İlk Afgan göçü, 1970’lerde başladı: Türkiye Pakistanlaşıyor mu?

Savaş nedeniyle 10 yıldır Türkiye’ye kaçmak zorunda kalan Suriyeliler ve sayısı tam bilinmese de milyonlara ulaşan Afganistanlı, Iraklı... düzensiz göçmenler tartışmaların gündeminde. Sıkça ‘Pakistanlaşma’ sendromundan bahsediliyor. Türkiye’nin Pakistanlaşması’ndan bahsedenler ne demek istiyor?

EMİR KORKMAZ 08 Mayıs 2022 DÜNYA

Pakistan'a sığınan Afgan mülteciler

Taliban’ın geçtiğimiz Ağustos ayında Afganistan’da yönetimi ele geçirmesinden sonra ülkeden kaçmaya çalışan Afganların dramatik görüntüleri hala taze. Yalınayak uçakların peşinden koşan, bebeklerini tanımadıkları insanlara ‘fırlatarak atan’ Afganlar günlerce batılı ülkelerin televizyonlarında ana haber bültenlerinin ilk gündem maddesiydi. Yönetim değişikliğinin ardından 2 milyon civarında Afgan’ın ülkeyi terk ettiği tahmin ediliyor. Bunların yaklaşık 1.5 milyonu komşu Pakistan’a sığındı ve ülkedeki Afganistanlıların sayısı 3.5-4 milyona ulaştı çünkü Afgan göçü geçen yıl başlamadı, yaklaşık 40 yıldır Afganlar çeşitli sebeplerle Pakistan’a kaçıyorlar.

İLK GÖÇ DARBELERİN ARDINDAN

İlk Afgan göçü, 1970’lerde başladı. 1973’te General Muhammed Davud Han bir darbe ile yönetime el koydu, binlerce muhalif soluğu Pakistan’da aldı. Ardından 70’lerin sonunda Rusya’nın desteklediği komünist Demokratik Halk Partisi Afganistan’da etkili olmaya başladı. Nisan 1978’de, bir devrimle Davud Han’ı devirdi ve öldürdü. Yeni yönetim, radikal ve şiddetli bir devlet merkezileşmesi ve toprak reformu programı yürüttü. Bu ülke genelinde önemli bir direnişle karşılandı. 1979’un sonunda Pakistan’da 400.000’den fazla Afgan vardı.

1979-1988: SOVYET-AFGAN SAVAŞI,

Afganistan’daki komünist eğilimli yönetim, Aralık 1979’da, karşı karşıya kaldığı direnişi ezmek için Sovyetler Birliği’nden destek talep etti. Sovyetler Birliği’nin Afganistan’a asker göndermesiyle büyük bir savaş başladı. Savaşın sona erdiği 1988’e kadar yaklaşık dört ila beş milyon Afgan Pakistan’a sığındı, yaklaşık üç milyon Afgan da İran’a kaçtı. Afganistan’ın savaş öncesi nüfusunun 13 milyon olduğu düşünüldüğünde, bu, Afgan nüfusunun yarısından fazlasının o zamanlar sürgünde yaşadığı anlamına geliyordu.

TALİBAN’DAN KAÇIŞ

Taliban’ın hem 1996’da yönetimi ele geçirdiği ve iktidarda kaldığı yaklaşık 4 yılda, hem de geçtiğimiz Ağustos ayında ülkede hakimiyeti ele geçirmesinden sonra çok sayıda Afgan, yine ilk çare olarak komşu Pakistan’a sığındı. Son dalgada da yaklaşık 1.5 milyon kişinin Pakistan’a kaçtığı tahmin ediliyor.

YARISI GERİ DÖNDÜ

Sonuç olarak 1970’lerden bu yana Pakistan’ın, 8 ila 10 milyon arasında Afgan’a ev sahipliği yaptığı tahmin ediliyor. Birçoğu ülkedeki şartların düzeldiği dönemlerde Afganistan’a döndü veya başka ülkelere göç etti. 11 Eylül saldırılarından sonra ABD öncülüğünde yapılan uluslararası harekatın devam ettiği 2002’den 2018’e kadar 4,3 milyon kayıtlı mülteci Afganistan’a geri döndü.

YENİ GEÇİŞLERE İZİN VERMİYOR

Pakistan, onlarca yıldır yerinden edilmiş Afganları kabul ediyor. Ancak yönetimi Taliban devraldığından beri Pakistan, Afganistan’dan yeni gelenleri geri itti, sınır kısıtlamalarını sıkılaştırdı ve vizesiz geçen bazı insanları sınır dışı etti. Birçok Afgan, daha önce kolaylıkla geçtikleri sınırlardan geri çevriliyor. Son zamanlarda gelen Afganlara yönelik bu tutum, mültecilere ev sahipliği yapmanın maliyetiyle artık başa çıkamayan bir Pakistan yönetiminin işareti. Yıllarca ABD başta olmak üzere, dünyanın değişik yerlerinden mali destek alan Pakistan yönetimi artık eskisi kadar bu yardımları alamıyor. Bunun yanında iktidardaki yönetim de milli güvenlik endişeleriyle gittikçe daha farklı bir tutum izliyor. Pakistan, gelenlerin Taliban tarsi bit yönetim arayışından endişe ediyor. El Kaide lideri Üsame bin Ladin, Amerikan komandolarınca öldürüldüğünde uzun yıllardır Pakistan’da yaşıyordu.

