Erdoğan seçim startını verdi, koltuk tehlikeye girince saflar sıklaştı... Peki ne oldu da dünün "namerdi" bugünün müttefiki oluverdi?
Erdoğan seçim startını verdi, koltuk tehlikeye girince saflar sıklaştı… Dünün namerdi bugünün müttefiki oluverdi. Erdoğan kazanırsa, domuz bağının mucidi Hizbullah’ın artçısı HÜDA-PAR da mecliste! Hizbullah – HÜDA-PAR eşleştirmesi bir çarpıtma değil.
Bilakis, Genel Başkan Başkan Zekai Yapıcıoğlu, HÜDA-PAR ve Hizbullah bağını şu cümleyle açık ediyor: “Türkiye Cumhuriyeti’ne göre Hizbullah terör örgütü olabilir ama bana göre bir terör örgütü değil.”
Zaten HÜDA-PAR’ın adı bile Hizbullah’la eş anlama getirilecek şekilde seçilmiş. Biri Arapça biri Türkçe İkisinin de anlamı aynı: Allah’ın partisi! Allah’ın partisinin (!) icraatlarını, 40 yaşın üzerindekiler ürpererek hatırlıyor…
Ocak 2000’deki Beykoz Operasyonu ile ayyuka çıkan dehşetengiz tablo Hizbullah gerçeğini tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermişti. Ardı ardına işlenen Takarof’lu – satırlı suikastlar… Domuz bağı, mezar evler, işkence hücreleri… İşte tüm bunlar bir dönemin haber bültenlerinin korkunç unsurlarıydı…
Dehşet öylesine gerçekti ki; İslami jargonların en büyük satıcısı Erdoğan bile o dönem Hizbullah’ı düşman ilan etmişti: “AK Parti’yi Hizbullah’la ilişkilendirmek densizliktir ve namertliktir!”
Peki ne oldu da dünün “namerdi” bugünün müttefiki oluverdi?
Aslında bu sorunun yanıtı gayet açık. Tek siyasi prensibi “kazanmak” olan Erdoğan, koltuğu kaybetmemek adına gerekirse 90’ların eli kanlı terör örgütü ile bile ittifaka hazır.
Eğer 14 Mayıs’ta ipi göğüsleyen Erdoğan olursa, meclisin kapısına asılacak yazı şimdiden belli: Aramıza hoş geldin Hizbullah!
