önünde saçlarını keserek Mahsa Amini'nin öldürülmesini protesto eden hak savunucusu Nasibe Shamsaei: "İran'da başörtüsü esaretin ve kadınları aşağılamanın sembolü."

SELAHATTİN SEVİ 25 Eylül 2022 SÖYLEŞİ

İranlı Mahsa Amini adlı Kürt kadının gözaltında öldürülmesini protesto eden Nasibe Samsaei, İstanbul'daki gösteride saçını kesti. (FOTOĞRAF: YASİN AKGÜL / AFP)

Mahsa Amini adlı 22 yaşındaki Kürt kadının İran’da ‘ahlâk polisi’ tarafından başörtüsü kurallarına uymadığı gerekçesiyle gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybetmesi büyük infial uyandırdı. Sadece İran’da değil, birçok ülkede protesto gösterileri düzenlendi. Geçtiğimiz günlerde İstanbul’daki İran Başkonsolosluğu önündeki eylemde çekilen bir fotoğraf ise bütün dünyanın belleğine kazındı. İranlı hak savunucusu Nasibe Shamsaei (Nesibe Şemsai)  büyükçe bir terzi makası ile gür saçlarını kesti.

O, İran’da zorunlu başörtüsünü protesto ettiği gerekçesiyle 12 yıl hapis cezasına çarptırılan ve Türkiye’ye sığınan; Avrupa’ya geçişine izin verilmeyen 38 yaşında bir mimar, ressam, tasarımcı ve aktivist. Kronos‘a konuşan Shamsaei, saçlarını yönetime olan öfkeyle kestiğini söylüyor: “Devletin Mahsa Amini’ye ve bize zulmettiği bedenimin o kısmını kendi ellerimizle yok edeceğiz. Devlet kontrolünün elini saçımızdan kesip bedenimizi tahakkümden kurtaracağız.”

‘BASKI VE ZULMÜN KURBANI OLMAYACAĞIZ’

Bütün kadınların özgürlüğü için bütün dünyadaki kadınların dayanışma göstermesini ve zulme karşı çıkmasını isteyen Nasibe Shamsaei, “Artık baskı ve zulmün kurbanı olmayacağız. Faaliyetlerim nedeni ile bu zorunlu sürgünde memleketlilerimin yanında olmaya çalıştım. Ve bugün sokakta protesto eden, vurulan kadın ve erkeklerin yanında…” ifadelerini kullanıyor.

Türkiye’de yaşayan İranlı hak savunucusu Nasibe Samsaei, konsolosluk önünde saçlarını kesti. (FOTOĞRAF: YASİN AKGUL / AFP)

’43 YILLIK KİNİMİZ ÖFKEYE DÖNÜŞTÜ’

Mahsa Amini’nin başörtüsü ile saçlarını yeterince örtmediği gerekçesiyle polislerce öldürülmesi haberini duyduğunda ne yaptığını, ilk tepkisinin ne olduğunu sorduğumuzda ise Shamsaei şöyle konuşuyor:

“İranlı kadınlar, İslam Cumhuriyeti’nin kırk yıldan fazla süren utanç verici yönetimi boyunca her gün öldürülüyor, yaralanıyor, işkence görüyor ve hapsediliyor. Ama savaşmaktan asla vazgeçmediler. Kadınlarımız İslam Cumhuriyeti kanunları nedeniyle her gün birçok tehditle karşı karşıya kalıyor. 13 yıl önce Neda Aga Sultan adlı kız bir gösteri sırasında doğrudan vurularak öldürüldü. Bu ilk değil, birçok arkadaşımızı cezaevinde öldürdü. Ama bugün Mahsa Amini’nin öldürülmesiyle 43 yıllık kinimizi öfkeye dönüştürdük.”

12 YIL HAPİS CEZASINA ÇARPTIRILDI, TÜRKİYE’YE YÜRÜYEREK GELDİ

Zorunlu başörtüsüne karşı çıktığı için İran’da 12 yıl hapis cezasına çarptırılan ve İran’dan Türkiye’ye kara sınırından yürüyerek, birçok tehlikeyi ve zorlukları aşarak gelen Shamsaei, “İran’dan ayrılmadan önce tutsaktım, bu yüzden 15 gün boyunca hücre hapsinde şiddet kullanılarak sorgulandım. Kendime karşı yalan bir itirafta bulunmaya zorlandım. Orada tehdit edildim ve birkaç kez dövüldüm. Sonra cezaevine nakledildim ve insanlık dışı koşullarda üç ay cezaevinde kaldım. Çok zor günlerdi ve o zamanın güçlü zihinsel ve duygusal etkilerini hala taşıyorum.” diyerek ülkesini terk etme öyküsünü anlatıyor.

TÜRKİYE’DE DE RAHAT BIRAKILMADI

Türkiye’de de rahat bırakılmadığını belirten Shamsaei, “Çok tehditler aldım. Siber alemde bilinmeyen bir kişi tarafından asit saldırısı ile tehdit edildim. İkâmet ettiğim yerin adresi insanlar tarafından tespit edildi, bu yüzden beni taciz etmek için güvenlik polisine sahte rapor verdiler. Bu nedenle Türk polisi çok korkunç bir şekilde evime geldi. Benimle ilgili gerçekleri kendilerine belgelerimi sunarak ve durumumu açıklayarak açıkladım.”

