‘Taksim bombacısı’ hakkında MİT ne diyor acaba?

Karşı hamle gelmezse süreç Soylu ve emniyetin istediği yönde gelişecek ve o yönde siyasi sonuçları olacak. Misal MİT'ten karşı hamle gelirse güvenlik uzmanı başka gazeteciler başlarlar sorgulamaya bu eylemi. İyi ki güvenlik bürokrasisi içinde savaş var. Yoksa nereden bileceğiz Ankara'da neler döndüğünü. 

SÜLEYMAN ÖZKAYA 15 Kasım 2022 GÜNDEM

Halk TV’ye konuşan bir üst düzey emniyet yetkilisi ‘Tüm birimlerimiz saldırının PKK terör örgütü tarafından yapıldığı konusunda hemfikir’ demiş. “Saldırgan ifadesinde Afrin’de yaşarken kendisine iki kere TSK’ya karşı çalışmak üzere ajanlık teklif edildiğini, ilkini reddettiğini fakat ikincisini kabul ettiğini anlattı.’ diye de eklemiş. Sadece emniyet birimleri değil yılların deneyimli eski tabirle polis-adliye, güncel tabirle güvenlik konularında uzman gazetecileri de emniyetten yapılan açıklamaların doğruluğu konusunda ‘hemfikir’ anlaşılan. Baksanıza Tolga Şardan’dan Saygı Öztürk’e oradan Odatv ekibine kadar kimseden failin kimliğini ve eylemin niteliğini sorgulayıcı tek ifade okumadık hala.

Oysa Suriye asıllı ‘bombacı’ ile ilgili soru işaretlerini görmek için öyle güvenlik uzmanı filan olmaya hiç gerek yok. Daha eylemin sabahında Bakan Soylu ve emniyetin açıklamalarındaki tutarsızlıkları eleştiren çok sayıda paylaşım vardı sosyal medyada. Suriye uyruklu kadının kıyafeti, patlamadan sonra ‘belki kadraja girememeşimdir’ dercesine kameralara doğru koşması, saklanmak yerine evinde polisi beklemesi, özel istihbarat elemanı olarak yetiştirildiğini ‘hemencecik’ söylemesi… Liste uzun…

Şardan ve Öztürk’ün bunları görmemesi mümkün mü? Tabi ki değil ama bizde polis-adliye muhabirleri ancak ekipler arası savaş ve güç mücadelesi varsa eleştirel bir dil kullanır. Yakın olduğu ekip adına ve karşı ekibi yıpratmak için. Şardan bugün de açıkça yazmış ’35 yıl boyunca İçişleri bakanlığı ve polis teşkilatı içinde ekipler savaşına tanık oldum’ diye. İstanbul Emniyet Müdürü ile Bakan Soylu arasındaki çatışma yazısına gelen tepkiler nedeniyle.

Ama şimdi hepsinin içi rahat. Emniyette tam bir fikir birliği varmış İstiklal eylemi konusundan. Öyleyse sorgulamaya, eleştiriye ne hacet. Tek devlet, tek emniyet, tek polis adliye gazeteciliği. Kaçırdım mı bilmiyorum ama benim hala Gökçer Tahincioğlu’ndan umudum var. Kürt meselesine farklı baktığı için.

Neyse ki devletimizin başka istihbari birimeleri de var. Yoksa Zafer Partisi lideri Özdağ’ın ‘Benim elimde Soylu’nun açıkladığından farklı bilgiler var.’ çıkışını duyamayacaktık. Malum Soylu ile kavgalı Özdağ. Eğer emniyet içinde kendisine bilgi uçuran başka bir klik yoksa elindeki bilgiler MİT kaynaklı olmalı. Açıkça söylemişti zaten ‘istihbarat birimlerinden bana bilgi geliyor’ diye. Bir zamanlar MİT müsteşarlığı beklentisi de vardı malum. Allah devlete zeval vermesin istihbarat ve güvenlik birimleri arasında güç savaşı da olmasa ülkede ne olup bittiğini öğrenemeyeceğiz.

Bir de tabi Selvi var. O da bir başka kanat adına emniyete destek için indi sahaya. Ayrıntıya girmeyeyim; efendim eylemi planlayan ve bombacı kadını yönlendiren isim teknik takibe takılmış da, şimdi gözaltında hesap veriyormuş da. Eylemden önce teknik takibe neden takılmamış, Suriye’nin kuzeyi bu kadar kolay dinleniyorsa diye soramıyoruz tabi. Bir zamanlar MİT servis ederdi bu tür bilgileri, misal; Kandil’de şöyle konuşurdu PKK yöneticileri ‘TC askerleri çok iyi savaşıyor, bittik dağıldık heval, ne yapsak acaba, teslim mi olsak.’ Açın Sabah’ın özel istihbarat arşivini okuyun.

MİT’ten karşı hamle gelmezse süreç Soylu ve emniyetin istediği yönde gelişecek ve o yönde siyasi sonuçları olacak gibi görünüyor. O karşı hamle gelirse güvenlik uzmanı başka gazeteciler başlarlar sorgulamaya bu eylemi ve arkasında olanları. Diyorum ya iyi ki güvenlik bürokrasisi içinde savaş var. Yoksa nereden bileceğiz Ankara’da neler oluyor.

Sahi Biden ile de görüşen Erdoğan’dan niye ses yok hala.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com