HDP: Anadilde eğitim temel haktır, seçmeli dersle geçiştirilemez

HDP: Eğitim hayatı anadilde olmadığı sürece bölgeler arası eşitsizliklerin arttığını ve başta Kürt çocukları olmak üzere bu ülkede yaşayan Çerkezlerin, Lazların, Arapların, diğer halkların ve aslında çocukların eğitim haklarından mahrum bırakıldığını görebiliriz.

KRONOS 12 Eylül 2022 GÜNDEM

HDP Eğitim Politikaları Komisyonu ve Çocuk Komisyonu

HDP Eğitim Politikaları Komisyonu ve Çocuk Komisyonu, 2022-2023 eğitim ve öğretim yılına dair parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.

Toplantıya HDP Eğitim Politikaları Komisyonu Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, bugün 12 Eylül askeri darbesinin yıldönümü olduğunu hatırlatarak söze başladı. 12 Eylül Askeri Darbe zihniyetinin devam ettiğini dile getiren Koçyiğit, “AKP- MHP ittifakı, bugün 12 Eylül’ün mirasçıları ve devamcıları olarak darbe zihniyetini ve koşullarını devam ettiriyor” dedi.

Koçyiğit, “YÖK’ü kaldıracağız, deyip YÖK’ü tahkim eden, zorunlu din derslerinden mahkeme kararlarına rağmen vazgeçmeyen, eğitimi gittikçe dini araçsallaştırarak dinselleştiren AKP, bugün bizzat 12 Eylül’ün devamcısı durumundadır” diye konuştu.

‘3 MİLYON ÇOCUK EĞİTİME ERİŞEMİYOR’

“Anayasaya ve Milli Eğitim Temel Kanunu’na rağmen yalnızca zorunlu eğitim çağında olan 6-18 yaş arasındaki 3 milyon çocuğun okullara erişemediğini görüyoruz” diyen Koçyiğit şöyle devam etti:

“Benzer şekilde yaklaşık 8 milyon çocuğun yer aldığı okul öncesi eğitim alanında her 100 çocuktan sadece 30 çocuğun okul öncesi eğitime eriştiği; 70 çocuğun ise okul öncesi eğitimin yine dışına atıldığı yapılan açıklamalarla bilinmektedir. En önemli dönüşümlerinden biri AKP döneminde hayata geçirilen 4+4+4 sistemidir. O zamanda bu yasaya karşı ciddi mücadele yürütüldü.

Ama ne yazık ki bu yasa geçti ve bu yasayla beraber özellikle kız çocuklarını olmak üzere bütün öğrenciler bu sistemin mağduru oldu. 4+4+4 eğitim sisteminin bir ideolojik şekillenmenin aracı olduğunu ve bunu eğitim aracılığıyla AKP’nin yapmaya çalıştığının altın çizmek gerekiyor. Çünkü bu erkek egemen ideolojinin okullarda bir bütün olarak tahkim edilmesinin önünü açtı. Aynı zamanda milliyetçi, dinci saiklerle eğitimin ideolojik bir sürecinin daha da kutuplaştırılması süreci olduğunu görüyoruz.”

‘DEZAVANTAJLI ÇOCUKLAR EĞİTİMDEN DIŞLANIYOR’

Eğitimdeki bölgesel eşitsizliğe dikkat çeken Koçyiğit, “Hakkari’deki bir çocukla İstanbul Bebek’te okuyan bir çocuk aynı sınava tabi tutulmaktadır. Aynı sorulardan sorumlu olmaktadır. İkisinin yaşadığı eşitsizlik sınav sistemiyle perçinlenerek dezavantajlı çocukların sistemden dışlanmasının önünü açmaktadır. Aslında devlet okulları açısından da hiç iç açıcı bir tablo yok” dedi.

‘ANADİLDE EĞİTİM TEMEL HAKTIR’

Anadilde eğitim sorununa değinen Koçyiğit, “Seçmeli eğitimde 79 Kürtçe dersi verecek öğretmen istihdam eden MEB’in bu konuda da hiç de samimi olmadığını, aslında bunun tamamen göstermelik bir yaklaşım olduğunu ifade etmek gerekiyor. Anadiline eğitim temel bir eğitim hakkıdır. Bu asla seçmeli dersle giderilemez. Bu bir tercih olamaz. Anadilde eğitim hayatı geçirilmediği sürece bölgeler arasında eşitsizliklerin artması ve başta Kürt çocukları olmak üzere bu ülkede yaşayan Çerkezlerin, Lazların, Arapların ve diğer halkların aslında çocukların eğitim hakkından mahrum bırakıldığını görebiliriz” ifadelerini kullandı.


 

‘EĞİTİME BÜTÇE AYRILMIYOR’

Koçyiğit, “En fazla önerge verdiğimiz bakanlık, Milli Eğitim Bakanlığı. Mevcut bütçenin okulların zorunlu ihtiyaçlarını karşılamaktan azade olduğunu ifade edip bütçenin arttırılmasını talep ediyoruz. AKP MHP ittifakı savaşa tanka, topa para ayırırken eğitime kaleme okula öğrenciye bütçe ayırmıyor” ifadelerini kullandı.

‘ÇOCUKLAR TOPLUMSAL ÖZNE OLARAK GÖRÜLMÜYOR’

HDP Çocuk Komisyonu Eş Sözcüsü Nuray Türkmen de şunları söyledi: “Çocukluk alanına yaklaşımda çocukları bir özne olarak görmeyen iktidar aynı zamanda eğitim alanında da çocukları ve gençleri bir toplumsal özne olarak görmeyen bir yaklaşımla kendi iktidarını bazen zor ve baskıyla bazen de rızayla sürdürüyor. Okullarda istismara maruz kalmalarından, şiddet deneyimlerinden, okula giden milyonlarca aç çocuğun varlığından bahsediyorsak ya da bugün ekonomik krizin derinleşmesiyle birlikte şehir dışına göç isteyen binlerce öğretmenin varlığını biliyorsak, doğrudan iktidarın eğitime yaklaşımı ve perspektifinde bu zor, baskı ve rıza aygıtını kullandığını söyleyebiliriz.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram