‘Emniyet ‘FETÖ’ açıklamasıyla utançlarına yeni bir utanç ekledi’

Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün ilgili polisle ilgili işlem yapması gerektiğini belirten Demirel, "Kendilerinin suçu kamuoyu önünde net olarak görüldü. Bunun üzerini kapatmak için zaman zaman yaptıkları gibi meseleyi terörize etmeyi seçtiler." ifadelerini kullandı.

SELAHATTİN SEVİ 19 Şubat 2019 GÜNDEM

TAYAD (Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Dayanışma Derneği) eyleminde gözaltına alındığı esnada polis tarafından cinsel saldırıya uğrayan Merve Demirel (21), Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün “Kendisi DHKP-C eylemlerine katıldı, babası da ‘FETÖ’den ihraç edildi” açıklamasına tepki gösterdi. Kronos’a konuşan Merve Demirel, “Utançlarına yeni bir utanç eklediler.” dedi.

Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün ilgili polisle ilgili işlem yapması gerektiğini belirten Demirel, “Kendilerinin suçu kamuoyu önünde net olarak görüldü. Bunun üzerini kapatmak için zaman zaman yaptıkları gibi meseleyi terörize etmeyi seçtiler.” ifadelerini kullandı.

Demirel şöyle konuştu:

“Türkiye’de 15 Temmuz’dan sonra KHK’larla ihraç edilen 100 binden fazla eğitimci var. Onları pasifize etmek için OHAL komisyonları kurdular. Ankara Emniyeti babamı gündeme getiriyor ama babamla ilgili OHAL komisyonu henüz bir karar vermedi. Mahkemelerden hakkında bir hüküm çıkmadı. Buna rağmen alenen bir karar çıkmış da babam hüküm giymiş gibi bir tavır içine girdiler. Fakat karşılarında bütün toplum kesimleriyle güçlü bir kamuoyu buldular. Bu bir kazanımdır.”

‘SESİNİ YÜKSELTENE SUÇ İSNAT EDİYORLAR’

AKP iktidarının insanları, kendilerine yapılan haksızlıklara veya başkalarına yapılan hukuksuzluklara ses çıkarınca hemen bir örgüte yamamaya ve bir terör organizasyonunun içine koymaya çalıştığını söyleyen Merve Demirel, “Böylece insanların haklılığının önüne geçmeye çalışıyorlar. Ama bilmiyorlar ki, haklılığını kuşanmış bir insanı ister taciz edin ister ona şiddet uygulayın etki etmez. Sadece haklılığı biraz daha ortaya çıkar. Bana ve arkadaşlarıma gelen destek tepkilerinden de bunu görmek mümkün.” diyor.

‘POLİS ŞİDDETİ SIRADANLAŞTI’

Hak arama eylemlerine katılmasının kendi tercihi olduğunu, babasının ve ailesinin gündeme getirilmesinden rahatsızlık duyduğunu söyleyen Merve Demirel şöyle devam etti:

“Bu tamamen bir yıpratma taktiği. İnsanları birbirleriyle ve en yakınlarıyla suçluyorlar. Babaya suçlu deyip çocuğu içine katıyorlar, çocukları ile ilgili bir durum varsa bütün aileyi işin içine çekiyorlar. O kadar alışmışlar ve benliklerine işlemiş ki haysiyetsizce saldırmak… Sürekli bu yönden bir söylem geliştiriyorlar.”

Gösteri ve yürüyüşün en doğal vatandaşlık hakkı olduğunu ve anayasa ve yasalarla güvence altına alındığını belirten Demirel, “Biraz hukuk bilen, kanun bilen bunu bilir. 16 Şubat’taki eylem açlık grevindeki tutuklu avukatlar için yapıldı. OHAL kalktı, polislerin müdahale etmesini gerektirecek bir şey yoktu. Basın açıklamamızı okuyup eylemi bitirecektik.” dedi.

‘HALKIN ARKAMIZDA OLMASI POLİSLERİ RAHATSIZ ETTİ’

Yaşanan taciz olayından sonra halkın verdiği desteğin polisleri çok rahatsız ettiğini söyleyen Merve Demirel, “Herkesin gözü önüne, aleni olarak gerçekleşen bir suçu maalesef kabul etmek istemiyorlar. Sadece suçlarına suç ekliyorlar, bunun farkında bile değiller.” diyor.

Demirel şunları kaydetti:

“Bu dönem bütün toplum kesimleri için zor bir süreç. Aslında hepimizin siyasi görüşleri ve kimlikleri farklı. Fakat birlikte hareket etmeye engel değil. İktidarın ve polisin sesini çıkaranlara karşı pervasızlaştığı bir yerdeyiz. Bunu da farklılıklarımızdan yararlanarak, kendilerine yönelen tepkiyi bölmeye çalışarak yapıyorlar. Türbanlı-türbansız, CHP’li veya HDP’li de olsanız herkesin talebi aslında ortak: Özgürce bu ülkede yaşamak.”

21 yaşındaki Merve Demirel, iktidarın ve toplumun bir kesiminin asla karşısındakini dinlemediğini, anlamaya çalışmadığını, tutarlı mı tutarsız mı konuştuğunu bile irdelemediğini belirtti.

‘SADECE ONLAR SES ÇIKARIYORDU’

15 Temmuz’dan sonra Ankara’da politik bilincinin oluşmaya başladığını söyleyen Demirel bu süreci şöyle anlatıyor:

“Yaşanan OHAL uygulamaları ve bunun iktidar tarafından bir fırsata dönüştürülmesinden rahatsız oldum. Kimse sesini çıkarmıyordu. KHK ile ihraç edilen ve ‘İşimi İstiyorum’ diyen birkaç kişi vardı ses çıkaran. Bunlar da sol gelenekten gelen insanlardı. Hakkını arayan, cesurca itiraz eden kişilerdi meydanda gördüklerim. Oysa yüz binlerce ihraç vardı. Eğitimciler, sağlıkçılar ve başka meslek gruplarından insanlar. Gerçek anlamda o üç-beş insanın direndiğini görünce kendime yakın buldum. İmkan oldukça onlara destek vermeye geldim.

‘TÜRKİYE’DE BANA YAPILAN TACİZDEN DAHA KÖTÜ ŞEYLER YAŞANIYOR’

Sol geleneğin geçmişte de onurlu bir mücadele verdiğini söyleyen Merve Demirel, “Böyle bir sol gelenek içinde bulunmasam bana yapılan tacizden utanabilirdim. Beni çok fazla etkileyebilirdi. Fakat bundan önceki karanlık dönemlerde de kadınlara yapılanları biliyoruz. Taciz, tecavüz, işkence… Bunları daha çok bilince bana yapılanlar gözümde değersizleşti, iç dünyamda iz bırakmadı.” diyor.

Ailesi ilk başlarda kızlarındaki bu değişime şaşırmış. “Ailem sıradan muhafazakar ve politik olmayan bir aileydi, benden böyle bir tavır beklemiyorlardı.” ifadelerini kullanan Demirel, “Beni 2015’ten sonra toplumca yaşadıklarımız politikleştirdi. Bütün yaşanan travmalara, çelişkilere ve uygulamalara tahammül etmek için çelikleşmiş bir politik bilinç gerekiyor.” şeklinde konuşuyor.

Babasının da kendisine yapılanlardan rahatsız olduğunu belirten Demirel, “Ben de babam da suç duyurusunda bulunacağız. Hiç gündemde değilken, hakkında kesinleşmiş bir hüküm yokken babam suçlu gibi gösterildi.” diyor.

