Rusya Avrupa’ya verdiği doğalgazı kesmekle tehdit ederken, ikinci kuzey-güney Avrupa tartışması başladı. Daha 10 yıl önce Alman yöneticilerin sert uyarılarına maruz kalan Yunanistan, İtalya ve İspanya, bu sefer Almanya’yı Rus gazıyla ilgili tutumu konusunda sert şekilde eleştiriyor.
FOTOĞRAF: BERND LAUTER / AFP
2010-2015 arasındaki euro krizi, Yunanistan, İspanya, Portekiz ve Kıbrıs gibi Avrupa Birliği’nin “güney” ülkelerinde büyük sarsıntılara yol açmıştı. Kuzeyliler, güneyli dostlarını disiplinsizlikle suçluyor, yükümlülüklerini yerine getirmedikleri için sert şekilde eleştiriyordu. O dönemde Almanya Başbakanı olan Angela Merkel başta Kuzey Avrupalı yöneticilerin, güney Avrupa devletlerini borç krizini sona erdirmek için sancılı mali değişiklikler konusunda “ödevlerini yapmaları” konusunda sert şekilde uyarmasının üzerinden daha 10 yıl geçti. Güney borç sarmalından büyük oranda kurtuldu ama bu sefer parmak sallama sırası onlara geldi. Gerekçesi de Rusya gaz krizi. Güneyliler, Almanya başta olmak üzere kuzeylileri Rusya ile ilişkileri ve gaz krizini ele alış şekilleri konusunda sert şekilde eleştiriyor.
GÜNEL RAHAT, KUZEY GERGİN
Tartışma, Rus Gazprom’un Avrupa’ya gaz arzını kısmasına tepki olarak gaz talebini azaltmak için için acil durum önerileri üzerinde anlaşmaya çalışırken ortaya çıktı. Rus gazına kuzeylilerden daha az bağımlı olan güneyliler, tüm ülkelerden eşit oranda yüzde 15’lik kesinti yapılması önerisine sert şekilde itiraz ettiler. Her ne kadar son dakikada bir anlaşma imzalansa da, güneyliler gaz konusundaki en savunmasız pozisyona sahip Almanya’ya yönelik sert eleştirilerde bulunmaktan kaçınmadılar.
İspanya’nın Ekolojik Dönüşüm Bakanı Teresa Ribera’nın, “Hem fikrimizi almıyorlar, hem de fedakarlık talep ediyorlar. Biz bugüne kadar enerji açısından imkanlarımızın ötesinde yaşamadık. Yaşayan onlar, ama bizden fedakarlık istiyorlar” diye sesini yükseltenlerin başında geliyordu.
ÖDEVİNİ KİM YAPMADI?
Almanya, Haziran ayı sonu itibariyle, gaz ihtiyacının yaklaşık dörtte biri için Rus ithalatına bağımlı kalırken ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithal etmek için gereken altyapısını genişletmek için çabalıyor. Buna karşık İspanya LNG yapısını önceki yıllara göre birkaç kaç artırdı ve şu anda Rus gazına neredeyse hiç bağımlı değil. 2010lardaki euro krizinin zirvesinde Alman bakanlar arasında popüler olan bir cümleyi aynen kullanan Ribera, “Ödevimizi yaptık” dedi. Kibarca bu döneme hazırlıksız yakalanan kuzeylileri “Bugüne kadar nedne alternatif aramadınız?” diye eleştiriyordu. Portekiz ve İtalya gibi diğer güney devletleri de kısıtlamalar konusudaki muhalefetlerinin sinyalini vermekten çekinmediler.
FEDAKARLIK SIRASI ALMANYA’DA
Uzun tartışmalardan sonra revize edilen plana göre, Almanya’nın bloğun yüzde 15 hedefine ulaşmasına yardımcı olmak için komşularından daha fazla tasarruf yapması bekleniyor. Enerji Bakanı Robert Habeck geçen hafta yapılan Brüksel zirvesi öncesinde, Almanya’nın yüzde 15’ten fazla kesmesinin imkansız bir şey olmadığını söylerken, çok da rahat değildi. Yeşiller partili Habeck, önceki Alman hükümetlerinin “stratejik hatalarını” açıkça eleştirdi ve önümüzdeki kışın şiddetine bağlı olarak ülkesinin “yüzde 16 veya yüzde 20” tasarruf sağlayabileceğini öne sürdü.
YUNAN EMEKLİLERİN AHI TUTTU
Avrupa devletleri zirvesi öncesi üst perdeden konuşan Alman politikacıların, Brüksel’de tavır değiştirmek zorunda kalması, Alman medyasında da dikkatlerden kaçmadı. Süddeutsche Zeitung gazetesi, “Bazı devletler mali kriz sırasında ağır acı çekti ve Almanların sert derslerine katlanmak zorunda kalmıştı. Ve şimdi, bu durumu değerlendirip, eleştirilerini esirgemediler. Bugüna kadar yanlış yönlendirilmiş bir enerji politikasının farkına Ukrayna krizi ile varan Almanların şimdi, büyük gaz tasarrufu yapmaları gerekiyor” diye yazdı. Euro krizi sırasında Yunan emeklileri, İtalyan polisleri ve İspanyol öğretmenleri fedakarlık yapmaya çağıran Alman politikacıların karşısına, bu sefer bu ülkelerin yöneticileri benzer uyarılarla çıkıyordu.
FOTOĞRAF: INA FASSBENDER / AFP
Ülkenin önde gelen gazetelerinden Frankfurter Allgemeine gazetesi ise önceki Alman hükümetlerinin ülkeyi Rus gazına bağımlı hale getiren icraatlarına mercek tuttu: “Almanya, Kuzey Akım 1 boru hattını inşa ederken, Polonya’nın ve diğer orta ve doğu Avrupa devletlerinin enerji ve güvenlik çıkarlarını görmezden geldi. Ve her zaman en iyisini bildiklerini söylediler. Şimdi başkalarını dinlememenin acısı çekiliyor”
“PUTİN’İN HAİN OYUNU”
Rusya geçen hafta, bakım ve arıza gerekçesiyle Avrupa’ya ilettiği gazı, boru hattının kapasitesinin yüzde 20’sine indireceğini duyurdu. Alman Bakan Habeck gerekçeler için “saçma bir hikaye” değerlendirmesi yaptı. Putin hain bir oyun oynadığını söyleyen Habeck, “Ukrayna’ya Avrupa’dan verilen büyük desteği zayıflatmaya ve toplumumuzun içine fitne tohumları atıyor” değerlendirmesinde bulundu ancak bu sözler gönderilen gazın miktarını artırmadı. Aksine bazı Alman şehirleri, tasarruf tedbirleri uygulamaya başladı. Hannover ve Berlin’de bazı binaların geceleri görsel amaçlı yapılan ışıklandırmalarına son verildi. Şehir yönetimleri halka açık anıtları geceleri kapatıyor, belediye yüzme havuzlarına ve spor salonlarına soğuk duşlar koyuyor. Halka da soğuk duşlar almaları çağrıları yapıldı.
FOTOĞRAF: INA FASSBENDER / AFP
HANE BAŞINA BİRKAÇ YÜZ EURO ARTACAK
2021’de AB’deki 14 ülke gazının yüzde 50’sinden fazlasını Rusya’dan aldı. Almanya gaz ithalatının çoğunu evleri ısıtmak ve büyük sanayisine güç sağlamak için kullanıyor. Almanya’daki çoğu özel hane, gaz faturalarını önceden belirlenmiş fiyatlar çerçevesinde ödüyor. Haziran ayında başlatılan bir enerji acil durum planı çerçevesinde, şirketler müşterilerine yüksek gaz fiyatlarını yansıtmasına izin verildi. Bu nedenle ve henüz tüketici davranışını değiştirecek artışlar yaşanmadı. Bakan Habeck de, “Kasım ayında doğalgazın ne kadara mal olacağını henüz söyleyemeyiz, ancak acı haber şu ki, kesinlikle hane başına birkaç yüz euro artacak” dedi.
PUTİN VATANDAŞI ACITARAK KAZANMAK İSTİYOR
Eğer Habeck’in dediği gibi önümüzdeki aylarda hane başına aylık birkaç yüz euro’yu bulan artışlar yaşanırsa, bugüne kadar Ukrayna’ya geniş destek veren ülke yönetimleri ve halk bocalayabilir. Rusya ve Avrupa arasındaki mücadelede, iki taraf farklı kurallarla oynuyor. Meseleyi dayanıklılık testi haline getirmek isteyen Putin, vatandaşın cebini acıtarak, ülke yönetimlerinin Kiev yönetimine verdiği desteği kırmak istiyor. Geçen hafta, Kuzey Akım 1 boru hattından geçen gaz, kapasitenin yaklaşık beşte birine inerken, Avrupa gaz fiyatları bir yıl öncesine göre neredeyse 10 kat arttı. Bu nedenle Avrupa, Kaşıkçı krizinden bu yana adını bile ağzına almadığı Suudi Arabistan veliaht prensi Muhammed bin Salman’ı kırmızı halılarla karşıladı, kırmızı insan hakları karneleri nedeniyle sınırılı ilişki kurdukları Körfez ülkelerinin lidelerinin ayaklarına gidiyorlar, dünyanın dört bir yanında otokratik yönetimlerin elindeki gaz imkanlarını kullanmak için kırk takla atıyorlar. Adeta diplomasi, enerji politikasının altında bir yerde konumlanmaya başladı.
FOTOĞRAF: INA FASSBENDER / AFP
DİPLOMASI GAZ KURBANI OLDU
Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle başlayan kriz, ülkelerin kırk yıllık diplomasi kurallarını alt üst ederken, Avrupa başta olmak üzere gaz bağımlı ülkelerin yönecileri, başlarını ellerinin arasına alıp, “Nerede hata yaptık, bundan sonra ne yapmalıyız” soruna odaklanmış durumda. Savaş “yarın” bitse bile, doğalgaz fiyatları kolay kolay düşmeyecek. Ülkelerin, yenilenebilir yerel enerji üretimini artırması, petrol ve gaza bağımlılığın azaltılması gerekiyor. Bu adımların atılması için vatandaşların da eski rahatlarını bırakıp, daha tasarruflu yaşamayı öğrenmesi gerekecek.