İçişleri Bakanı Soylu, Anayasa Mahkemesi’ni hedef aldı: Derdiniz ne ya?

İçişleri Bakanı Soylu, Barış Akademisyenleri, Can Dündar, kamuda işe alımlarda güvenlik soruşturması kararlarını eleştirerek Anayasa Mahkemesi'ni yine hedef aldı.

KRONOS 23 Eylül 2020 GÜNDEM

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, daha önce hedef aldığı Anayasa Mahkemesi’ni (AYM) yine hedef aldı. “Anayasa Mahkemesi ile kişisel bir sorunumuz olamaz” diyen Soylu, “Bir AYM üyesinin bisikletini gösterip, Anayasa’nın 130. maddesini ortaya koyup, sadece PR üzerinden tweet atması son derece sakil bir davranıştır” ve “Can Dündar’ı AYM bıraktı. Daha demin tweet atmış ‘Süleyman Soylu polis devletinin temsilcisidir.’ Nereden çıktı ya?” dedi.

TGRT Haber’de açıklamalarda bulunan Soylu’nun konuşmasından bölümler şöyle:

* “Bizim Anayasa Mahkemesiyle kişisel bir sorunumuzun olması mümkün değil. Elbette ki devletin tepesinde böyle bir sorunu kabul edebilmesi doğru değil. Hepimiz ülke için çalışıyoruz. Karşı karşıya kaldığımız noktayı ifade etmeliyiz. Ben de kendi üslubumla bunu ifade etmeye çalıştım. Benim dilim düşünceyi saklamaz. Ne varsa onu ifade etmeye çalışır.”

’17-25 ARALIK NASIL GELDİ BU ÜLKEYE?’

* “Anayasa Mahkemesi ne zaman kuruldu? AYM’nin ilk anayasa üyelerinin içinde kim var? Adnan Menderes’i asan iradenin kendisi Salim Başol ve onun arkadaşları. Dendi ki, ‘Ey köylüler, siz anlamadınız, sizin seçtiklerinizi astık, astıklarımızı da getirdik sizin üstünüze vesayet olarak koyduk.’ Biz sistemi tartışmazsak yaptığımız işlerin ehemmiyeti kalmıyor. Refah Partisi’ni kim kapattı? Refah Partisi ne yaptı bu ülkeye? Özgürlük değil mi bir siyasi temsilin sağlanması? 367 garabeti. Bunu kim sağladı? Dönün, 2010 yılında AYM, HSK’nın yapısını değiştirdi. 17-25 Aralık nasıl geldi bu ülkeye? Bunu birisi söylesin, ifade etsin.”

‘DERDİNİZ NE YA?’

* “Bitti mi? Bitmedi. Bütün bunlardan sonra, derdiniz ne ya? Bugün ne oluyor da tekrar bisiklet tartışması başlattınız. Bir AYM üyesinin bisikletini gösterip, Anayasa’nın 130. maddesini ortaya koyup, sadece PR üzerinden tweet atması son derece sakil bir davranıştır. Ben görünce, bir reaksiyon ortaya koymuşum, eleştirme hakkı her zaman var. AYM içerisinde bulunan arkadaşlar, üyeler karşı oy yazmıyorlar mı? Öyle bir hava oluşturuluyor ki, biz buna müdahale etmişiz de bir şey söylemişiz de,bu da Anayasa’sa aykırı gelmiş.”

BARIŞ AKADEMİSYENLERİNİ HEDEF ALDI ‘REZİL BİLDİRİ’ DEDİ

* “Bu ülkede çukur, barikat, hendek olayları oldu mu, olmadı mı? Yüzlerce evladımız şehit oldu. Peki ne istediler? ’17-18 yerde özerklik ilan ettik’ dediler. Peki, bu yakıp yıkarken, seyahat özgürlüğünü engellediler mi, konut hürriyetini engellediler mi, yaşam hakkını engellediler mi? Peki, devletin görevi ne, kamu düzemini, nizamını oturtup bunu ortaya çıkanlara ders vermek değil mi? Peki millilik, yerlilik, vatanseverlik sadece Cumhurbaşkanı’nın, polisin, jandarmanın uhdesinde midir? Hayır. Peki AYM ne yaptı? AYM şöyle bir karar verdi: Birtakım sözde akademisyenler bir bildiri imzaladılar, bu bildiri şurada duruyor. Diyorlar ki ‘Bu suça ortak olmayacağız.’ Yani devletin bu hadiseleri bitirebilme kabiliyeti suç. Devlet uluslararası alanda şikâyet ediliyor, yaşam hakkını, özgürlüğü ortadan kaldırdı diyor, uluslararası sisteme şikâyet ediyor. ‘Bu kasıtlı ve planlı kıyım’ cümlesini kim kabul eder? ‘Katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikası.’ Kimse kusura bakmasın. Başkomiser Ahmet Çamur katil mi? Şehit oldu orada. Onlarca-yüzlerce evlat şehit oldular. Bu memleket kolay mı kurtarıldı? Geçen gün Van’da bir teröristin açtığı ateş sonucu 3 askerimiz şehit oldu. Bu insanlar niye şehit oluyorlar? Bu rezil bir bildiri ve bunlara ilk derece mahkemeler diyorlar ki ‘Siz suç işlediniz, terör örgütleriyle eş bir tavır ortaya koydunuz.’ AYM de diyor ki, ‘Her ne kadar PKK terör örgütünün söyledikleriyle özdeşleşse de bunu söyleme hürriyeti vardır.’ Peki, AİHM Batasuna’yı niye kapattı, kendisi için bir tehdit olduğu için kapattı. Şurada okuduğumdan rahat bir şekilde anlıyorum, diyor ki bir PKK, terör örgütü bildirisi bu. Devlet katildir, sizin şehit olarak nitelendirdikleriniz de katildir diyor. AYM ne diyor, düşünce özgürlüğüdür, diyor. Peki biz bu ülkenin varlığı ve birliği için mücadele edenlere ne anlatacağız?”

’15 TEMMUZ’U FABRİKADAKİ İŞÇİ Mİ YAPTI?’

* “Bu ülkede 15 Temmuz oldu mu? 15 Temmuz’u fabrikadaki işçi mi yaptı? Alibeyköy Spor Kulübündeki sporcular mı yaptı? Kamu yaptı, yargı darbesi değil mi? Türk Silahlı Kuvvetleri içerisine girmiş hainler değil mi? Jandarma ve polisten ayıkladıklarımız değil mi? Bunlar devlete girmiş ve sızmışlar. Orada konuşlanmış ve akıllarını kiraya vermişler. Biz 15 Temmuz’dan sonra bir karar aldık. Dünyanın bütün ülkelerinden güvenlik tahkikatıyla devlet adamı alalım. Bundan masum bir istek yok. Afedersiniz markete adam alırken de ne olduğuna bakıyorsunuz, annesi babası kimdir, yaptığın bir yanlış var mı diye.”

‘ÖLME EŞEĞİM ÖLME’

* “Biz 15 Temmuz sonrası sibere şöyle bir yetki verdik, sen birtakım suçlar tespit edebilirsin. Hakime git, yetki al, sonra gel bu suçluları ilgili birimlere bildir, yakala ve hakime götür. Neden? Siz dışarıda bir kavga gördünüz, üçünüz bir polissiniz, müdahale etmemeniz mi lazım? Tam siberde biz böyle bir hukuki düzenleme yaptık. Bu düzenlemeden sonra dedi ki ‘Hayır, önce hakimden izin alacaksın, sonra tekrar döneceksin, kim olduğunu tespit edeceksin, yakalayacaksın, suç unsuru varsa devam edeceksin.’ Ölme eşeğim ölme.”

‘CAN DÜNDAR’I AYM BIRAKTI, ŞİMDİ TWEET ATIYOR’

* “Türkiye’nin en temel meselelerinden birisi göç. Yine bir kanun var, diyor ki eğer birisi yabancı terörist savaşçıysa, kamu düzenini bozacağını düşünüyorsanız ve kaçarak girmişse bunu ilgili ülkeye iade etme hakkınız vardır. AYM ne diyor, pilot karar çıkardı, mahkemeye başvurmadan sen bunu yurt dışı yapamazsın. Kimi edemeyeceğim, yabancı terörist savaşçıyı.”

* “Can Dündar’ı AYM bıraktı. Daha demin tweet atmış ‘Süleyman Soylu polis devletinin temsilcisidir.’ Nereden çıktı ya? Özgürlüğü savunmaya çalışan, hukuk devletini savunmaya çalışan taraf biziz.”

“Ben güvenliği sağlamaktan endişe etmem, İstanbul-Ankara arası yürü, İzmir-Ankara arası yürü. Mesele güvenlik meselesi mi, birilerinin özgürlüklerinin kısıtlanması meselesi mi? Türkiye’de her yıl 45-50 bin arası gösteri olur, bunlara müdahale oranı 2020 yılında binde bir. Bir HDP’li çıksın ‘Şu meydanı istedik vermediniz’ desin. Yürümek istiyorsan ona ait de yol veriyoruz, diyoruz ki İstanbul-Ankara arası yürüme. Yollar kapansa kamu güveni, düzeni ne olur?”

“Hayat felsefem şu, elbette güvenlik önemli. Güvenlik özgürlük için vardır. Ne yapacağız hapishanede güvenli hale geldikten sonra. Kamu güvenliğini sağlamamızın yegane sebebi hukuka riayet etmek ve özgürlüğü sağlayabilmek.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com