Alınak: Bugünkü iktidar yapısı, tek parti ve 12 Eylül faşist dönemiyle örtüşüyor

Deneyimli Kürt siyasetçi Mahmut Alınak, Kronos'a konuştu: Bir benzetme yapmak gerekirse, bugünkü iktidar yapısı, tek parti ve 12 Eylül faşist dönemiyle örtüşüyor...Umarım yanılırım; bence Selahattin Demirtaş serbest bırakılmayacak.

TUBA DEMİR 28 Aralık 2020 KRONOS ÖZEL

İki dönem milletvekilliği yapan, defalarca hapse düşen, son olarak geçtiğimiz aylarda Kars Cezaevinden tahliye edilen hukukçu, yazar ve Kürt siyasetçi Mahmut Alınak, son dönem gelişmelerini Kronos için yorumladı.

Türkiye’nin şu anki iktidar yapısı itibarı ile 12 Eylül faşist dönemiyle örtüştüğünü kaydeden Alınak, yeni bir çözüm süresi iddialarının da gerçeği yansıtmadığını söyledi. Alınak’a göre bu bir spekülasyon ve “Bu spekülasyonun kaynağı AKP’dir ve AKP seçim çalışması yapıyor.”

Son günlerin tartışmalı konusu çıplak aramaya ilişkin de Alınak, uygulamanın cezaevlerinde “rutin” olarak sürdürüldüğünü belirtti. Alınak, son girdiği Kars Cezaevinde koğuştaki herkesi çıplak aranarak alındığını kaydetti. Alınak, son olarak AİHM’in hakkında tahliye kararı verdiği Selahattin Demirtaş için de “Umarım yanılırım; bence Selahattin Demirtaş serbest bırakılmayacak” yorumunda bulundu.

1991 yılında Meclis’e giren DEP milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılmış, TBMM çıkışında sivil polisler tarafından gözaltına alınmışlardı.

Mahmut Alınak’ın sorularımıza verdiği cevaplar şöyle:

BUGÜNKÜ İKTİDAR YAPISI 12 EYLÜL FAŞİST YÖNETİMİNE BENZİYOR

Bugün iktidar yapısı, uygulamaları Türkiye’nin hangi dönemi ile benzerlikler ve farklılıklar taşıyor?

Burjuva anlamda da olsa Türkiye hiç dönemde demokrasi ile yönetilmedi. Her zaman bir baskı rejimi uygulandı. Uygulamalar bazen yumuşamış gibi görünse de, rejimin baskıcı karakteri değişmiyor. Ama yine de bir benzetme yapmak gerekirse, bugünkü iktidar yapısı, tek parti ve 12 Eylül faşist dönemiyle örtüşüyor.

“YENİ ÇÖZÜM SÜRECİ SPEKÜLASYONUN KAYNAĞI AKP’DİR, SEÇİM ÇALIMASI YAPIYOR”

İktidarın Kürt sorununda yeni bir çözüm süreci arayışında olduğu iddialarına katılıyor musunuz? Sizce bunun işaretleri var mı?

Bu söylentilerin mimarı AKP’dir. Kürtlerin ağzına bir defa daha bir parmak bal çalmak istiyorlar. Kürtler geçmişte Çözüm Süreci diye acı bir şekilde aldatıldılar ve hiç olmayacak hayallere kapıldılar. Oysa Umarım yanılırım; bence Selahattin Demirtaş serbest bırakılmayacak! Siyaseti az çok okuyan bir insan o tuzağı görebilirdi. O günlerde, Kürt Sorununu Çözecek Son Kişi, başlıklı bir makale yazarak, AKP ve Tayyip Erdoğan’ın Kürt meselesini neden çözmeyeceklerini detaylı bir şekilde anlatmıştım. Dediğim gibi bu spekülasyonun kaynağı AKP’dir ve AKP seçim çalışması yapıyor.

 Sizin de bir dönem içinde bulunduğunuz Kürt siyaseti bağlamında, HDP sizce bugün iyi bir sınav veriyor mu? 

HDP dört bir taraftan kuşatılmış durumdadır. Böyle zor bir zamanda HDP’yi eleştirmenin doğru bir tavır olmadığını düşünüyorum. “HDP yapamıyorsa, buyur sen yap,” derler adama. Kendimi de içine katarak söylüyorum: Kim ne yapmak istiyorsa, yapsın. HDP’yi eleştirmenin bir yararı yok.

