Kanserden vefat eden gazeteci Mevlüt Öztaş’ın kızları: Amcamın çocukları bizim yaşadıklarımızı yaşamasın!

Kanser nedeniyle hayatını kaybeden gazeteci Mevlüt Öztaş’ın kızları Büşra, Rabia ve Elif, amcaları KHK’lı polis memuru Yaşar Öztaş'ın cezası Yargıtay’da onandığı için tekrar cezaevine girmesiyle ikinci bir yıkım yaşadı: İki kızı var amcamın, onun kızları bizim yaşadıklarımızı yaşamasın.

CEM MORA 27 Aralık 2020 GÜNDEM

Cezaevinde kansere yakalandıktan sonra tedavisi geciken, hastalığı son evreye geldikten sonra ancak tahliye edilen ve 19 Ağustos 2020 tarihinde hayata veda eden Cihan Haber Ajansı (Cihan) Uşak muhabiri Mevlüt Öztaş’ın KHK’lı polis kardeşi Yaşar Öztaş Yargıtay’ın cezasını onamasıyla cezaevine gönderildi.

Yaşar Öztaş’ın eşi Zeliha Öztaş geçtiğimiz günlerde, “Bu haksızlığı daha fazla hazmedemiyorum” demişti.

Mevlüt Öztaş’ın kızları Büşra ve Rabia Öztaş, babalarının hayatta kalması için büyük çaba sarf eden amcaları Yaşar Öztaş’ın cezaevine gönderilmesinden sonra bir yıkım daha yaşadı. Anneleri Gülten Öztaş da eşinin kardeşi Yaşar’ı çok sevdiğini belirterek, “Eğer hayatta olsa ve bu haberi duysaydı, kendi içeri girişinden daha çok üzülürdü. Hatta Yaşar’ın içeriden ilk çıktığını duyduğunda ‘kendim özgür kalmışım gibi hissediyorum, kuş gibi hafifledim’ demişti” ifadelerini kullandı.

“HEP YANIMIZDA OLDU, EŞİMDEN SONRA BİR KEZ DAHA YIKILDIM”

Gülten Öztaş “Eşim vefat ettikten sonra bize çok yardımı dokundu, en zor anlarımızda yanımızdaydı, destekçimiz oldu. Eşimden sonra bir kez daha yıkıldım” diyor.

“BABAMIN YOKLUĞUNU AMCAMLA DİNDİRMEYE ÇALIŞIYORDUK”

Babasının tahliye ve tedavi olabilmesi için gösterdiği çabayla Türkiye’nin tanıdığı Büşra Öztaş ise amcasının, babalarının ölümünden sonra sığındıkları kişi olduğunu söylüyor. Büşra Öztaş, “Babamın durumu ağırlaştığında, son anlarında amcam hep yanımızdaydı. Evin en büyük çocuğu olarak omuzlarımda taşıyabileceğimden fazla yük varmış gibi hissediyordum. Amcam geldiğinde onun sayesinde biraz olsun güç bulmuş, kardeşlerime ve aileme destek olmaya çalışmıştım. Babama en çok benzeyen kardeşi olması sebebiyle amcam baba yarısından daha fazlası olmuştu bizim için, babamın yokluğunu bir nebze olsun amcamla dindirmeye çalışıyorduk” diyor.

“SANKİ HER ŞEY BAŞA DÖNMÜŞ GİBİ…”

Büşra Öztaş, şöyle devam ediyor: “Babamın cezaevi ve hastalık sürecinde büyük bir mücadele vermiş, sonucunda hüsrana uğramıştık. Sanki her şey başa dönmüş, kabus yeniden başlamış gibiydi benim için. Amcamın gidişi sadece kendi ailesini değil, yakın zamandaki büyük kaybımız sebebiyle bizi de derinden üzdü. Yeğenlerim daha çok küçük, babalarının işe gittiğini zannediyorlar. Onları gördüğümde aklıma Ali Yekta geldi, küçücük yaşında ne büyük yük kaldırdı bu çocuklar. Umarım en kısa zamanda ayrı kalan tüm çocuklar anne babasına kavuşur, hasretleri son bulur.”

