Erkan Baş’ın kazağı, Emine Erdoğan’ın Hermes çantası: Moda politiktir

TİP Genel Başkanı Erkan Baş’ın giydiği Tommy Hilfiger marka kırmızı kazak günlerce gündemde kaldı. Nasıl ki İslamcı gelenekten gelen siyasetçilerin Versace kravatları, first lady'lerin Hermes çantaları tartışılıyorsa bu da normaldir. Çünkü moda politiktir.

KEZBAN KARAGÖZ 05 Şubat 2023 YAŞAM

Katıldığı bir programda Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı ve Milletvekili Erkan Baş’ın giydiği kazak gündeme oturdu. Evet, moda politiktir… Bazen kırmızı bir kazak sadece bir kazak değildir, daha fazlasıdır.

Erkan Baş’ın kırmızı kazağı genel olarak 1500 lira olması ile tartışıldı. Kazak Avrupa’da 60 euro civarında. Bu açıdan Avrupa’da birçok insanın erişebildiği bir fiyat, Türkiye’deki fiyat ise tamamen kötü ekonomi politikaların bir tezahürü. Fakat marka seçimi konusunda maalesef aynı şeyi söylemek mümkün değil. Markalar bize bir kazak, bir eşarp, bir çanta satmazlar. Markalar bize bir duygu vadederler.

Nasıl İslamcı kökenleri olan bir partinin genel başkanının eşi olan Emine Erdoğan’ın Hermes marka bir çantayı koluna takması gözlerden kaçmadıysa sosyalist bir politikacının Tommy Hilfiger markasını üzerinde taşıması da tartışılır.

TOMMY HILFIGER RENK ŞEMASINI NEREDEN ALIYOR?

Tommy Hilfiger; 1985 yılında kurulan giyim, ayakkabı, aksesuar, kokular ve ev mobilyaları üreten bir Amerikan giyim markası. Kurucu Tommy Hilfiger halen markanın tasarım ekibine liderlik eden ve tüm yaratıcı süreci denetleyen şirketin baş tasarımcısı.

Marka logosundaki renk şemasını ABD bayrağından ilham alıyor. Tasarımcı bu şekilde markanın Amerikan mirasına vurgu yapmak istedi. Markanın renk paleti, 1985’te piyasaya sürüldüğünden beri tutarlılık içinde. Marka tasarımlarında ise özellikle 90’larda klasik ‘tiki’ veya preppy denen stili güncelleyerek koleksiyona dönüştürmüştür. Popüler olmayı da hızla sağlamıştır. Bu stile aynı zamanda Ivy stil de denmektedir. Tiki modası özellikle erkekler için 1950’lerin sonlarında belirgin hale gelmiştir. Giderek yaygınlaşan tiki stili “Ivy” giyim tarzından beslenir. Iyv ise tahmin edeceğiniz gibi adını Ivy League üniversitelerine giden kolejli öğrencilerin stillerini rafine haline getirmesinden alıyor.

Ivy Style, Birleşik Krallık ve kuzeydoğu Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ekonomik üst sınıfların yaygın olarak keyif aldığı boş zaman etkinliklerinden (polo, yelken, avcılık, eskrim, kürek çekme, lakros, golf, tenis, rugby, squash) ve bu aktivitelerle ilişkili spor kıyafetleri günlük giyim olarak uyarlamasıdır.

SINIFSAL MARKA İLETİŞİMİ

Bakıldığında oldukça sınıfsal bir moda markası iletişimi de görmek mümkündür. Markanın çekimlerinde de bu hayat tarzının betimlemeleri olmaktadır. Ayrıca Tommy Hilfiger bir aile markasıdır. Aile boyu Tommy giymek ve Tommy giyen bir grup insanla aile olmak söz konusu. Markayı giyerek Tommy ailesine yani o ailenin temsil ettiği ekonomik üst sınıfa dahil olmayı da satın alır müşteri. Tommy de aslında bu zengin ve elit sınıfa dahil olmayı satıyor. Renklerden desenlere markanın reklam görsellerine kadar her şey bunu hissettirmektedir. O yüzden de aynı kalitede bir ürünün belki iki katı para verir müşterisi. Tasarımcı Hilfiger da bunları özetlercesine 2016’da “American Dreamer” adlı anı kitabını yayınladı.

Haliyle marka değeri Amerikan kültürünün bir PR’ı olarak görülebilecek Tommy’i medya önünde tercih etmek bir tezat.

Diğer taraftan Erkan Baş’ın kazağını gündeme taşıyan medyanın iktidardaki sembol isimlerin harcamaları hakkında sus pus olmaları manidar.

ECEVİT MAVİSİ, UZAN BEYAZI: SİYASETİN RENKLERİ

Siyaset dünyasında kıyafetler beden dili iletişimin bir parçası kabul edilmiştir. Basın ve iletişim danışmanları bu konular için mutlaka liderlere destek verirlerdi. Siyasetçiler de kampanyaları için reklam ve iletişim ajansları ile çalışırdı.