Ana akım diye tabir edilen basının ve televizyonların hak ihlallerine kulak tıkadığını ve bu ihlallere haberlerinde yer vermediğini belirten Merve Demirel, “Avukatların açlık grevlerindeki 27’nci günü. Önce onlar ve başka hukuksuzluğa uğrayanlar için hak arayacağız, meydanlarda olacağız. Kendim için, ailem için, yüz binlerce insan için sözde diye küçümsedikleri Yüksel eylemi önemli.” diyor.

‘BU MESELE SAĞ-SOL MESELESİ DEĞİL’

“Bu ülkede hepimiz herkes için ses çıkarmalıyız.” diyen Merve Demirel, kadın milletvekillerinin aramamasına üzülmüş.

Toplumun sağ ve muhafazakar kesimi için de, “Taciz olayı kendi başlarına gelmediği için bilmiyorlar. Ben de bilmiyordum.” derken şunları ekliyor:

“Ben daha önce de iki kere gözaltına alındım. Taciz edilmemiştim. Bu sefer edildim. Tutuklama da olabilir, korkmuyorum.

Polisler bana o çirkin davranışı yaptığında çok öfkelendim. Küfür edebilirdim, tekme atabilirdim, yapmadım! Yapsaydım onların seviyesine düşecektim. Ama saat 3’teki eylemden sonra 6’daki eyleme gittim. En büyük cevap buydu. Baktım beni taciz eden polis de orada. O kişi, o suçu işlediği halde oradaysa ben neden olmayayım. O utanacak, o yargılanacak…

Artık, biliyoruz. Bu ülkede adaletsizliğe ses çıkaranlara her şey yapılır, biat edenlere yapılmaz. Bu bir gerçek.

Bugün bakıyorum. İtibarlı, onurlu ve haysiyetli olan benim. Bazıları fotoğraflarda yüzünü kapatsaydın, buzlasaydın gibi şeyler söyledi. Neden? Benim yüzümü kapatacak ve utandıracak bir davranışım yok. Bu utanç onların. Kadınlar önce kadınlar için bir araya gelmeli. Cinayetlere, tacizlere, tecavüzlere kadınlar uğruyor. Kız çocuklarına bakanlar söylüyor, ‘Birisi sizi taciz ederse bağırın’ diye… Biz ses çıkarınca neden suç olsun. Neden yüzümü gizleyeyim, utanayım.

Bu biraz da üst üste geldi. Yerel seçimler var, AKP türban üzerinden söylem geliştirmeye çalışıyordu, birçok haksızlık hukuksuzluk oluyordu. Tacizler oluyordu. Belgelenemiyordu. Bu belgelendi. Bütün çelişkileri ortaya çıktı.”

‘ÖNCELİKLER SIRASININ BAŞINDA ÖZGÜRLÜK GELİYOR’

Muhafazakar arkadaşları tarafından dışlanmadığını, yeni çevresi tarafından yadırganmadığını söyleyen Merve Demirel sözlerine şöyle devam ediyor: “Çünkü çıkara dayalı ilişkimiz yok. Her kesimden arkadaşım var. Türbanlı, solcu, dindar önemli değil bizim için. Hangi tesettürlü insan baskının olduğu bir yerde yaşamak ister. Benim için öncelikler sırası var. Başında özgürlük geliyor. Sonra, iş cinayetleri, hukuksuzluklar ve adaletsizlikler geliyor.

‘AİLEMİN ZARAR GÖRMESİNİ İSTEMİYORUM’

Güçlüyüm ama ailemin zarar görmesini istemiyorum. Ben güçlü durabiliyorum. Herkesten bunu isteyemem.

Sol gelenekten gelen müzik topluluğu Grup Yorum, 28 Şubat’ta türban direnişine destek verdi. Şimdi sağdan-soldan herkesten hak arama ve adalet mücadelesine destek bekliyorum. Özellikle kadınlar yanımızda olmalı.

Her şeye rağmen AKP’ye de bir çağrım var. Türban konusunda samimiyseler Ankara Emniyeti’nin açıklamasını tekzip ederler. Net olarak düşüncelerini öğrenmiş oluruz.”

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com