İmamoğlu ‘Pelikancılar’ı işaret etti

KRONOS 31 Ekim 2019 GÜNDEM

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Boğazı ile ilgili planlama, izin ve denetim yetkilerinin İBB’den alınarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından oluşturulacak kurullara devredileceği şeklindeki haberlere ilişkin yaptığı değerlendirmede ‘Pelikancılar’ı işaret etti.

İmamoğlu, pazar günü koşulacak olan, 41. Vodafone İstanbul Maratonu öncesi, Maraton ve Spor Fuarı’nın açılışını yaparken gazetecilerin de sorularını yanıtladı.

İmamoğlu’na, İstanbul Boğazı ile ilgili planlama konusundaki izin ve denetim yetkileri sorulunca, “Ben, Sayın Cumhurbaşkanı’nın önüne bunları koyanların, 31 Mart’ta seçimi iptal ettirenlerle aynı kişiler olduğunu düşünüyorum” şeklindeki yanıtıyla Pelikancılar olarak bilinen gruba gönderme yaptı.

İstanbul’da 31 Mart’ta gerçekleşen yerel seçimden sonraki gece Pelikancılara yakın Sabah gazetesi yazarı Hilal Kaplan, önce “YSK tüm oyların yeniden sayılmasına karar verdi” diye yazmış ancak resmi kurumlar yalanlamıştı.

Ardından İstanbul’da 30 sandık başkanının operasyonla gözaltına alındığını duyurmuşlardı. Hem Valilik hem Emniyet Müdürlüğü yine yalanlamıştı. Pelikancılara yakınlığıyla bilinen Sabah Grubu “Gaziosmanpaşa’da şok görüntüler! CHP’liler polise saldırdı” diye haber yapmıştı.

Bu kez Kaymakamlık devreye girmiş ve haberi yalanlamıştı. Aynı grup seçimde görevli bir hakimi hedef alıp, eşi üzerinden Gülen cemaatine bağlı olduğunu iddia etmişti. HSK Başkanvekili bu iddiayı yalanlamıştı. Tüm bu gelişmelerin ardından seçim iptali gerçekleşmişti. Pelikancılar bu nedenle 31 Mart sonuçlarını tanımayan ve yenilenmesini sağlayan odak olarak bilinmişti.

Oda TV’nin aktardığına göre İmamoğlu, İBB olarak bu taslak konusunda bilgilendirildiniz mi ve hukuki haklarınızı arayacağınızı demiştiniz ve bir girişiminiz oldu mu?” sorusuna, şu yanıtı verdi:

“Hiçbir somut kaynak üzerinden bu yorumları yapmıyoruz; ama elbette basına düşmüş taslaklar var. Ne acı ki, maalesef süreçler böyle işliyor. Ama böyle işlememeli. Bizim randevu talebimiz ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın davetiyle, İstanbul’u konuşmak üzere Ankara’ya gittik. O buluşma Eylül’ün ilk haftasında oldu. Orada bize bazı taahhütlerde bulunuldu. Bizim de talebimizle bir komisyon kurulması ve büyükşehir belediye başkanlarının içinden, hatta ilçe belediyelerinden de katkı sunacak arkadaşların katılımıyla kanun taslağının içinde olmamız konusunda bizim önerimize olumlu karşılık verdi Sayın Cumhurbaşkanı. Orada isimler açıklandı. O isimlerin içerisinde ben de vardım. Örneğin, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) içinden Sayın Yılmaz Büyükerşen, Sayın Mansur Yavaş vardı. Cumhurbaşkanı’nın kendisi 6 bakanı tarif etti. İki ay geçti ve o buluşmanın simgesiymiş gibi Whatsapp grubundan bahsedildi. Bu grup bir ay sonra kuruldu. Biz hala davet bekliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın başkanlık edeceği bir heyetin olacağı söylenmişti. Bu kadar net tarifler yapıldı. İki ay geçti ama biz hala bir davet almadık. Biz bu zamana kadar, ortak masada çokça mutfak çalışması yapmış olmalıydık. İçinde yerel yönetimlerin olduğu, makul bir taslağı kamuoyu ile paylaşırken bizim haberdar olduğumuz bu yapıda, eleştirdiğimiz veya önerdiğimiz taraflarıyla ortaya sağlıklı bir sonuç çıkabilirdi. Ama bugün gelinen noktada, basın üzerinden haberdar oluyoruz. Boğazın yetkisini almak, nedir yani!? Başka şeyler de duyuyoruz; birilerinin atanma yetkisi vs. gibi. Bunları duymak üzüyor beni.

Bir, ‘17 yıldır hükümetsiniz, bugüne kadar neredeydiniz?’ derler. İkincisi ve daha önemlisi; bu süreçleri bu şekilde hazırlayanlar Türkiye’nin anayasasına aykırı hareket ediyorlar. Yerel demokrasinin, demokrasi ruhunun tam zıttı bir şekilde kararlar alınması ile ilgili hazırlık yapıyorlar demektir. Bu gerçekten çok acı ve kötüdür. Ben, Sayın Cumhurbaşkanı’nın önüne bunları koyanların, 31 Mart’ta seçimi iptal ettirenlerle aynı kişiler olduğunu düşünüyorum. Başka kişiler değil, aynı kişiler. O gün, demokrasiye darbe vuranlarla aynı kişiler olduğunu düşünüyorum. İstanbul aleyhine, Türkiye demokrasisinin aleyhine, hangi husus olursa olsun elbette İstanbul halkı adına, tüm hukuki haklarımızı en uç noktasına kadar savunacağımızı, koruyacağımızı, hakkımızı arayacağımızı, bu manada da yineliyorum. Sayın Cumhurbaşkanının önüne o hazırlığı koyanlara dün, Yunus Emre’nin “Sen sana ne sanırsan, başkasına da onu san” sözünü hatırlatmıştım. Bugün de aynı sözü hatırlatıyorum.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram