Gösterilen ve görmemiz gereken

Terörle mücadeledeki suçlarını bile bir başarı hikayesi gibi sunan bu iktidarın, dış politikadan ekonomiye kadar -şapkadan çıkan son tavşan olduğu söylenen DEM kararı da dahil- her adımını görmemizi istediği değil görmemiz gereken açıdan ele almakta fayda var.

DOĞAN ERTUĞRUL 01 Ocak 2022 GÖRÜŞ

Yeni yılın ilk günü. Bugün bana yeni yılda en çok neyin değişmesini dilersin deseler -iktidarlar filan değil- ‘bakış açılarımızın’ derim. Başka şeyler onun değişmesine ve bu değişimin eyleme dönüşmesine bağlı çünkü. Olup biteni, bize gösterilenle görmemiz gerekeni ayırt etmemize.

Bunun ne denli önemli olduğunu görmek için gelin sizinle bize sunulan/servis edilen bir haberin analizini yapalım. Ve iktidarın söyledikleri ve gizledikleri üzerine düşünelim.

Hayır, dolar ve eurodaki yükseliş ve düşüş ya da Bakan Soylu’nun en iktidar yanlısı kelam alimine bile ‘tövbe, estağfurullah’ dedirtecek ‘Bize Allah yaptırıyor’ açıklaması ile ilgili değil haber.

Hemen her gün servis edilen, kanıksadığımız, iktidarın, savcılık ve polis üzerinden bir başarı hikayesi gibi sunmayı çok sevdiği terör operasyonları ile ilgili. Mükemmel bir örnek haber.

Efendim, haber 2 gün öncesinden ve kaynağı DHA. Hoş aynı haber hemen hemen aynı ifadelerle AA, İHA ya da başka yerlerde de var. Ama biz DHA’dan ilerleyelim. Şöyle başlıyor haber:

‘İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, terör örgütü IŞİD’in sözde ‘Türkiye askeri kanat sorumlusu’ ve hakkında 8 yıl 4 ay kesinleşmiş hapis cezası bulunan Mehmet Fatih Alıcı’nın Gaziantep’te olduğu bilgisine ulaştı.”

Ne güzel değil mi? Aranan bir IŞİD üyesi ile bilgiye ulaşılmış ve yeri tespit edilmiş.

Ajansın, savcılığın ve polisin ve tabi ki iktidarın görmemizi istediği şey bu.

Peki hakkında 8 yıl 4 ay kesinleşmiş hapis cezası da bulunan bu İŞİD üyesinin nerede olduğu neden bilinmiyormuş? Tutuklu değil miymiş ki de aranıyormuş? Anlaşılan değilmiş. Neden tutuklu değilmiş peki? Bu ‘önemsiz’ ayrıntıya dair bilgi yok haberde.

Devam edelim:

‘Ekipler, firari hükümlünün geçmiş yıllarda Suriye’de bulunduğunu ve birçok DEAŞ’lı teröriste ideolojik ve askeri eğitim verdiğini’ belirlemiş.

Neymiş? Tutuklamaya gerek görülmeyen IŞİD üyesi örgüt içinde askeri ve ideolojik eğitim de veriyormuş. Haliyle es kaza tutuklarlar diye belki de izini kaybettirmiş, firar etmiş anlaşılan.

Hiç sormayın şimdi cezaevinden kaçtığı için mi firari imiş, yoksa hakkındaki hüküm kesinleştiği için mi diye. Haberde bu ayrıntı da yok. Savcılık ve polis kaynakları bu ayrıntıyı izaha değer bulmamış.

Yine de kesin olarak bildiğimiz bir şey var:

Örgüt içinde silah eğitimi veren bu IŞİD üyesi cezaevinde değil, dışarıda. Ne kadar zamandır, bilmiyoruz. Hiç mi tutuklanmadı, tutuklandı da serbest mi bırakıldı, onu da bilmiyoruz.

Ne var efendim bunda, tutuksuz yargılamak esastır mı diyorsunuz?

Devam edeyim öyleyse firari IŞİD hükümlüsü hakkındaki habere:

‘IŞİD hükümlüsünün canlı bomba eylemlerinde kullanılan patlayıcıların da teminini sağladığı ve Suriye’ye kaçma hazırlığında olduğu…’

Yok böyle olmayacak; baştan alalım isterseniz.

IŞİD’in Türkiye askeri kanat sorumlusu.

Teröristlere ideolojik ve askeri eğitim veriyor.

Canlı bomba eylemleri için patlayıcıda temin ediyor.

Ama…

Cezaevinde değil ve tutuksuz yargılanıyor. Hükmü kesinleşene kadar da serbestçe dolaşıyor.

Ve iktidar, savcılık, polis ve ajanslar aracılığı ile bu operasyonu bize başarı hikayesi gibi sunuyor. Üstelik sanık hakkındaki dehşet verici bilgiler de haberde olağan şeylermiş gibi aktarılıyor.

(Nasıl olsa anlamazlar diye mi düşündüler acaba?)

Hayal gücünüzü kullanın ve fonda bir Süleyman Soylu fotoğrafı da hayal edin. Şu kadar operasyon yaptık, terörün belini şöyle kırdık, filan.

Peki muhalefet ve medya ne yapıyor bu haberler karşısında?

İktidar yanlısı ya da muhalif medya -bir iki istisna dışında- çok fark etmiyor bu haberi polis, yargı ve iktidarın terörle mücadele başarısı olarak takdim ediyor topluma. Gösterileni görüyor, gizleneni değil.

Her gün önüne konulan ve tekrar edileni göre göre, başka açıdan görme yeteneğini yitiriyor insanlar.

Bağlamı biraz farklı olsa da söz etmesem olmaz; Ernst Schumacher ‘anlam haritaları’ndan söz ediyordu. Haritalarda göründüğü halde var olmayan, var olduğu halde haritalarda görünmeyen yerlerden…

Birkaç gün önce her gün geçtiğim, artık yerdeki taşları, yanı başındaki parktaki ağaçları, bina girişlerini kapı kollarını neredeyse ezberlediğim sokağın karşı kaldırımından yürüdüm. Her şey sanki ilk kez görüyormuşum gibi geldi bana. Oysa değişen tek şey fiziki anlamda görüş açımdı.

Görüş açısı bu denli önemli.

O zaman soralım; Terörle mücadele gibi bir konudaki suçlarını kamuoyuna başarı hikayesi gibi sunmayı başaran iktidar başka alanlarda neler yapıyor acaba.. Washington ve Moskova ile ilişkilerden Doğu Akdeniz’e, Swap ya da yatırım anlaşmalarından -şapkadan çıkan son tavşan olduğu söylenen- DEM kararına kadar iktidarın açıklamalarına, söylemine bir de bu açıdan bakın isterseniz.

Muktedirin görmemizi istediği değil görmemiz gereken açıyla.

Başta Kronos okuyucuları olmak üzere herkesin yeni yılını kutlarım.