“UMARIM YANILIRIM AMA SELAHATTİN DEMİRTAŞ SERBEST BIRAKILMAYACAK”

Selahattin Demirtaş hakkında verilen AİHM kararının tanınmamasını ve tahliye taleplerinin reddedilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz ?

Umarım yanılırım; bence Selahattin Demirtaş serbest bırakılmayacak! Çünkü iç dinamikler AKP ve MHP’yi bu adımı atmaya zorlayacak bir performansa sahip değildir. Mesele Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli’nin insafına kalmış. Onlar da düşmanca bir tutum içindedirler. Ayrıca konu sadece Selahattin Demirtaş da değildir. Hapishanelerde on binlerce insan var. Bir Özgürlük Yasası ile hapishaneler nasıl boşaltılır; bence buna kafa yormak gerekiyor. Ben bunun sağlanabileceğini düşünüyorum. Bir şey daha: Hapishaneleri artık demeç ve siyaset malzemesi olmaktan çıkarmak gerekiyor. İçeride tam bir vahşet uygulanıyor ve bunun önüne geçmek bizim görevimizdir.

1991 yılında SHP listesinden seçilen DEP milletvekilleri, TBMMye giren polisler tarafından gözaltına alınmadan önce birlikteler.

HA DİYELİM DEMİRTAŞ SERBEST BIRAKILDI, SİYASİ HESAP ARAMAK GEREKİR

AİHM’in Demirtaş kararı sonrası, olası tahliyesi HDP, Kürt siyaseti ve genel olarak Türkiye açısından ne ifade eder?  

Dediğim gibi, AKP ve MHP Selahattin Demirtaş’ı bırakmak istemeyeceklerdir. Ha, diyelim ki, S. Demirtaş bırakıldı! Bu, devlette Kürt sorununun çözüm iradesinin oluştuğunu göstermez. Bunun altında da siyasi hesaplar aramak gerekiyor. Kürt sorunu çözümlenecekse, bu ancak tüm halkları içine alacak etkili sivil bir mücadeleyle başarılabilir.

Sosyal medya hesabınızda paylaştığınız Kandıra Cezaevi önünde nöbet tuttuğunuz görüntüler çok konuşuldu. Aslında eski bir eylem ancak siz paylaşınca yeni gibi algılandı. Neden böyle bir paylaşım yapma gereği duydunuz?

Haberin üst tarafındaki tarihe bakılsaydı, eylemin eskiden yapıldığı görülürdü. Bu paylaşımı, hapishanelerdeki vahşete karşı sözden öteye bir şeyler yapılması gerektiğine işaret etmek içim yaptım.

ERTUĞRUL KÜRKÇÜ HANGİ DİRENİŞİ SERGİLEMİŞ DE ŞİMDİ ‘DEMOKRATİK DİRENİŞ’ DİYOR 

1994’te milletvekili iken dokunulmazlığınız kaldırdı ve cezaevine girdiniz. Bugün de vekilliği düşürülen Kürt siyasetçiler var ve en son Leyla Güven gözaltına alındı. Aradan yıllar geçse de uygulamalar aynı. Neler söyleyeceksiniz?

Devletin militarist yapısı devam ettiği sürece bu uygulamalar hep olacaktır. Bu tür uygulamaları etkili sivil bir mücadele ile sonlandırmak mümkündür. Dediğim gibi, slogandan öteye bir şeyler yapmak gerekiyor. Üç gün önce Ertuğrul Kürkçü, Selahattin Demirtaş hakkında AİHM’in verdiği kararı konu alan Yeni Yaşam Gazetesi’ndeki yazısında, “Uluslararası meşruiyeti bir kez daha tescil edilen demokratik direniş iradesinin ayağa kalkma zamanı,” diyordu. Yazıyı okuyunca, ‘Vay halimize! Gelen bizi kandırıyor, giden kandırıyor,’ dedim kendi kendime. Demezler mi adama: “Sen hiçbir emek vermeden Kürtlerin sırtına basa basa gelip milletvekili oldun. Sekiz yıl boyunca hangi demokratik direnişi sergilendin ki, şimdi Demokratik direniş lafları ediyorsun? Akılda kalan tek bir pratiğin ve projen var mı? Öyle atıp tutmak kolaydır, buyur gel, ne yapılacaksa yapalım!” Bu halka yazıktır, diyorum. Bilgisayarların başına geçip böyle ahkâm kesmesinler; oynamasınlar halkın ümitleriyle.

