İhtiyaca göre terör tanımı ve cezaevlerinde yaklaşan felaket

KRONOS 31 Mart 2020 GÜNDEM

Mehveş Evin, Artı Gerçek: Her hükümet, sağlık sistemi kapasitesini zorlayacağı ve bu vebalin altında kalmak istemedikleri için hapishaneleri boşaltıyor. Tıpkı diğer önlemlerde olduğu gibi, koronavirüs salgınında ne kadar geç kalınırsa o kadar ağır bir yükle, o kadar ağır sorunlarla karşı karşıya kalınacak. Türkiye’de zaten hukuka aykırı biçimde tutulanların, salgın zamanında hukuka uygun tahliye edilmesi şart. Aksi takdirde tutuklusuyla personeliyle hapishanedeki herkes, AKP-MHP ittifakının koronavirüs kobayı olacak. Bu vebalin altında kalmaya değer mi?

Can Bahadır Yüce, Kronos Haber: Adalet yaşamın temel gereksinimleri gibidir—tıpkı hava, su ya da sağlık gibi, önemi yokluğunda fark edilir. Adaletsizlikse öyle bir karmaşadır ki, yolsuzlukla insanların sağlığını tehlikeye atan fırsatçıyı değil, bizi bu düzen öldürür diyen işçiyi cezalandırır. Adaletsizliğin yükü ağırdır. Tarih her şeyi unutsa da büyük haksızlıkları unutmaz. (Sokrates’in uğradığı haksızlık, o günlerde Atina’nın yıkılıp yıkılmayacağı sorusunu gölgede bıraktı.) Adaletsizlikten daha kötü olan, haksızlıkların adalet diye sunulması… Güç sahipleri tarafından ötekileştirilen bir gazetede çalışmaktan başka suçu olmayan gazetecilerin masumiyetini artık tartışmıyoruz bile. Sadece sağlıkları için kaygılanıyoruz. Ortada bir ölüm-kalım sorunu var. Haksız yere cezalandırılanların serbest bırakılması bir lütuf ya da mutlak adalet değil, aslında bir yanlışın geç de olsa düzeltilmesi olacak.

Yalçın Doğan, T24: Hollanda kadar tarım toprağı yok olmuş sorun yok!.. Çiftçi yoksullaşıyor, sorun yok!.. Hayvancılık ölüyor, sorun yok! Kırk yıldır politikayı izliyorum, kim bilir kaç tane tarım bakanı tanıyorum, “Bekir Pakdemirli gazetecilik hayatımda gördüğüm en kötü Tarım Bakanı.” İster orman yangınlarını önlemekte, ister tarımsal herhangi bir konuda düzgün bir çözüm ürettiğini görmüş değilim. İthalat yapmayı herkes biliyor, mesele ithalat değil, bizim çiftçimizin üretmesi. Onun yoksulluğunun önlenmesi. Bizim topraklarımızın verimli işletilmesi. Çiftçi sayısı günden güne azalıyor, onlar işsiz kalıyor, tarımsal alan küçülüyor, hayvancılık can çekişiyor, ne ithalatı daha! Bekir Pakdemirli’nin o koltukta bir gün bile oturması hepimiz için zarar! Hâlâ nasıl o koltukta anlamak mümkün değil.

Çetin Ünsalan, Paraanaliz: Düzenlenen bu kampanya, ya kasanın tamtakır olduğunu ortaya koyar ya da idarenin kasasından para vermek yerine, yardım çağrısına çıkarak üzerinden sorumluluğu atmasının tercümesi olur. Tüm bu sorular ve akıl karıştıran tutumlar alt alta dizildiğinde insanın aklına ister istemez bir soru geliyor: Biz bize yeteriz de, bizden kast edilen biz miyiz? Çünkü zamanında dolaylı vergilerle, zamlarla, harçlarla biz o kasaya parayı koyduk. Şimdi, hesap vermesi gerekene, zamanı olmadığı için hesabını soramadığımız bir paranın gölgesinde, devletin en doğal görevi haline gelmiş, olağanüstü süreci finanse etme gereğini görmezden gelip, kampanyaya mı sığınacağız?

Günün öne çıkan yorumları Kronos Podcast yayınında:
https://soundcloud.com/user-436877268/310320-kp

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com