AYM, ihraç hakim Metin Özçelik'le Mustafa Başer'in Gülen cemaati talimatıyla hareket ettiğine dair 2015 yılında dönemin HSYK genel sekreterince yapılan açıklamaya karşılık, Sami Selçuk'un açıklaması nedeniyle manevi tazminat cezasına çarptırılmasının ihlal olduğuna hükmetti.
Anayasa Mahkemesi (AYM), Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk’a, dönemin hakimler ve Savcılar Kurulu (HSYK) Genel Sekreteri Bilgin Başaran’ın açıklamasını eleştirdiği için verilen manevi tazminat cezası için hak ihlali kararı verdi.
2015 yılında, halihazırda Yargıtay Üyesi olarak görev yapan Başaran, ihraç edilen eski hakimler Metin Özçelik ve Mustafa Başer’i, baktıkları bir davada verdikleri kararlar nedeniyle eleştirmiş, onların Gülen cemaatinin talimatıyla hareket ettiğini iddia etmişti. Hakimleri “kamikaze hakim” olarak nitelemişti. Sami Selçuk da bir televizyon programında Başaran’ın sözlerini eleştirmiş ve kendisini istifaya çağırmıştı.
Başaran’ın dava açması sonucu yerel mahkemede reddedilen manevi tazminat, Yargıtay’ın bozma kararı sonrası kesinleşmişti. AYM, Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk’un ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verirken söz konusu 4 yıl 8 aylık yargılamanın ise makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiğine ve bu nedenle 12 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
‘HUKUKÇUNUN KENDİ BAKIŞ AÇISIYLA YORUMLAMASI’
Selçuk’un, “kamuoyu gündeminin ilk sıralarında yer alan kamusal faydası yüksek bir tartışmaya katkı sunduğu” kaydedilen kararda, ifade özgürlüğünün ihlal edildiği belirtildi. Gerekçede, “Bir hukukçunun bir olayı, hassasiyet gösterdiği hukuki ilkeler temelinde kendi bakış açısıyla yorumlaması nedeniyle muhatabının kişilik haklarını zedelediğinin kabul edilmesi, hoşgörü ve açık fikirliliğinin teminatı olan ifade özgürlüğüyle bağdaşmayacaktır” ifadeleri kullanıldı.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
SAMİ SELÇUK NE DEMİŞTİ?
Sami Selçuk, dönemin HSYK Genel Sekreteri Bilgin Başaran’ın açıklamasını bir televizyon ekranından şu sözlerle eleştirmişti: “Açıklamayı yeni öğrendim ve hayretle karşıladım. Böyle bir arkadaşın hâkimler ve savcılar yüksek kurulunda bulunmasından dolayı gerçekten çok üzüntü duydum. Doğru bulmuyorum, yanlış buluyorum. Böyle bir açıklama yapmış arkadaşın derhal oradan ayrılmasını tavsiye ederim. Bu düpedüz bir tehdittir. Bundan başka bir yorumu yok bunun. Yani onu serbest bırakırsanız biz de şöyle yaparız böyle yaparız. Ne demek bu. Yargıç kararını özgür bir şekilde verecektir. Ahmet’in Mehmet’in isteğiyle değil. Bu arkadaş yargıçlıktan gelmedir herhalde. Bunu bilmesi gerekir. Herkesten önce bilmesi gerekir ve bu konuda duyarlı olması gerekir. Ben bunu şaşkınlıkla karşılıyorum. Üzüntüyle karşılıyorum. Orada bulunmasını da tasvip etmiyorum. Hukuk devletinde bu olmaz. Bunun gereğini onun arkadaşlarının yapması gerekir. Diyecekler ki ayrıl. Bu kadar basit. Bunu onlar demezlerse onlar sorumludurlar. Suça katılmış olurlar. Bu bir suçtur. 288. maddeyi okursanız görürsünüz. Derhal yapılmalı gereği.”