Mahmut Alınak ve Ahmet Türk.

“… ANCAK CESEDİMİ ÇİĞNEYEREK BENİ SOYABİLİRLERDİ, BUNU BİLİYORLARDI”

Siz de daha önce cezaevinde kaldınız, çıplak arama ya da farklı bir uygulamaya maruz kaldınız mı? Cezaevi önünde  o dönem nöbet tutmanızın çıplak arama ile bir ilgisi var mı?

Kandıra 2 nolu cezaevine altı gençle birlikte götürüldüm. Bazıları daha çocuk yaştaydı. Müdür yardımcısı çıplak arama yapacaklarını söyleyince, ben şiddetle reddettim. Çocuklar da “Sen aratmazsan biz de aratmayız” dediler. Bizi bir odaya kapattılar. Üç saat sonra müdür yardımcısı gelip, “A ekibi gelip zor kullanarak arama yapacak” dedi. Çocuklar gözümün içine baktılar. Onları dayak yerken düşünmek, direncimi kırdı. ‘Ben kendim soyunmayacağım, soyacaksanız kendiniz soyun,” dedim müdür yardımcısına. Bunun üzerine beni bir odaya aldılar, gardiyanlar kemerimi kendileri çözdü. Altımda uzun bir içlik vardı. Pantolonu hafifçe aşağı indirip bıraktılar. Ama o çocukları anadan üryan bir şekilde soydular.

Birkaç ay önce Kars Cezaevi’ndeydim. Beni çıplak halde aramadılar, çünkü ancak cesedimi soyabilirlerdi, bunu biliyorlardı. Gittiğim koğuşta herkes çıplak aranarak hapishaneye alınmıştı. Bu genel bir uygulamadır ve her hapishanede çıplak arama devam etmektedir. Kandıra Cezaevindeki protestomun nedeni, içerideki insanlara karşı duyduğum vicdani sorumluluktu.

“ÇIPLAK ARAMA VAHŞET VE BU VAHŞETİN ÖNÜNE GEÇMEK İNSANIM DİYEN HERKESİN GÖREVİ”

Hem bir hukukçu olarak hem de cezaevinde kalmış biri olarak bugün medyaya yansıyan fiziki ya da psikolojik işkence, çıplak arama gibi konularla ilgili neler söyleyeceksiniz ?

Bu bir vahşettir ve bu vahşetin önüne geçmek insanım diyen herkesin, hepimizin görevidir.

Basına, şirketlere ve belediyelere kayyımdan sonra stk’lar da sırada, son yasal düzenleme ilgili ne düşünüyorsunuz?

Görünen o ki mazlumlarla zalimler arasındaki çelişki daha da sertleşecek ve uçurum daha da derinleşecek. Hep söylediğimi bir defa daha tekrarlamak isterim. Demeç siyaseti terk edilmeli; sistemi ve siyasal iktidarı tarihin çöpüne süpürecek sivil projeler geliştirilmelidir.

ODATV YAYINLAMAZLAR DEDİĞİM EN SERT YAZILARIMA YER VERDİ 

Yazılarınızı yayınladığınız Oda TV, özellikle Kürt sorunu bağlamında sizin politik tutumunuzla ne kadar örtüşüyor?

Ben yazılarımı özel olarak Oda Tv için yazmıyorum. Makalelerimi Oda Tv’nin de içinde olduğu bir medya havuzuna atıyorum. Bu medya havuzunda yüzlerce adres var. Bazıları makalelerimi yayımlıyor, bazıları da görmezden geliyor. Nitekim Oda Tv de pek çok makalemi yayımlamıyor. Örneğin geçenlerde yazdığım DÜNYA TARİHİNE ALTIN HARFLERLE YAZILAN İKİ KÜRT ÖNDER başlıklı makalem sadece sonhaber.ch’de çıktı. Oda Tv ve diğer internet gazeteleri yer vermediler. Ayrıca makalelerim başka internet gazetelerinde de yayımlanıyor. Ama Oda Tv’nin hakkını da teslim etmem gerekir. Bir zamanlar, “Kesinlikle yayımlamazlar” dediğim en sert yazılarıma da yer verdiler.

 

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram