Krizden sonra güçlüler daha güçlü zayıflar daha mı zayıf?

KRONOS 15 Mart 2020 GÜNDEM

Nuray Mert, Independent Türkçe: İdlib’de işlerin karışmasının nedeni, Soçi Mutabakatı ülkeleri arasındaki görüş ayrılığı. Şimdilik, rejim ve Rusya tarafından cihatçılar daha küçük bir alana geriletildi, sonrası belirsiz. Suriye’nin harabeye dönüşmesi sürecinin üzerinden dokuz yıl geçti, bir ülke mahvoldu. Oysa ta 2000’li yılların başlarından, özellikle Irak işgalinden sonra bölgede yaşananlar, bugünlerin habercisi idi. Irak’ta savaşa hayır diyenler, sonra aynı şeyler Suriye’de yaşanmasın diye ses vermeye çalışanlardan biri bendim. Adım, “Baas muhaberatı destekçisi Radikal yazarı”na çıktı. 2011’de benim o tarihte yazdığım Milliyet gazetesinden atılmama düşünce özgürlüğü adına ses çıkarmayanlar, Suriye’de özgürlük mücadelesi tellallığı yapıyordu.

Bekir Coşkun, Sözcü: Talan, talan, talan… Uzak sınırlarda fidan gençlerin uğruna can verdikleri vatanı, bu tarafta çalıp zıkkımlanan şerefsizlere bu milletin gerektiğinde çıkıp iki lafı olmaz mı? Bunca şehitten sonra “vatan” daha anlamlı değil mi? O yiğitlerin emaneti değil mi sizce; dereler, altın kumsallar, zümrüt ormanlar, çocukların parkı, bahçedeki dut ağacı… Hırsız yanaştığında çık sor artık:
O askerler niçin öldüler?

Emre Kongar, Cumhuriyet: Bu krizin Türkiye’ye dünya çapındaki maliyeti hem insan kaynakları hem de ekonomik olarak Avrupa’dan bile daha yüksek olacak… Ama aynı kriz, baskı, adaletsizlik ve yağma olaylarını gündemden düşürüp dikkatlerden kaçırarak içerideki iktidarın elini serbestleştirecek, ayrıca baskı, adaletsizlik ve yağma politikalarının daha hızlı ve daha etkili uygulanabilmeleri için yeni fırsatlar da yaratacaktır.

Sibel Çakır, T24: Aslında düşündüğümüzden daha güçlüyüz. Kaosa dönen medya bombardımanları, kaygısı yüksek, karamsar kişilerin daha fazla paylaşım yapması bizi objektif ve olumlu bilgilerden koparabilir, bunu unutmamalı. Belki de bu salgını, dünyanın her kesiminden insanın eşit, aynı, aslında tüm ihtiyaçların basit ve yaşamın sade, doğa ve diğer insanlarla barışık olduğunu hatırlatması açısından bir ders olarak yorumlamalıyız.

Mehmet Kara, Yeni Asya: Türkiye’ye en başta lâzım olan demokrasi, hürriyetlerin genişlemesi, hukukun üstünlüğü mü, yoksa sınır güvenliği ve askerî tedbirler mi? Elbette askerî tedbirler de lâzım, ama önce demokrasi, hürriyetlerin genişlemesi, hukuk ve adaletin tam manasıyla yerleşmesi daha fazla lâzım. Önceliklerimizi iyi belirleyip yönümüzü Şanghay İşbirliği Örgütü’ne değil, AB’ye çevirmeliyiz. İşte bu yüzden AB sürecinin bir an önce başlatılması gerekiyor. Burada Türkiye’ye ne kadar görev düşüyorsa, AB’ye de en az o kadar görev düşüyor. Öncelikle de AB, kuruluş amaçlarına dönmek için çaba sarf etmeli…

Günün öne çıkan yorumları Kronos Podcast yayınında:
https://soundcloud.com/user-436877268/150320-kp

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com