Die Welt: Türkiye ve Mısır, Libya’da çatışmanın eşiğinde

Alman Die Welt gazetesinde yayınlanan bir analizde Libya'da Türkiye ve Mısır'ın çatışmanın eşiğine geldiği savunuldu.

KRONOS 24 Temmuz 2020 DÜNYA

Libya’da Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Ulusal Mutabakat Hükümeti güçleriyle, General Halife Hafter'in Libya Ulusal Ordusu arasındaki çatışmalar sürüyor.

Bu aralar özellikle Avrupa basınında Ayasofya’dan daha çok, Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Libya politikaları gündem oluyor. Die Welt gazetesinde bugün yayınlanan analizde de Türkiye ve Mısır’ın Libya’da çatışmanın eşiğine geldiği belirtildi. Alfred Hackensberger imzalı yazıda, “Libya’da yıllardır çatışma sürüyor. Fakat şimdi ilk defa askeri gücü yüksek iki devlet arasında doğrudan bir çatışma çıkması ihtimali var” denildi.

Kronos olarak, “Avrupa’nın kapıları önünde iki ülke savaşa gidiyor” başlıklı yazının türkçesini yayınlıyoruz:

“Her gün yeni askeri konvoylara silah ve asker yüklü yüzlerce araç geliyor. Silahlar yerleştiriliyor ve hava savunma sistemleri kuruluyor. Libya’nın Akdeniz sahilindeki liman kenti Sirte’de bir kez daha büyük bir savaşa hazırlanılıyor. Muammer el-Kaddafi’nin memleketi Sirte’e, iç savaşın başlangıcından beri huzur bulunamadı.

(Kaddafi) buraya, ilk kez ölüm ve yıkım getiren eksantrik diktatördü. Ekim 2011’de yakalanıp öldürülene kadar iki ay boyunca Sirte’te kaldı. Kaddafi’den sonra da İslam Devleti (IŞID) buraya korku ve sefalet getirdi.

Şehir bir buçuk yıl sonra kurtarılsa da sonrasında bir daha harap oldu. Bugün Sirte yine savaşın merkezi. Bu sefer mevzubahis Libya’ya kimin egemen olacağı. Zira Sirte’yi kontrol eden, petrol rafinerilerini ve sahilin daha doğusundaki ihracat limanlarını da kontrol ediyor.

Ülkede uluslararası alanda tanınan Başbakan Fayiz es-Serrac’a bağlı Trablus merkezli milisler ile General Helife Hafter’e bağlı Tobruk merkezli Libya Ulusal Ordusu (LNA) çatışıyor. General Hafter’in kuvvetleri bir ay önce Trablus’a kadar dayanmış, ancak başarısız olup geri çekilmişti.

Çatışan taraflar arasında müzakere girişimleri de başarısız oldu. Ocak ayında Almanya, Berlin’de düzenlediği Libya konferansında barış görüşmelerini başlattı ve BM silah ambargosu ile uyum çağrısında bulundu. Ancak, toplantının önemli bir etkisi olmadı.

Aksine: Libya’da durum kötüleşti. Bunun nedeniyse yerel rakiplerden ziyade yabancı aktörler. Türkiye ve Katar, İtalya’nın onayıyla Sarrac hükümetini destekliyor. Mısır, Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Fransa geleceğin adamı olarak gördükleri General Hafter’e güveniyor.

Yıllardır kıtadaki en büyük petrol rezervine sahip Kuzey Afrika ülkesinde bir vekalet savaşı sürüyor. Hafta sonu Almanya, Fransa ve İtalya ilk kez Libya’ya karşı silah ambargosu uygulamak için yaptırım tehdidinde bulundu. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas (SPD), “Hem techizat hem de paralı askerlerin genellikle kiralık gemiler veya uçaklarla Libya’ya getirildiğini biliyoruz” dedi.

Ancak, üç Avrupa ülkesinin tepkisi çok geç geldi. Pazartesi günü, Kahire’deki Mısır Temsilciler Meclisi Libya’ya askeri müdahaleyi onayladı. Milletvekilleri orduya sınır ötesi operasyonlar için yeşil ışık yaktı.

Bu karar, İttifak’ın en güçlü ordularından birine sahip, NATO üyesi Türkiye ile Mısır’ın karşı karşıya gelme riskini doğurdu. Çünkü Ankara, sadece Trablus’taki hükümete büyük çapta silah göndermekle kalmıyor. Türkiye, Libya’ya askeri danışmanlardan oluşan bir kadro ve bir dizi özel kuvvet de konuşlandırdı. Ayrıca, Türkiye’nin Libya’da savaştırdığı Suriye’den gelen yaklaşık 15 bin paralı asker de var.

Ankara, Sirte ve yaklaşık 300 kilometre güneydeki Al Jufra hava kuvvetleri üssünün alınması konusunda ısrar ediyor. LNA’nın her ikisini de mücadele etmeden teslim etmesi gerekiyor. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bir hafta önce devlet televizyonu TRT Haber’de “Geri çekilme olmamasına karşı askeri operasyon hazırlıkları sürüyor” dedi. Mısır ve Türkiye arasındaki çatışma böylece programlanmış oldu.

Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi ise, Sirte ve Al Jufar’yı geçilmemesi gereken “kırmızı çizgi” olarak niteledi. Bu açıklamayı, Haziran sonunda Libya sınırındaki Mısır askeri üslerine özenle hazırlanmış bir propaganda gezisi sırasında yaptı.

