Gazeteci olup soru sorabilmenin cesaret gerektirdiği bir ülke…

KRONOS 19 Mayıs 2020 GÜNDEM

Hasan Cemal, T24: Askeri dönemler dahil, Erdoğan’a kadar, bir gazeteci olarak bütün cumhurbaşkanı ve başbakanlara istediğim soruları sorabildim. Pek zorlanmadım. Basın toplantılarında, sohbetlerde hepsiyle şöyle ya da böyle tartışabildim. Hatta seslerin karşılıklı yükseldiği hafif tertip bağırış çağırışlar da yaşadım. Şunu özellikle belirtmek istiyorum. Askeri dönemler dahil cumhurbaşkanı ve başbakanlar bu memlekette gerçek basın toplantıları düzenlediler. “Gazeteci milleti”nin kendilerine istediği gibi soru sormasına pek öyle ses çıkarmadılar.

Ayça Söylemez, Birgün: Bir torba kemiği alıp Siirt’e, köylerine döndüler. Köydeki mezarlığa gömmek için de ayrıca bir mücadele vermeleri, izin almaları gerekti. Üçüncü yılın sonunda, inandıkları dinin gereklerini yerine getirebilecekleri bir mezarlıkları oldu. Ahmet beni köye dönerken aramıştı, tüm bunlardan sonra sesi çok sevinçliydi, “Cenazemizi aldık” demişti. Diğer aileler onlar kadar ‘şanslı’ değil. Bitlis’teki mezarlık yıkıldığından beri, üç yılda sadece 20 kadar cenaze ailelerine teslim edildi, 250’den fazla cenaze betonun altında üst üste alınmayı bekliyor. DNA’lar da İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda, eşleştirilmeyi bekliyor.

Levent Gültekin, Diken: Durumun giderek kontrolden çıktığını, ülkede faşist bir diktatörlük kurulduğunu fark eden Finlandiya muhalefet partileri ilginç bir yöntemle bir araya geliyorlar. Muhalefete mensup farklı partilerden siyasetçiler partilerinden istifa ederek Yasallık Hareketi’ni kuruyorlar. Hareketin tek bir amacı var: Demokrasiye yeniden işlerlik kazandırmak. Yasallık Hareketi, muhalefetin birlik olmasının ortaya çıkardığı heyecan, birlikteliğin yarattığı etki ve arkasına aldığı toplumsal destekle iktidarı erken seçime zorluyor. Yapılan ilk seçimi kazanan Yasallık Hareketi bu yöntemle Finlandiya’nın demokrasisini kurtarıyor. Peki benzer bir model Türkiye’de de uygulanabilir mi?

Emine Uşaklıgil, Bianet: Grup Yorum üyesi Helin Bölek, İbrahim Gökçek ile Mustafa Koçak’ın ölüm oruçları ölümle sonuçlandı. Av. Aytaç Ünsal ve Av. Ebru Timtik ‘Müvekkillerimizin haklı taleplerinin savunucusu olduğumuz talepleri taleplerimizdir, kabul edilsin!’ demek için açlık grevindeyiz.” dediler. Yani müvekkillerinin dosyalarının incelenerek hukuksuz, haksız bir şekilde mahkum edildiklerinin toplum tarafından anlaşılmasını talep ediyorlar. Şimdi de ölüm orucundalar. Her geçen gün sağlıkları bozulma sürecine girdi. Bu dönemlerde dayanışmak, dinlemek, dertleşmek, birlikte düşünmek, dayanışmayı genişletmek hayati önemdedir. Aytaç Ünsal ve Ebru Timtik’in avukatlarından bir ricam var. Lütfen meslektaşlarınıza onlara seslenmek istediğimi söyler misiniz. Evet, kuşku götürmez, bizim onlara ihtiyacımız var, bizleri terk etmemeleri ve yanımızda durmaları bize güç verecektir.

Günün öne çıkan yorumları Kronos Podcast yayınında:
https://soundcloud.com/user-436877268/190520-kp

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com