Her liderin akılda kalıcı bir stili olurdu. Bunların en güçlü örneği Ecevit. CHP’den ayrılıp kendi bağımsız partisini kuran politikacı meydanlara çıkarken hep o aynı tondaki mavi gömleği giyerdi. Renk, Ecevit ile o kadar özdeşleşmişti ki adı çarşı pazarda Ecevit mavisi olmuştu. Reklamcıların diliyle bir nevi jenerik isim olmuştu. Süleyman Demirel kasketi ile Anadolu köylüsüne hitap ediyordu. Kasket fötür şapkaya inkilab edecekti tabii. Demirel Köşke çıkmıştı zira. Erbakan ise gösterişli kravatları ile öne çıkıyordu. Onun seçimi de lükstü. Erbakan, politik söylem olarak ezilen alt sınıflar için adil düzen vaadiyle sesini geniş kitlelere duyurdu. Versace marka bol desenli ve parlak renkli kravatları o dönem basının da gündemindeydi. Zenginliği, giyim kuşamdaki elitist tavrı ise kitlesi için tuhaf bir şekilde takdir sebebi oldu. Onun elit zevklerine kimse toz kondurmak istemedi, aksine gurur duyuldu.

GÖMLEK BEYAZ AMA…

90’larda ise Tansu Çiller tayyörleri ve sarı küt saçları ile kişisel markasını kuracaktı. Ama heyecanlı süreçlerden biri Cem Uzan’nın seçim kampanyasında beyaz gömlekle meydana çıkması oldu. Bankaların hortumlandığı 2001-2002 ekonomik krizleri sonrası siyaset arenası genç dinamik ve temiz bir siyaset öneren (önerinin gerçekliği tartışılır) Genç Parti için klasik ceket takımlardan uzak durmuştu Uzan. Her konuşması her adımı ince ince hesaplanmıştı. Ali Taran sahnenin arkasındaki isimdi. Beyaz gömlek ise kolları kıvrılmış şekilde kullanılıyordu. İşe her an girişecek çalışmaya hazır politikacı imajının altını bu şekilde çizdiler.

‘SHOPAHOLIC’ EMİNE ERDOĞAN’IN ÇANTALARI

Günümüze geldiğimizde Emine Erdoğan lüks çantaları ile gündemde. Erdoğan ailesinin mütevazı başlayan hikâyesinin lüks yaşama geçen bölümünde çantalar önemli bir simge oldu. Öyle ki yoksulluk ve rüşvet tapelerinde bile kendisine hediye edilecek çanta mevzu oluyor. Çantaların limitli üretim olması ve 50 bin gibi bütçelerden başlaması parti içinde de huzursuzluk kaynağı gibi görünüyor. Zira çantaların replika yani taklit üretim olduğu bilgisi verildi. Gündem olan Varşova’da bir antikacı alışverişi için de 147 bin TL değil sadece 5-6 bin TL olduğu düzeltmesi yapıldı. Fakat Emine Erdoğan gittiği Avrupa gezilerinde lüks moda butiklerini kapattırıp tek başına alışveriş yapan bir moda tutkunu. Bunu artık cümle alem biliyor. Onun alışveriş merakı özellikle Avrupa’daki basında bol bol iğneleme sebebi. Hatta bazıları direkt onu alışveriş bağımlısı, ‘shopaholic’ olarak betimlemiş. Sarayda sirke yaparak açlık içinde kıvranan halkına mesaj veren ‘metavazı’ biri olarak kilosu 1.500 sterline kaliteli beyaz çay içtiğiyle övünmesiyle adeta alay ediliyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Hazreti Muhammed’in karikatürünü kınamayı reddetmesi üzerine Erdoğan, Fransız ürünleri için boykot çağrısı yaptı. Fakat o sırada Emine Erdoğan ünlü bir Fransız lüks markası olan Hermes çantası takıyordu. Ortaya çıkan bu manzara dünya basınında hak ettiği yeri buldu. Değeri 50 bin dolar çanta için replika açıklaması yapıldı.

HERMES ÇANTA’YI ELEŞTİRDİ, MAHKEMELİK OLDU

Emine Erdoğan’ın çantası gazetecileri mahkemeye kadar taşıdı. Evrensel Gazetesi yazarı Ender İmrek ‘Parıl parıl parlıyordu Hermes Çanta’ başlıklı yazısı yüzünden hâkim karşısına çıkmak zorunda kaldı. Emine Erdoğan bu yazı için İmrek’e hakaret dava açtı. İmrek bir süre sonra davadan beraat etti. Fakat çanta konusunda basına da gereken mesaj verilmiş oldu.

EN SON MEHMET METİNER

En son Mehmet Metiner’in de Prada marka mont ile derin yoksulluk içindeki bir aileye ziyareti vardı. Metiner de montun sahte olduğunu söyledi.

Mütevazı yaşam, aza kanaat etme gibi İslam dininde kabul gören değerleri sürekli dile getiren bir kesimin lüks markalara olan bağımlılık düzeyinde tutkusu da son zamanların güncel tezatı. Kırmızı kazak diye yaygara koparan iktidar medyası ise bu konularda üç maymun rolünün hakkını veriyor.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram