Hukuka dönmek için kısa vadede ideolojiyi ötelemek gerekir mi?

KRONOS 14 Mart 2020 GÜNDEM

Murat Sevinç felaketler, mecburiyetler ışığında ideolojik yaklaşımların anlamsızlaşmasını ele alıyor Diken’de; ‘Sınırlarla, hukukla, silah, füzeyle, bayrakla, marşlarla yapılamayacak işler var. Bilim insanları iklim krizinden ‘geri dönebilmek,’ yani hasarın giderilebilmesi için yaklaşık yedi-sekiz yıl kaldığını söylüyorlar. Bir kız çocuğu milyonlarca insanın desteğini boşuna almadı. Böyle giderse ömür süremiz içinde bizler, hadi görmedik diyelim, çocuklarımız su ve hava bulamayacak dünya adı verilen bu sıradan gezegende.’.

Birgün’de Eren Aysan felaketlerde gerçeğe alışmaktan söz ediyor; ‘Albert Camus ‘Veba’ romanında, bilinmeyen bir tarihte Cezayir’in Oran şehrinde başlayan salgın hikâyesini anlatır. Önce fareler lağımlardan sokaklara çıkarak, hatta deyim yerindeyse taşarak huzursuzluk ve kirlenmişlik duygusunu verir insana. Hemen ardından büyük acılarla çaresizlik ve acizlik içinde şehir halkı ölümün soğukluğunu tatmaya başlar. Bu noktada Camus bizi içine çeken o cümleyi kurar: “Felaketlerin başlangıcında ve bunlar son bulduğunda hep biraz söz sanatı yapılır. Birinci durumda, alışkanlıklar henüz kaybolmamıştır, ikinci durumdaysa geri gelmiştir. Asıl felaket sırasında gerçeğe alışılır, yani sessizliğe.”.

Prof. Dr. Kemal Gözler’in ‘Türkiye Nereye Gidiyor?’ isimli kitabını dikkatlere sunuyor Arslan Tekin, Yeni Çağ’da;'”Türkiye Nereye Gidiyor?”, Türkiye’nin meselelerine kafa yoran herkesin el altı kitabıdır. Kemal Gözler, kitabında, “Bu Makaleleri Neden Yazdım?” başlığı altında “Bu kitaptaki makalelerin neredeyse hepsi bela çekmeye aday makaleler. Makalelerden bazıları doğrudan doğruya ülkedeki siyasî iktidarın şiddetli bir eleştirisi niteliğinde. Bazılarında ise isim vererek bazı kişi ve kurumlar eleştiriliyor. Türkiye’de genel eleştiri yapma geleneği az ya da çok varsa da, isim belirterek eleştiri yapma geleneği yoktur. Türkiye’de sanki sistemi uzaydan gelenler kurdu ve onlar işletiyor gibi isim belirtmeden genel olarak sistem eleştirilir. Eleştirilmesi gereken kişilerin isimleri gizlenir. İsim verdiğinizde şimşekleri üzerinize çekersiniz. Türkiye’de isim vererek eleştiri yapmak, ateşle oynamak kadar tehlikelidir.” diye yazar.’.

Yeni Yaşam’da Necati Sönmez; ‘Salgın hastalık kapıya dayanmış türümüzü tehdit ederken, özel doktorlarını da yanlarına alarak özel uçaklarına atlayıp virüsün henüz ulaşamadığı yerlere giden, dünyadan yalıtılmış melikânelerinde inzivaya çekilen süper zenginler, insanlığın tarih boyunca karşılaştığı en büyük tehdit. Kazara evrende yeni yaşam alanları bulunduğunda ve iklim krizinden ötürü yerküre yaşanmaz hale geldiğinde, aileleri ve altınları ile birlikte mekiklerine doluşup dünyadan ayrılacaklarına kuşkumuz yok. Arkalarında bıraktıkları enkaza dönüp bakmayacaklar bile…’ diyor.

Latince ‘Ad hoc’ kavramını Türkiye’deki siyaset için gündeme getiren Eser Karakaş, Artı Gerçek’te bir öneride bulunuyor; ‘Bu karanlık dönem kapatılıp, gerçek bir anayasal reform gerçekleştiğinde zaten ad hoc siyaset de başarılı olmuş olacak ve sonrasında nehirler kendi yataklarına dönecekler. Ad hoc siyaset önerisi zaten yeni parlamenter rejimde hangi partinin ya da koalisyonun iktidara geleceği, kimin Cumhurbaşkanı olacağı ile ilgilenmez. Mesele bu karanlık, hukuk dışı, demokrasi dışı dönemi geride bırakıp yeni bir anayasa ile, barajsız (maksimum yüzde 3) yeni bir seçim ve siyasal partiler kanunları ile seçimlere gitmek.’.

Günün öne çıkan yorumları Kronos Podcast yayınında:
https://soundcloud.com/user-436877268/140320-kp

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com