‘DAHA GÜVENLİ BİR ÜLKEYİ TERCİH EDERİM’

Türkiye’de bulunduğu sürece Türk yasalarına bağlı kaldığını söyleyen Nasibe Shamsaei, “İran’a iade edilmem için bir sebep yok” diyerek, “Türk hükümeti beni kabul etti, ancak İran’a yakınlığı ve İslam Cumhuriyeti’nin Türkiye’deki aktivistler için oluşturduğu tehlikeler nedeniyle, şimdiye kadar burada birçok insanı öldürdüğü için bu ülkeyi terk etmeyi, daha güvenli bir ülkeye gitmeyi tercih ederim. Ama umuyoruz ki bu protestolar biter ve başka bir ülkeye gitmeden önce kendi İran’ımıza döneriz.” şeklinde konuşuyor.

BABASININ İSTEĞİ İLE 9 YAŞINDA ÖRTÜNDÜ

Dindar bir ailede büyüdüğünü, bu nedenle çok az seçeneği olduğunu söyleyen Shamsaei, “O zamanlar başörtüsü takmak zorundaydım. Sanırım 9 yaşımdan beri örtülüydüm ve bu babamın isteğiydi. Babam iyi bir insandı ama düşünceleri ve öğretileri dindar olan ailesinden geliyordu.” sözleriyle ilk kez ne zaman örtündüğünü anlatıyor.

‘BAŞÖRTÜSÜ ESARETİN VE AŞAĞILANMANIN SEMBOLÜ’

Bugün İran’daki bir çok kadının başörtüsünü esaretin sembolü olarak gördüğünü kaydeden Shamsaei, “İran’da kadınların başörtüsü takma hakları var ve kimse onların görüşlerine karşı çıkmıyor. Ancak toplumda düşüncelerini zorla şekillendirmek istediler Biz tesettür istemeyen kadınlar, bu tür örtüleri kadınlara cinsiyetçi bakışın ve aşağılanmanın sembolü olarak görüyoruz.” diyor.

BEYAZ BAYRAKLA ZİRVEYE TIRMANDI

Kendisinin bir mesleği ve bir çok becerisi olmasına rağmen aktivist olarak da öne çıkmasıyla ilgili olarak ise şöyle konuşuyor: “Önce sanal ortamda farkındalık yaratmakla meşguldüm ve kadın haklarını her alanda savundum. Aynı zamanda bir dağcıyım ve Enghelab Caddesi ve Beyaz Çarşamba kızlarının kampanyasını öğrendikten sonra beyaz bir bayrak ile ilk kez zirveye çıktım. Tahran’daki tatil köyüne ve ardından Ortadoğu’nun en yüksek zirvesi olan Damavand zirvesine tırmandım. Ondan sonra belediye otobüslerinde veya metroda kadınlarla konuştuk, bilgilendirmeye çalıştık. Ve bir gün, İslam Cumhuriyeti’nin çok sayıda istihbarat gücü evime geldi ve faaliyetlerim nedeniyle beni vahşice tutukladı. Ve beni hapse attı.”

‘İRAN’DA KADINLARIN DA ERKEKLERİN DE HAYATI TEHLİKEDE’

“İran’ın tutumu değişir mi? İranlı kadınlar ve insanlar özgür tercihlerini ne zaman kullanabilir?” sorusunu ise Shamsaei, protestoların ve eylemlerin bir sonucu olmasını istediklerini belirterek şöyle yanıtlıyor: “Bu olmazsa İran’daki kadın ve erkeklerin hayatı tehlikeye girecek ve çok kötü bir şekilde direniş bastırılacak. Sonra aşırı güvensizlikle karşı karşıya kalacaklar, tıpkı birçoğunun tutuklanması ve akıbetleri hakkında hiçbir bilgi olmaması ve birçoğunun öldürülmesi gibi.”

‘NEREDE OLURSAM OLAYIM İYİ BİR HAYAT YAŞAYACAĞIM’

Kişisel yol haritasının ne olacağına ilişkin ise, “Planım kaderime bağlı, sonunda tam olarak ne olacağını bilmiyorum, belki İran özgürleşir ve İran’a dönebilirim. Ve bu olmazsa bana ne olur, hangi ülkeye gönderilirim belki, bilmiyorum ama nerede olursam olayım iyi bir hayat yaşamaya çalışacağım.” ifadelerini kullanıyor.


 

Türkiye’de bir sığınmacı olarak hayatının hiç de kolay olmadığını belirten Nasibe Shamsaei, “Sığınmacılar için tesisleri olmayan bir şehirde kalmak zorundayım. Ayrılma hakkım olmadığı için tutsak olduğumu düşünüyorum. Bir günlüğüne şehirden ayrılmak için iznim olmalı. Bu kesinlikle iş bulmamı zorlaştırıyor. Mimarlığı seviyorum ama şu anda bu alanda çalışmıyorum. Resim ve hat sanatı ile uğraşmaya çalışıyorum ve bu alanda biraz para kazanıyorum.” diyerek, ailesiyle iletişim halinde olduğunu ve kendisine maddi ve manevi olarak yardımcı olduklarını aktarıyor.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com