“ALİ YEKTA BABASIZ KALDI, AMCAMIN ÇOCUKLARI KALMASIN”

Rabia Öztaş da amcasıyla aralarındaki ilişkinin çok farklı olduğunu söylüyor. “Küçüklükten beri kendimi çok yakın hissetmişimdir amcama. Araya mesafeler girdiğinde de aramızdaki bağların kopmasından çok korkmuştum. Babamın hastalığı sürecinde anladım ki aramızdaki bağlar hiç kopmamış. Onun bizi ne kadar çok düşündüğünü, abisi gözlerinin önünde acı çekerken bizler daha kötü olmayalım diye gözyaşlarını nasıl tuttuğunu işte o zaman fark ettim. Bize bir nevi babalık yaptı o süreçte.”

“AĞABEYİNİN EN KÖTÜ GÜNLERİNİ YAŞADIĞI CEZAEVİNE GÖNDERDİLER”

Amcalarının cezaevine girmesiyle yalnız kaldıklarını vurgulayan Rabia Öztaş, “Babamızı kaybetmek çok büyük bir acıydı. Ama bize destek olan amcamız vardı yanımızda. Babamızın yokluğunu hafifletmeye çalışan, iki tane evladı varken kendine dört evlat daha edinen bir amcamız vardı. Ama o daha abisinin yaşadıklarını atlatamamışken ağabeyinin en kötü günlerini yaşadığı cezaevine gönderdiler amcamı” diyor.

“AMCAMIZIN DA BENZER ŞEYLER YAŞAMASINI ARTIK KALDIRAMAYIZ”

Amcasının dört duvar arasında sürekli ağabeyini düşüneceğini tahmin ettiğini belirten Rabia Öztaş, “Her saniye aklına geliyordur eminim. İnsan yalnız kaldığında acılarıyla yüzleşir. Orada dört duvar arasında sürekli babamı düşünmek ne kadar yıpratır onu. Bunları düşünmek bile çok korkutucu geliyor. Babamın da birçok hastalığı içeride yaşadığı sıkıntılardan dolayı çıkmıştı ortaya. Amcamızın da benzer şeyler yaşamasını artık kaldıramayız” diye konuştu.

“İKİ KIZI, ALİ YEKTA GİBİ BABA ÖZLEMİYLE AĞLAMASIN…”

Amcasının biri 6 diğeri 4 yaşında iki kızı olduğunu anlatan Rabia Öztaş, “İki kızı var amcamın, biri Ali Yekta’yla yaşıt, onlar için çok zor. Ali Yekta şu an her gün babamın resimlerine bakıp ağlıyor. Ben kuzenlerimin de her gün baba özlemiyle ağlamalarını, babalarını gördüklerinde bir yabancıymış gibi bakmalarını istemiyorum” dedi.


 

Babasının, cezaevindeyken kardeşinin tutuklandığını ilk duyduğunda ağladığını anlatan Elif Öztaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Amcam ilk cezaevine girince bunu babama söylediğimizde çok büyük panik ve endişe içinde gözyaşlarını saklayamamıştı bizden. Bu haberi tekrar duyduğumda aklıma babamın o hali geldi, şimdi nasıl söyleyeceğiz, nasıl üzülür diye düşündüm vefat ettiğinin bilincinde olmama rağmen.”

“BABAM ÖLDÜĞÜNDE ‘BİZİ YALNIZ BIRAKMA’ DEDİM, ‘ASIL SİZ BENİ YALNIZ BIRAKMAYIN’ DEDİ”

“En zor sıkıntılı sürecimizde koştu geldi, bize sahip çıktı, yol gösterdi, bizi düşünerek acısını o da içine gömdü gözyaşlarını içine akıttı. O da bizim gibi babasını kaybetmişti bir nevi. O gün hepimizi toparlamaya çalıştı, bize uzanan el oldu. Antalya’ya dönmesi gerektiğinde sıkı sıkı sarılıp ‘bizi yalnız bırakma amca’ dedim o da ‘kızım asıl siz beni yalnız bırakmayın’ dedi. Şimdi onu da aldılar. Bu zor süreçte, bu psikolojiyle cezaevinde dört duvar arasında bir insan nasıl dayanır bu acıya? Bize tekrar tekrar bu acıları yaşatmayın. Kuzenlerim de baba hasreti çekmesin, amcam ailesine, bize, özgürlüğüne kavuşsun.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram