Dış politikanın baskınlığı ve yeni partilerle hareketlenen siyaset…

KRONOS 10 Mart 2020 GÜNDEM

Hakan Aksay muhalefeti eleştirme kolaycılığıyla suçlanma riskini göze alarak dış politikadan söz ediyor T24’te; ‘İktidar olmak için şu “hain dış güçler” türü modası geçmiş şablonları aşmayı deneyip uluslararası aktörlerle ilgili çaba sarf etmeye ne dersiniz? Putin’le ve “Putin’in adamları” ile (sırada Trump, Merkel, Macron falan da var tabii) bir tanışsanız… Hayır hayır, tabii ki onlardan oy istemeyeceksiniz! Asla onların sizi “kullanmalarına” da izin vermeyeceksiniz! Daha da kuşkuluysanız Moskova’ya gittiğinizde ne idüğü belirsiz Rus votkalarını içmeyin ve Borodinski ekmeğini yemeyin; çünkü KGB her an sizi zehirleyebilir! Ama siyaset yapın! Dış siyaset!.. O dış siyaset ki, aslında sadece adı “dış”, son yıllarda çoktan “iç” oldu da sizin yeterince haberiniz olmadı sanki…’.

Evrensel’de Mustafa Yalçıner ise, yine dış politika, özellikle Moskova Mutabakatı üzerinden muhalefeti gerçekçi olmaya çağırıyor; ‘Zirvede Rusya’nın kendisini dayatıp bir dizi küçük düşürmeyle birlikte Erdoğan’a birçok geri adım attırdığı doğrudur, ancak yerinden söküp atmayı da gerçekleştirememiştir. Özetle, kullandığı milliyetçilik silahı bakımından, bazı kayıpları vardır kuşkusuz, ama daha zayıflamış haliyle olsa bile, henüz hâlâ bulunduğu mevzileri savunmayı sürdürebilme olanakları tükenmiş değildir. Gerçekler üzerinden yürünmelidir.’.

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi etkili mesajlar veriyor ancak, Gazete Duvar’da Ülkü Doğanay önce özeleştiri diyor; ‘İşte şimdi Davutoğlu, üstelik de 8 Mart gibi bir günde, bugüne kadar yaptıklarından hiçbir pişmanlık belirtisi göstermeksizin, bir özür bile dilemeden, atanamayan öğretmen, işsiz bırakılan gazeteci, akademisyen, hakları gasp edilen işçi, üniversite mezunu, “çantada keklik görülen” başörtüsü mağduru kadınlar hakkında konuşmaya cüret edip bir erkeğin dış sesiyle Orda Dur! diyor gözümüzün içine baka baka. Elimde değil, hem bir kadın olarak, hem de ifade özgürlüğünü kullandığı için işinden edilen, hakları gasp edilen bir akademisyen, yargılandığı davadan beraat ettiği halde işine iade edilmeyen bir KHK’lı olarak Davutoğlu’na en güçlü kadın sesimle “Davutoğlu, Orda Dur!” diyesim geliyor.’.

Uzunca bir süredir demokratik koşullardaki aşınmaya dikkat çeken Abdülbaki Erdoğmuş, Meridyen Haber’de yeni partiler aracılığıyla siyasetin yeni paradigmasını dikkatlere sunuyor; ‘600 milletvekili ve çok sayıda partinin varlığına rağmen siyasetin tıkanmış olması ülkemizin yararına değildir. Demokratik siyasetin ve TBMM’nin işlevsizleştirilmesi, önemsizleştirilmesi ihtiyaç duyduğumuz “ortak akıl siyasetini” imkânsız hale getirmiştir. Bu nedenle çoğulcu siyasete katkı sunacak her parti ve sivil-siyasi oluşumu değerli buluyorum ve ceberut yönetime, tekçiliğe, otoriterizme karşı birbirleriyle dayanışma ve ittifak içinde olmalarını önemsiyorum. Yeni kurulan partinin de bu anlayışla hareket edeceğini umuyorum.’.

Karar’da ibrahim Kiras kuvvetli aidiyetlerden yola çıkarak zor zamanlardaki liderlik imtihanlarını hatırlatıyor, bilimsel bir destekle; ‘“Önderler ve yönetimler, insanların ‘düşman ve müttefiklere sahip olma gereksinim’lerini abartabilirler” diyor Volkan ve şu uyarıyı yapıyor: Bazı liderler, insanların gerçek tehdidin bitip tehdit fantezisinin başladığı noktanın ayrımına varmalarına yardımcı olabilirler. Bu, endişeyi azaltır. Bazı başka liderler, yalnızca ‘milli çıkar’ olarak adlandırılan şeylere bağlı olarak değil, aynı zamanda kendi kişilik özelliklerine de bağlı olarak tehlikeleri büyütebilir, endişeyi artırabilir ve grubun gerileme halinde kalmasına neden olabilirler; bu da daha ileri düzeyde toplumsal ve politik sonuçlar doğurabilir. Kriz ve terör dönemlerinde liderler, yandaşlarını iyileştirebilirler de zehirleyebilirler de.’.

Günün öne çıkan yorumları Kronos Podcast yayınında:
https://soundcloud.com/user-436877268/100320-kp

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram