Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu cinayetinde sanık olarak yargılanan ÖKK astsubayı Mehmet Narin’in avukatlığını yapan Vural Ergül, duruşmayla ilgili izlenimlerini sosyal medya üzerinden paylaştı.
Ergül, Levent Göktaş ve Nuri Gökhan Bozkır’ın ifadelerinin Suriye’ye silah göndermenin yöntemlerini ortaya çıktığını belirterek, “Suriye’ye gönderilen silahlarda kullanılan ekipler şimdi kapının ağzına konulacak ve hamamın namusu kurtulacak.” dedi.
Ergül, yargılamanın çok kötü bir salonda yapıldığına işaret ederek, “SEGBİS bağlantısında sanığın konuşması düzgün anlaşılamadığı gibi bazen salondaki sanıkların beyanları bile anlaşılamıyor! Bu yüzden, duruşma zabıtları çıkmadan esaslı değerlendirmeler yapmak çok doğru değil” ifadesini kullandı.
‘MAHKEME FETÖ DAVALARINDA OLMADIĞI KADAR HOŞGÖRÜLÜ’
Ergül, mahkeme heyetinin sanıklar ve savunma tarafına ‘FETÖ’ yargılamalarında hiç görülmediği kadar hoşgörülü davrandıklarını belirterek, şunları söyledi: “Öyle ki, savunmalara karşı mahkeme heyetinin gösterdiği tutum aynıyla, şimdi mumla aradığımız Ergenekon Davalarının mahkeme başkanı Köksal Şengün ölçütlerinde…Mahkeme başkanı, şimdiye dek, hiçbir sanığın ve avukatının beyanlarına müdahale etmedi. Kimi sanıkların, yargılama konusuyla hiç ilgisi olmayan veya kişisel reklamlarından ibaret beyanlarına dahi en ufak bir müdahalesi olmadı. Yargının yargısal veya kamusal denetiminin olmadığı olağanüstü dönem yargılamalarında en önemli hedef, sanığın savunma hakkı! Bu açıdan bakıldığında gerçekten mahkemeyi takdir etmemek elde değil! Nitekim sanıklardan Fikret Emek, kendisine sorulan bir soruya verdiği cevapta mahkemenin adil bir yargılama yaptığını ısrarla belirtti! Tabii ki adil bir yargılama savunmaya müdahale etmemekten ibaret değil. Maddi gerçeği ortaya koyacak, yargılamaya yenilik katacak taleplerin de kabulü gerek. Bu çerçevede mahkeme henüz savunma taleplerini kabul etmiş değil. Ara kararda göreceğiz. Ancak doğrusu ben pek ümitli değilim.”
·
“Hablemitoğlu suikasti; bu yargılamada, evrensel hukuk ölçütlerinde muteber, kamuoyu vicdanını tatmin edecek surette aydınlanabilecek mi göreceğiz!” diye soran Ergül, duruşmada aydınlığa kavuşan çok sayıda önemli gerçeğin olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti. “Bunlardan biri de, uluslararası silah ticareti yapan bir kısım sanığın beyanlarından ortaya çıkan Suriye’ye satılan silah gerçeği! Öyle ki, sanıklardan Levent Göktaş ve Nuri Gökhan Bozkır’a sorduğum sorulara verilen yanıtlar, bugüne kadar paylaştığım Suriye’ye yapılan silah satışına dair tüm iddia ve açıklamalarımı doğrulamış oldu!
BOZKIR’IN OĞLU CUMHURBAŞKANLIĞI SARAYI’NDA KABUL EDİLDİ
Sanıklardan Nuri Gökhan Bozkır, Suriye’ye, ÖSO için silah tedarik ettiğini, uluslararası bir silah ticareti ağı olduğunu, uluslararası silah ticareti pazarında çok iyi ilişkileri olduğunu açıkladı. Levent Göktaş ise Nuri Gökhan Bozkır’ın bu beyanlarını doğruladı! Nuri Gökhan Bozkır Suriye’ye gönderilen silahlar için Recep Tayyip Erdoğan’ın, Kiev’de, Büyükelçilik’de, Erdoğan’ın kendisini takdir ve tebrik ettiğini ve hatta daha sonra oğlunun bu nedenle Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda kabul dahi edildiğini söyledi. O kabul sırasında çekilen fotoğraf daha önce yayınlanmış idi. Erdoğan’ın, Nuri Gökhan Bozkır’ı tanımasını beklemek doğru değil! Daha önce de sormuştum, Erdoğan’ı, Nuri Gökhan Bozkır’ın oğlu ile aynı fotoğraf karesine sokan kimdi ve amaç neydi? Bu sorunun cevabını öncelikle araması gereken tabii ki @RTErdogan.”
SİLAH TEMİNİNDE GÖKTAŞ’IN ŞİRKETİ KULLANILDI
“Nuri Gökhan Bozkır üzerinden Erdoğan’a bir tuzak mı kurulmak isteniliyor” sorusunun hala yanıt beklediğini vurgulayan Ergül, şöyle devam etti: “Milli güvenliğin ayrılmaz bir parçası olan milli savunma sanayinde Nuri Gökhan Bozkır’ın nasıl yer alabildiğinin izaha muhtaç olduğunu daha önce söylemiştim. Bozkır bunu açıkladı; taşeron olarak sektörde ihtiyaç duyulan silahları temin ettiğini söyledi. Mustafa Levent Göktaş ise silah ve cephane temininde kendisine ait şirketlerin kullanıldığını belirtti. Özetle Nuri Gökhan Bozkır ve Levent Göktaş Suriye’ye gönderilen silahlara ilişkin işleyişi açıklamış ve doğrulamış oldu! Tabiidir ki yargılama konusu Suriye’ye gönderilen silahlar değil. Ama duruşmalarda satır aralarında dile getirilenler bile, Suriye’ye gönderilen silahlara dair tüm gerçekleri açığa kavuşturuyor. Öte yandan Nuri Gökhan Bozkır, kendisine yapılan tehditler arasında MİT tırlarının da başına yıkılacağı tehdidinde bulunulduğunu söyledi. Anlaşılan o ki, yakın bir zamanda MİT tırları davasını da etkileyecek önemli gelişmelere tanık olacağız… Bu arada MİT’te Daire Başkanlığından emekli olan bir sanık ile Levent Göktaş’ın MİT’e dair beyan ve değerlendirmeleri aslında olup bitenleri ve daha da olacakları tahmine imkan veriyor!İlerleyen zamanlarda Suriye’ye gönderilen silahlar ve yansımaları hakkında daha sağlıklı değerlendirmeler yapmak mümkün olacak! Ama şimdiden görünen o ki, değişmeye başlayan Suriye politikaları çerçevesinde, Suriye’ye gönderilen silahlarda kullanılan ekipler şimdi kapının ağzına konulacak ve hamamın namusu kurtulacak…
‘BOZKIR İHA’LAR VE SİHA’LAR İÇİN PARÇA TEMİN ETTİM’
Öte yandan bir soruma karşılık Nuri Gökhan Bozkır’ın verdiği cevap da bir hayli dikkat çekici; Nuri Gökhan Bozkır, elinde bulundurduğu bazı silahların lisanslarına ve uluslararası silah satışına dair ağa el konulmak istenildiği için kendisinin kurban edildiğine inandığını belirtti !Ne derecede haklı ve doğru şu aşamada bilebilmemiz mümkün değil! Ama Nuri Gökhan Bozkır, Altay tankları için Türkiye’ye bir motor yolladığını, Türkiye’nin övüncü iha ve siha’lar için parça temin ettiğini de söyledi!Sanıklardan Levent Göktaş’ın bir soruma karşılık verdiği cevapta, benim de bildiğimi belirttiği SSB’ndaki bazı isimlerden söz etti. Anlaşılan o ki, Hablemitoğlu Davası’nın bir kısım sanıkları özellikle Suriye’ye gönderilen silahlarla ilgili olarak önümüzdeki günlerde daha çok gündeme gelecek!
‘İDDİANAMEYİ HAZIRLAYAN SAVCI DURUŞMA SAVCISI OLMADI’
Ama yargılama konusu Hablemitoğlu suikasti davası! Doğrusu çokları gibi ben de ,Ergenekon gibi önemli davalarda olduğu üzere iddianame savcısının duruşma savcısı olarak yargılamaya katılacağını bekliyordum! Ama iddianameyi hazırlayan savcı Zafer Ergün, nedense duruşma savcısı olarak mahkemeye çıkmadı! Duruşma savcısı ise oldukça pasif! Öyle ki, Müşteki ve müdahiller vekili @ersanbarkin, beyanlarında duruşma savcısının eksikliğini aynı zamanda kendisinin tamamlamak zorunda kaldığını belirtti! Mahkeme heyetinin üyesi 2 hakim ise şimdiye kadar ağızlarını hiç ama hiç açmadılar!
Sanıklar açısından da önem taşıdığı üzere, Hablemitoğlu Suikastı Davası’nda maddi gerçeğin ortaya konularak etkin bir yargılama yapılabilmesi davanın tüm taraflarının ortak gayret ve hedefi olmalı! Sorguların ve avukatların beyanlarını tamamlaması ardından tanıklar dinlenilmeye başlandığında yargılamanın daha da karmaşık ve ilginç olacağı muhakkak! Yargılama kapsamında iddia makamının işinin oldukça güç olduğu tartışmasız! Birkaç ay önce değil 20 yıl önce işlenilmiş cinayete dair tabiidir ki “sıcak delil” yokluğu cinayetin aydınlatılmasını bir hayli güçleştiriyor…Bu çerçevede, Nuri Gökhan Bozkır’ın, “itirafları” her ne kadar MİT’te gördüğünü söylediği işkenceyle gölgelense de, Türkiye’ye getirilmeden önce verdiği dilekçeler ve beyanlarda dile getirdiği isimler oldukça önem taşıyor! Öte yandan iddianame yalnızca, Nuri Gökhan Bozkır’ın itirafları üzerine kurulu değil! Tartışılan baz istasyonu kayıtları bir yana, cinayetin hemen sonrası elde olunan HTS trafiği, hayatın olağan seyri içerisinde tesadüfler ile açıklanamayacak kimi ilginç “rastlantılar” kimi sanıkların durumunu zorluyor
Nihayetinde, AİHM Kararlarına rağmen “Kavala uygulaması” ortadayken yargıdan,adalet ve hakikat için ne derecede beklentiye kapılmalı, takdir hepimizin!
