Kiev’den kaçış: Hayatımızı Türkçe bilen Ukraynalı subay kurtardı

"Çok kısa bir sürede gördük ki savaşın şakası yoktu. Evimiz gibi mahallemiz, kentimiz de güvende değildi. Bir şeyler yapmam, eşimi ve dört çocuğumu buradan çıkarmam gerekiyordu."

YUNUS ERDOĞDU 01 Mart 2022 HABER İZLENİM

Şubat ayı ortalarında Rusya’nın Ukrayna sınırına binlerce asker yığdığı ve ülkeyi işgal edeceği söylendiğinde komşularım gibi ben de inanmamıştım. Ne sürgün bir gazeteci olarak yıllardır yaşadığım başkent Kiev’de ne de başka bölgelerde insanlar savaşın savaş çıkacağına inanmıyordu.

Marketlere hücüm eden de erzak stoklayan da yoktu. Kimse benzin istasyonlarında kuyruğa girmiyordu.

Bazı batılı ülkeler Ukrayna’daki vatandaşlarına “çıkın” diyordu ama onların da çıkışı bazı tedirgin turistler gibi gidişler tarifeli seferlerle yapılıyordu.

Acaba söylenenler doğru mu diye sokağa, alışveriş merkezlerine çıktığımda hayat olağan akışındaydı hep… Fast food dükkanları, sinemalar, bilardo ve bowling salonları doluydu.

Liseli kızım arkadaşlarıyla doğum günü partisine toplu taşımayla gidiyor, “Akşam geç saatte geldim, sokaklar tıklım tıklım baba” diye beni teyit ediyordu.

Sonunda ABD Başkanı Joe Biden ve Twitter Space’teki ‘savaş odaları’nda konuşanlar haklı çıktı.

Şubat bitmeden kendimizi savaşın tam ortasında bulduk.

SAVAŞIN ŞAKASI YOK…

İlk yaptığımız, ailece evimizin çok yakınındaki bir bodrum katına sığınmak oldu. Bazı önemli ihtiyaçlar için evimize gidip geliyorduk gündüz vakti. Metro istasyonlarına ve genel sığınaklara göre daha güvenli ve temiz bir yerdeydik.

Çok kısa bir sürede gördük ki savaşın şakası yoktu. Evimiz gibi mahallemiz, kentimiz de güvende değildi. Bir şeyler yapmam, eşimi ve dört çocuğumu buradan çıkarmam gerekiyordu.

Savaşın çıkacağına inanmadığım şuradan belli, aracımda benzin bile yoktu. Bu nasıl olacaktı? Önce benzin bulmalıydım.

Uzun çabalardan sonra o da oldu.

Tanıdığım başka insanlar da vardı. Onlar da güvende değildi.

Nihayet Pazartesi günü öğleden sonra 15.00 dolaylarında 5 kişilik ailem, 3 çocuklu başka bir aile ile Türkiye’den gelen bir kişi ve birkaç öğrenci 3 araçla yola koyulduk.

İkinci aracı ödünç almıştık, öğrenciler için de bir taksi kiraladık.

Ancak, yolu bildiğini zanneden taksi bizi çatışmalı bölgenin ortasında bırakıp kayboldu. Akşam saatlerinde tam da ateş hattının ortasında kalmıştık.

Sokağa çıkma yasakları başlamıştı. Artık bütün siviller şüpheli ya da düşmandı…

‘BİZİ KURTARAN ÇOCUKLARIMIZ OLDU’

Çok sayıda askerin olduğu bölgede çok uzun zaman geçmeden de durdurulduk zaten. Uzaktan patlama sesleri gelirken, araçlarımıza silahlar doğrultulmuş, mermiler sürülmüştü. Askerlerin elleri tetikteydi. Bizi kurtaran çocuklarımız oldu. Bizim Kiev dışına çıkmaya çalışan aileler olduğumuza inandılar. Hepimizi araçlarımızdan indirip birliğin komutanına götürdüler. Hayat gibi savaş ortamları da sürprizlerle dolu…

TÜRKÇE KONUŞAN SUBAY…

Bizi yanına götürdükleri kişi Türkiye’de eğitim görmüş İgor adında çok iyi Türkçe konuşan bir Ukraynalı subay çıktı. Kendilerinin bulunduğu yerdeki sığınakta kalabileceğimizi söyledi. “Burası askeri bölge, tehlikeli olur İgor” dedim. Bunun üzerine yanındakilerle görüştü, askerlere emir verdi… Tekrar Rus bombardımanı başlarken bizi alıp yatılı bir okulun alt katında Sovyetler Birliği zamanından kalma sığınağa götürdü. Saldırı öyle güçlüydü ki, gökyüzü aydınlanmış, her yer gündüz gibi olmuştu.

Sanıyorum, şimdi Kiev’e çok uzak olmayan bir yerdeyiz.

Biraz yiyeceğimiz var, su var… Dinlenebileceğimiz minderler var… Biraz daha misafiriz burada.

Eğer aracımıza yeterli benzini bulabilirsek ya evimize döneceğiz ya da bir daha şansımızı deneyeceğiz.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com