Sirte’den Al Jufra’ya kadar olan bu “kırmızı çizginin” arkasında, sadece petrol rafinerileri, depolama tankları ve deniz kıyısındaki ihracat tesisleri bulunmuyor. Bu bölge, Libya’nın toplam petrol rezervinin üçte ikisine ev sahipliği yapıyor. Dolayısıyla bunların Hafter’de kalması gerekiyor. Zira petrol, ateşkes müzakerelerinde güçlü bir pozisyonu garanti ediyor.

Sisi boş sözlerin adamı değil. Eski bir askeri istihbarat şefi ve savunma bakanı olarak, neden bahsettiğini biliyor. 65 yaşında olan Sisi, selefi Muhammed Mursi’yi 2013 yılında askeri bir darbe ile görevden aldı. Radikal Müslüman Kardeşler adayı, “Arap Baharı” sırasında devlet başkanı seçilmişti. Onun görevden alınmasının ardından Sisi, sert bir temizlik başlatmıştı.

Binlerce Müslüman Kardeşler üyesi ve yeni cumhurbaşkanının muhalifleri parmaklıklar ardına gönderildi. Mısır bir kez daha Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in 30 yıllık otokratik yönetimini hatırlatan otoriter bir devlet oldu. Mübarek, Kahire’deki Tahrir Meydanı’ndaki kitlesel protestoların ardından, 2011’de istifa etmek zorunda kalmıştı. Bugün Mısır’da, insanların o günlerde sokaklara taşıdığı özgürlük, demokrasi ve insan haklarının belirtisi yok.

Sisi’nin gücü orduya dayanıyor. Ordu, Mısır’daki siyaset ve ekonomik yaşamın ayrılmaz bir bileşeni. Mısır Cumhurbaşkanı’nın General Hafter’e duyduğu sempatiyi açıklamak kolay. Her ikisi de asker ve hiyerarşik yapılara zaafları var. Ortak yönleri de Müslüman Kardeşler’e ve genel olarak, ne kadar ılımlı bir yüzü olursa olsun, siyasi İslam’a karşı olmaları. Beş yıl önce Welt ile yaptığı röportajda Hafter, “Ilımlı İslamcılar yoktur, hele  Trablus’ta hiç yortur” dedi ve devam etti: “Herkesin tepesinde bir kılıç sallanıyor.”

Sisi, Libya’nın Türk etkisi altında bir İslamcı üssü ve dolayısıyla daimi bir huzursuzluk kaynağı olmasını engellemek istiyor. Türkiye, Müslüman Kardeşler ideolojisine olan sempatisini gizlemiyor. Ayrıca aşırılık yanlılarına gözlerini kapatıyor. Ankara, El Kaide ve IŞİD’le bağlantılı grupları, ulusal çıkarları tehlikeye atmadıkları sürece serbest bırakıyor.

Kaddafi’nin düşmesinden sonra, Libya birkaç yıl boyunca uluslararası cihatçıların destek noktası oldu.  Doğu ve Batı Libya’da çok sayıda eğitim kampı vardı. Dünyanın dört bir yanından on binlerce İslamcı orada silah ve patlayıcı kullanmayı öğrendi. Alman cihatçılar da Suriye’ye geçmeden önce bu kamplarda birkaç ay geçirdiler.

Bunlar arasında Berlinli rapçi Denis Cuspert ve militan Selefiler grubu Millatu Ibrahim’in diğer üyeleri vardı. “Terörist yuvalarını” temizleyen General Hafter’di. 2014 yılında “Onur” operasyonunu başlattı ve Doğu Libya’daki tüm radikal örgütleri dağıttı. Aynı yıl Sisi, Mısır Cumhurbaşkanı seçildi. İslamcı avcılarının ittifakı daha açık olamazdı.

Mısır, Libya’da liderlik rolü üstlenmeye ve Türkiye’yi yerine göndermeye hazır. Mısır silahlı kuvvetleri, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki en güçlü kuvvet. Küresel Ateş Gücü Endeksi’nde 138 ordu arasında dokuzuncu sıradalar. Ayrıca, Sisi tek taraflı hareket etmiyor. Fransa uluslararası siyasi destek sağlıyor. Askeri yardım, BAE ve dünya gücü Rusya tarafından sağlanıyor.

Ünlü Rus Wagner grubundan binlerce paralı asker Libya’da konuşlandı. Sadece bir ay önce Kremlin, birkaç modern Mig-29 ve Mig-24 savaş uçağını Al Jufra hava üssüne yerleştirdi. Bunların, birkaç Türk hedefini bombaladıkları söyleniyor.

Buna ek olarak, Mısır’ın Rusya’da sipariş ettiği toplam 26 ultra modern Su-35S savaş uçağının ilk beşi Novosibirsk’te teslim edilmeye hazır halde. Su-35S, dünyanın en iyi avcı uçaklarından biri ve Türk Hava Kuvvetleri için baş ağrısı olma ihtimali taşıyor.

Türkiye bu haftanın başında, Hafter’e verilen desteğin derhal durdurulması için çağrıda bulundu. Türkiye Savunma Bakanı Hulusi Akar, Libya İçişleri Bakanı Fethi Başağa ile Ankara’da görüştükten sonra “Hafter darbesine tüm yardımların durdurulması şart” dedi. Ama bu olmayacak bir duaydı.

Mısır, BAE ve Rusya’nın bilhassa da Kaddafi’nin memleketi Sirte’de azla yetinmeyeceği ortada. Zira burası Libya’nın petrol zenginliğini, Türkiye’nin desteklediği Sarrac hükümetinden korumak için son kale.” (KRONOS DÜNYA)

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com