Darbe söylentilerinden devşirilen mağduriyet algısı durumu düzeltir mi?

KRONOS 05 Mayıs 2020 GÜNDEM

Celal Başlangıç, Artı Gerçek: Bugünkü Türkiye’de eğer bir “darbe olacak” korkusu pompalanıyorsa ya Saray, iktidarını kaybetme endişesiyle yeni bir “kontrollü darbe tiyatrosu” tezgâhlıyordur ya da şu andaki müttefiklerinden biri darbe girişimine sıvanmıştır; tıpkı 15 Temmuz’da olduğu gibi… Kesin olan şu ki, Saray iktidarı kaybetmemek için “darbe” yalanına sarılarak yapacağı yeni zulümlere kılıf arıyor; mağduriyet yarat ki zulmün mazur görülsün.

Ayça Söylemez, Birgün: Salgın günlerinde sessiz sedasız bir karar çıktı: IŞİD’in Diyarbakır’daki HDP mitingine düzenlediği saldırıyla ilgili davanın gerekçeli kararı. Geçen haftaki kararla, bir IŞİD mensubunun neden Türkiye’de yargılanmak istediği sorusu bir kez daha cevaplandı. Zamanında ‘yetenekli Bay Burhan Gök’ diye tanımladığım sanığın beraat gerekçesi de ‘delil yetersizliği’ olarak açıklandı.
‘Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs, Nitelikli Öldürme, Nitelikli Öldürmeye Teşebbüs, Tehlikeli Maddeleri İzinsiz Olarak Bulundurma veya El Değiştirme.’ Bunca ağır suçla yargılanmasına rağmen daha davanın başında tahliye edildi, sonra da beraat etti. Tabii tuhaf olan itham edildiği suçlar değil, iddianamedeki deliller ve bu delillerin yok sayılmasıydı.

Alaattin Aktaş, Dünya: İşte korona vurmuş veriler yavaş yavaş gelmeye başladı. Ama doğrusu ne vurma! Üretimin ve bağlı olarak ihracatın yavaşlayacağı tahmin edilmiyor değildi de bu kadarı herhalde beklenmiyordu. Hem düşünsenize, ihracat için çok önemli olduğu söylenegelen kur böylesine fırlamış gitmişken… Demek ki ortada satacak mal azsa ya da yoksa ve karşı tarafta alıcıya rastlanmıyorsa kur ne olursa olsun ihracat yapılamıyormuş. Ayrıca yüksek kur, üretimde giderek ithalata bağımlı hale gelen sanayimiz için öyle pek de büyük avantaj yaratmıyor artık.

Çetin Ünsalan, Paraanaliz: Siz ne anlatırsanız anlatın, hangi moral motivasyon yaklaşımlarında bulunursanız bulunun, söz konusu olan sofraya gelen ya da gelemeyen çorba, ödenebilen ya da önemeyen fatura ise söylediklerinizin tamamını yok hükmünde kılar. Araya bir dip not koyalım. İşte sadece bu nedenle bile gerçek basın çok önemlidir. İktidara sahip olanların yanlarında bulundurduklarının, farklı gerekçelerle gerçekleri gizleme ve yaranma duygusu, bir süre sonra yetkili ile ona o yetkiyi emanet vere yurttaş arasındaki köprünün yıkılmasına neden olur. Bugünkü iletişim çağında, insanların dünyadan ve kendi ülkesinde yaşananlardan rahatlıkla haberdar olduğu bir ortamda, yaratılan medya yapısı içerisinde farklı söylemlerde bulunmak yeterli gelmez. Normal zamanlarda vatandaş bunu yine abartı olarak bilir; ama çok önemsemez.

Enver Bulut, Artı Gerçek: O dönemin gazetelerini okuyunca, insanın içini acıtan ve tek elden çıkmış tıpkıbasım haberler görürüz. Belki bu durum bugüne değin görülmemiş ve atlanmış olabilir. Ancak, vahşetin boyutlarını, korkunçluğunu çok iyi anlatmaktadır. Haber aynen şöyledir ve tüm gazeteler de bu şekilde vermiştir. “Kar kütleleri ile dolu Kutu deresine sığınan çapulcuların yiyecek darlığı çekmeğe başladıkları ve uğultulu fırtınaların sürüklediği kar yığınları içinde çok feci vaziyete düştükleri haber alınmıştır. Yiyecek bulamayan şakiler, karlar altında fışkırmağa başlayan yaban pancarı yemektedirler. Terk ettikleri ekinler kıtalarımızın elindedir.”

Günün öne çıkan yorumları, Kronos Podcast yayınında:
https://soundcloud.com/user-436877268/050520-kp

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram