İsveç’teki casusluk skandalı göçmenlere güveni sarstı

İsveç’te merkezinde İran kökenli iki kardeşin olduğu casusluk skandalı, Avrupa’daki göçmen kökenlilere duyulan güven güvensizlik tartışmalarını bir kez daha gündeme taşıdı.

EMİR KORKMAZ 27 Kasım 2022 HABER ANALİZ

Hollywood’un soğuk savaş dönemindeki en büyük malzemesi, casusluk hikâyeleriydi. Ya uzun yıllardır bir Amerikan mahallesinde yaşayan sakin, munis bir aile babası vahşi bir Rus ajanı çıkardı, ya da istihbarat teşkilatında mesai yapan sıradan bir çalışan Kremlin’in ‘bal tuzağına’ düşer ve ülkesinin sırlarını farkına bile varmadan düşmanların ellerine teslim ederdi. Berlin Duvarı’nın yıkılması, Avrupa Birliği’nin genişlemesi derken konjoktür nedeniyle eski casus filmlerinin modası geçti. Artık pek filmi çekilmese de, hem casuslar, hem de istihbarat teşkilatları günümüzde eskisinden çok daha fazla şekilde karşı taraftan insanları ele geçirmek için çalışıyor.

BREZİLYALI TAKLİDİ YAPAN RUS AJAN

Daha geçen ay Norveçli yetkililer, Brezilyalı bir akademisyen kılığına girerek ülkelerinde gizli görevde olduğundan şüphelendikleri bir Rus askeri istihbarat subayını tutuklamıştı. Şimdi bundan çok daha dramatik bir casusluk vakası İsveç’i sarsıyor. Biri İsveç istihbarat subayı olarak görev yapan İran doğumlu iki kardeş, yıllardır Rusya adına casusluk yapmakla suçlanıyor. İki kardeşin bugüne kadar Moskova’ya teslim ettiği belgelerin ülkenin istihbarat teşkilatında ciddi hasara yol açtığı bildiliyor. İsveç şimdi, uzun süredir varlığını bilinen ama sesli bir şekilde konuşulmayan bir sorunu tartışıyor: Acaba düşman ülkelerde doğan insanlar, köken ülkeleri veya onların müttefikleri tarafından istihdam edilmeye daha mı yatkınlar?

BAŞARI HİKÂYESİNİN HÜZÜNLÜ SONU

Hikâyenin odağında yeralan 42 yaşındaki Peyman Kia, aslında İsveç şartlarında büyük bir başarı öyküsüydü. Kia ailesi, devrimden sonra İran’dan kaçıp, 1980’lerde İsveç’e gelmişti. Peyman ve küçük kardeşi Payam Kia, 1994’te İsveç vatandaşlığı kazandı. Uppsala Üniversitesi’nde lisans ve yüksek lisans derecelerini tamamladı. Daha sonra da soruşturma memuru olarak İsveç Gümrük İşletmesi’ne girdi.

İSTİHBARAT TEŞKİLATINDA HIZLI YÜKSELİŞ

Gümrükte çalışmaya başladıktan sadece birkaç ay sonra, aynı zamanda ülkenin karşı istihbarattan da sorumlu olan teşkilatı İsveç Güvenlik Servisi (SÄPO) tarafından işe alındı. Kia, orada üç buçuk yıl geçirdikten sonra, Şubat 2011’de, aynı zamanda İsveç’in dış istihbarattan sorumlu olan MUST askeri istihbarat servisine katıldı. İsveç basını, Peyman Kia’nın MUST’tayken ajansın stratejik yönetim birimi olan KSI’nın bir parçası olduğunu yazdı.

RUSLAR’IN AĞINA TAKILDI

Kia, MUST’a katıldıktan kısa bir süre sonra, Rusya’nın askeri istihbarat teşkilatı GRU için casusluk yapmaya başladı. Casusluk faaliyetine, sadece MUST’taki hizmeti boyunca değil, ardından tayin olduğu SÄPO’daki yeni görevinde ve hatta Aralık 2015’te baş güvenlik görevlisi olarak görevlendirildiği İsveç Gıda Ajansı’nda da devam etti. Kia, GRU için çalışmaya başladıktan bir süre sonra, küçük kardeşi Payam’ı da işe dahil etti. Payam’ı GRU ile olan iletişimin lojistiğinde kullanıyordu.

UZUN SÜRE TAKİP EDİLDİLER

Ancak İran asıllı Kia kardeşler düşündükleri kadar zeki değillerdi çünkü SÄPO ikisini de uzun süredir izliyordu. 2015’te potansiyel bir köstebeği araştıran SÄPO, 2017’de Peyman Kia’nın ayakizlerine ulaştı. Beş yıl boyunca iki kardeşi gözetim altında tuttular. Peyman Kia’nın uzun süren istihbarat teşkilatı geçmişinden sonra İsveç Gıda Ajansı’nda görevlendirilmesi de muhtemelen, bu tespitten sonra geldi. Bu arada dava açabilmek için gerekli delilleri topladılar ve geçen yıl iki kardeşi tutukladılar. Peyman, Payam aracılığıyla bir GRU ajanına, kendi sorumluluk alanı ve yetkisi dışındaki çok sayıda MUST ve SÄPO belgesini ulaştırmıştı. Bunlar arasında SÄPO için çalışam tüm personelin yeraldığı bir liste de vardı.

ALTIN VE DOLAR İLE ÖDEME

İki kardeş, çalışmaları karşılığında Rusya tarafından cömertçe altın ve ABD dolarıyla ödüllendirildi. İkili ve Peyman’ın karısı, elde ettikleri geliri İsveç kronuna çevirerek banka hesaplarına yatırdı. Şüpheli bir şeyler döndüğünü gösteren işaretlerden biri, ailenin, günlük hayatta nakit paranın hemen hemen hiç kullanılmadığı bir ülkede, görülmedik bir şekilde günlük alışverişler için nakit kullanmasıydı.

KANADA’YA KAÇACAKLARDI

İsveç istihbaratı, kardeşlerin ‘Rasski’ adını verdikleri Rus casus ile iletişimlerini tesbit etti. Ayrıca ikilinin aileleriyle birlikte Kanada’ya kaçma planları da bulundu. Polisin baskınında Peyman’ın evinde sayısız gizli belge bulundurduğu ortaya çıktı. Yetkililer evde buldukları çok sayıda USB belleklere ve çeşitli elektronik ekipmanlara el koydu. Baskında sırasında Payam, içinde çok sayıda hassa belgenin bulunduğu bir sabit diski tahrip etmeye çalışsa da, içindekilere zarar veremeden yakalandı. Kia kardeşler, Kanada’ya kaçış planlarını hayata geçiremeden yakayı ele verdi.

İSTİHBARAT PAYLAŞIMI YAPIYORLAR

Kardeşlerin göç ettiği İran’ın bu olayda nasıl bir rol oynadığı henüz kamuoyu tarafından bilinmiyor. Ancak İsveçli uzmanlar, İran ve Rusya’nın uzun zamandır hem istihbarat hem de teknoloji konusunda paylaşım ve işbirliği yaptığına dikkat çekiyor. İranlılar CIA’in gizli iletişimine erişim elde edince, bu bilgiyi Çinlilere de aktarmıştı. ABD de, kendi elde ettiği bazı istihbarat bilgilerini, ‘Beş Göz’ adı verilen istihbarat paylaşımı anlaşması çerçevesinde İngiltere, Yeni Zelanda, Avustralya ve Kanada ile paylaşıyor.

Gözlemciler geçmişte, İsveç istihbarat teşkilatlarının düşman ülkelerde doğan insanları işe almaktan kaçındığına işaret ediyor. Bu tercihin gerisinde, bu tür memurların geldikleri ülkeler veya o ülkelerinin müttefikleri tarafından işe alınmaya karşı daha savunmasız olması ihtimali yatıyordu. Bu kişilerin, anavatanlarındaki akrabalarına baskı yapılarak, kullanılması riski olduğu düşünülüyordu. Bölgedeki başka bazı ülkeler bu politikayı sürdürüyor, ancak son yıllarda İsveç yaklaşımını yumuşatmıştı. Gerek İsveç’in giderek artan göçmen nüfusu, gerekse ayrımcılık iddialarının boşa çıkarılması için göçmen kökenliler de istihbarat teşkilatında istihdam ediliyordu. Kia kardeşler olayından sonra İsveç bu konudaki politikasını gözden geçiriyor.

AİDİYET TARTIŞMASI MI AÇGÖZLÜLÜK MÜ?

Rusya’nın Kia kardeşleri kendi saflarına çekebilmek için onların İran geçmişini kullanması mümkün olsa da, iki adamın temel motivasyonunun açgözlülük olduğu tahmin ediliyor. Bu motivasyon kaynağı sadece göçmen kökenliler için değil, tamamen yerli geçmişe sahip ‘köstebekler’ için de temek itici güç olarak karşımıza çıkıyor.

CASUS DEVŞİRMEK İÇİN HAVUZ GENİŞLEDİ

İsveç yönetimi, bu vakayı Rus istihbarat teşkilatlarının hala ne kadar saldırgan ve hırslı bir şekilde eleman devşirmek için faaliyet yaptığını gösteren bir uyandırma çağrısı olarak değerlendiriyor. Bugün Avrupa ülkeleri, birkaç on yıl öncesine göre çok daha fazla sayıda yabancı uyruklu kişiye ev sahipliği yapıyor. Büyük bir kısmı belki iki-üç nesildir yaşadıkları ülkenin vatandaşlığını da taşıyor. Bu durumu kullanan Rusya ve Çin gibi ülkeler, daha büyük bir istihdam havuzu elde etmiş oluyor. Bu ülkeler özellikle, kendileriyle iyi ilişkilere sahip menşe ülke geçmişi olan kişileri yakın takibe alıyor. Norveç’te tutuklanan ve ‘José Assis Giammaria’ sahte ismini kulanan GRU çalışanı, yerel bir üniversitede ara bölgelere yönelik başka ülkelerin saldırganlığına odaklanan bir akademisyen olarak çalışıyordu.

KÖKEN ÜLKELER VATANDAŞLARINI KULLANIYOR

İstihbarat teşkilatlarının devrişilme riskine karşı göçmen kökenli eleman çalıştırmama prensibine sadık kalıyor ancak bunun yanında etkili istihbarat çalışmaları için kültürel geçmişe ve dil becerilerine sahip kişilere de ihtiyaç duyuyor. Bu kişiler de sadece göçmenler arasından bulunabiliyor. Örneğin Alman kökenli çok sayıda Amerikalı, dil bilgileri ve kültürel tecrübeleri nedeniyle 2. Dünya Savaşı sırasında ABD istihbaratında görevlendirildiler. Bu konuda en aktif ülkelerin başında ise İsrail geliyor. İsrail hem ülkeye gelen çok sayıda göçmeni, hem de başka ülkelerde yaşayan sayısız yabancı uyruklu İsrail vatandaşının becerilerinden yararlanıyor. Türkiye de, 60 yılı aşkın süredir 5 milyonu aşkın vatandaşının (veya eski vatandaşının) yaşadığı Avrupa’da bu kişileri etkin bir şekilde kullanıyor. Geçtiğimiz haftalarda Almanya’da istihbarat toplayan Türk kökenli Alman vatandaşı birisi, yakalandıktan sonra çıkarıldığı mahkemde cezalandırıldı.

ÇİNLİ-AMERİKALILAR POTANSİYEL ŞÜPHELİ

Yabancı uyruklu potansiyel personelin nasıl gözlem altında tutulacağı ABD istihbarat dünyasında uzun süredir devam eden bir tartışma. Mesela özellikle uzun nesillerdir ABD vatandaşı olsalar bile, Çinli Amerikalılar genellikle hassas görevler için güvenlik izinlerini geçmekte zorlanıyorlar. Sivil haklar savunucuları bu durumu, gerçek tehlikelerden çok önyargılarla ilgili bir durum olarak değerlendiriyor. ABD vatandaşlığına kabul edilmiş eski CIA görevlisi Jerry Chun Shing Lee, Çin adına casusluk yapma suçunu kabul ettikten sonra, Çin’deki ABD varlıklarını tehlikeye atma gerekçesiyle 19 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Daha sonra CIA’nin İran ve Çin’deki büyük kayıplarının Lee’nin verdiği belgelerden değil, teşkilatın kendi dikkatsizliğinden kaynaklandığı ortaya çıkmıştı.

İSTİHBARATÇILARA GÜVENİLİR Mİ?

Güvenlik uzmanların istihbarat sözkonusu olunca, asla yüzde yüz güvenli bir durumun sözkonusu olmadığına işaret ediyor. Batılı teşkilatlatın Rusları, Çinlileri ve İranlıları istihdam etmesi de, etmemesi de farklı şekillerde riskler içeriyor. Teşkilatlar bir yandan bu kişilerin becerilerine ve bağlantılarına ihtiyaç duyarken, öte yandan bu kişilerin geçmişleri ve aile bağları nedeniyle farklı riskler taşıdığının farkında oluyor.

PEMBE ODADAN KAÇIŞ

Kia kardeşler 25 yıla kadar hapisle yargılanıyor. Aleyhlerindeki çok güçlü delillere rağmen, suçlamaları reddediyorlar. Dava birçok İsveçli’ye, birçok İsveçliye, SÄPO’da görev yaparken 1979’da Sovyetler Birliği için casusluk yapmaktan tutuklanana ve İsveç’in şimdiye kadarki en büyük casusluk skandalına neden olan asker Stig Bergling’i hatırlattı. Bergling uzun bir hapis cezasına çarptırıldı, ancak eşiyle yaptığı ‘pembe oda’ görüşmesi sırasında kaçtı ve Moskova’ya gitti. Kia kardeşlerin kaçıç planlarını Moskova için değil de, Kanada için yapmaları, onların ideolojik gerekçelerden çok ‘duygusal’ nedenlerle casusluk yaptığını gösteriyor.

Büyük ihtimalle uzun süreli bir hapis cezası alacak Kia kardeşlerin açgözlülüğünün faturası, kendilerinden çok Avrupa’daki milyonlarca göçmen kökenliye kesildi. Geçmişleri ne kadar eski olursa olsun ailesinde göçmen geçmişi olanlara duyulan güveni yerle bir etti. Göçmenlerin, sadece belirli alanlarda ‘işçi’ olarak istihdam edilmelerini savunan aşısı sağcı politikacıların ekmeğine yağ sürdü.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com