GÜNAH KEÇİSİ İLAN EDİLDİLER

Hükümetin bakış açısına karşılık insan hakları grupları, Pakistan’ın ekonomik belirsizlik ve aşırılıkçılıkla mücadelesinde Afganların genellikle hükümet ve halk tarafından günah keçisi ilan edildiğini düşünüyor. Sınırın ötesindeki insani durum felaket bir haldeyken, Pakistan’a sığınmaya çalışan Afganların seçenekleri sınırlı. Pakistan, kısa süreli transit vizeler vererek bazı Afganlar’ın geçişini kolaylaştırdı, ancak ülkeye başka yollarla girenlerin insani durumunu ele almakta direndi.

SINIR KAPILARI KAPALI

Afganistan ile Pakistan’ın 2 bin kilometrelik sınırı arasındaki resmi geçişler iki kapıdan yapılıyor: Torkham ve Çaman sınır kapıları. Pakistan, Torkham’dan sadece sağlık personeli ve yaralı Afganlar ile vizesi olanların geçiçine izin veriyor. Çaman ise çok usun zamandır kapalı. Buna karşılık sayısı yüzbinleri aşan Afgan, dağları aşarak Pakistan’a ulaşıyor.

MÜLTECİ STATÜSÜ ÇOK SINIRLI

Pakistan’a ulaşan Afganlar’a Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, gelenleri sığınmacı olarak tanıyan sertifikalar veriyor, ancak Pakistan bunların büyük bir kısmını tanımıyor, Hatta Pakistan 2007’den beri yeni mülteci kaydetmedi. Pakistan, 1951 Mülteci Sözleşmesi’nin imzacısı değil ve yerel iltica yasası da bulunmuyor. Pakistan’daki belgesiz Afganların iş, barınma ve eğitime erişimleri çok sınırlı. Yasal korumaları olmadığı için sıklıkla, kolluk kuvvetlerinin ve zaman zaman da yerel halkın ayrımcılık ve tacizlerien maruz kalıyor. Son dönemde, özellikle Taliban’ın yönetime gelmesinden sonra mülteci karşıtı duyguların artması sorunu daha da kötüleştirdi. Bazı eyaletler Afganlara ev sahipliği yapanları cezalandırıyor.

BEŞİNCİ KOL OLARAK GÖRÜLÜYOR

Pakistan, hem Afganistan’da yıllardan beri devam eden savaşın bir şekilde topraklarına yayılmasından endişe ediyor hem de sınırları içinde Talibanlaşmanın tehlikelerinde korkuyor. Uzun yıllar boyunca Afganlar’a ev sahipliği yaparken, Taliban’ın başa geçmesinden sonra ülkedeki hava değişmeye başladı. Afganlar üzerindeki baskı, ülkedeki terör saldırılarından düzenli olarak Afganları sorumlu tutan ana akım siyasi partiler ve medya tarafından da körükleniyor. Afganistan ve Pakistan hükümetleri arasındaki gerilimler bağlamında, Pakistan’da yaşayan Afganlar genellikle izlenmesi veya ülkeyi terk etmeye zorlanması gereken şüpheli bir ‘beşinci kol’ olarak tasvir ediliyor.

KALANLAR PAKİSTAN’DA DOĞANLAR

Mülteciler ve belgesiz Afganlar hakkında 2011 yılında yapılan bir anket, o tarihte Pakistan’da yaşayan tüm Afganların yüzde 74’ünün ülkede doğduğunu ve sosyolojik olarak, kendilerini Pakistanlı gördüğü ortaya koydu. Pakistan’daki kayıtlı 1.5 milyon Afgan’ın üçte biri mülteci kamplarında yaşıyor, kalanlar ise özellkikle büyük şehirlerde yoğunlaşmış durumda.

FABRİKALARIN UCUZ İŞÇİLERİ

Hem kayıtlı ve hem de belgesiz Afganların çoğu, işgücü piyasasının düşük gelirli kesimini oluşturuyor. Çoğu günlük ücretli işçilikte çalışıyor, bir kısmı çöp ve kağıt toplayıcısı çalışıyor. Bir mesleği olanlar ise, mesela inşaat ustaları veya marangozlar, kendi işlerini yapabiliyor. Belgesiz Afganların en çok istihdam edildiği alan, kil tuğla üretimi. Hem kirli bir iş olması hem de sağlığa olumsuz etkileri nedeniyle yerel halkın yapmaktan kaçındığı bu işi Afganlar yapıyor.

KAÇIŞIN NEDENİ: ÇARESİZLİK

Çok sayıda Afgan’ın resmi istihdamı mümkün değil. Bunun yanında çok büyük bir kısmının güvenli içme suyuna, sağlık hizmetlerine, eğitime ve temel hizmetlere erişimi zayıf. Sadece kayıtlı Afganlar’ın Pakistan okullarına gitmesi hakkı var. Bu ümitsiz duruma rağmen yaşanan insani kriz nedeniyle çok sayıda Afgan, yalnızca Taliban korkusundan değil, açlık, hastalık ve çaresizlik nedeniyle kara yoluyla komşu Pakistan ve İran’a, oradan da Türkiye’ye geçmeye devam ediyor.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram