Darbe söylentileri bir ‘Halkla İlişkiler’ çalışması mı?

KRONOS 21 Şubat 2020 GÜNDEM

Ahval’de yazan Eski Dış İşleri Bakanı Yaşar Yakış, satırlarını bir soruyla bitiriyor; ‘Yargının yavaş işlemesi yetmezmiş gibi Kavala’nın serbest bırakılması, 2016’daki darbe girişiminde yer aldığı iddiasıyla kendisini suçlayan bir savcı tarafından çıkarılan yeni bir tutuklama emriyle engellendi. Beraattan sonra açıklamalar üst üste geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamadan sonra, Hâkimler ve Savcılar Kurulu, Kavala’yı beraat ettiren üç hâkim hakkında soruşturma başlatılmasına izin verdi.
Hâlâ yargının bağımsız olduğunu mu düşünüyoruz?’.

NATO’nun sosyal medyada paylaştığı videonun zamanlamasından yola çıkan Veysi Dündar; ‘Daha birkaç ay önce ‘Ey Amerika’ diye ünleyen Bahçeli’nin, Şam’a gitme planlarını duymuştuk. En ufak bir kuşkuya mahal vermeyen gerçeklik ise, ABD’nin en önemli üyesi olduğu NATO olmadan Suriye’de pozisyon almanın pek de olası olmadığıydı. Aslında doğruyu söylemek gerekirse arkada NATO bile olsa, böyle bir planın hayata geçmesi kolay görünmüyor.’ ifadelerini kullanıyor, Ocak Medya’daki yazısında.

Yeni Çağ’da Batuhan Çolak, sığınmacıların artmasıyla birlikte yükselen bir tehlikeye dikkat çekiyor; ‘Türkiye, Suriye konusunda büyük hatalar yaptı, sığınmacılar konusunda çok daha büyük hatalar yaptı. Ama yaşadığımız şartlar geçmiş ile hesaplaşmaktan ziyade günümüzü kurtarmaya odaklanmalı. Çünkü eğer gereken önlemler alınmazsa Suriye nüfusunun büyük bir çoğunluğu Türkiye’ye gelmiş olacak.Bu kadar büyük bir nüfusu Denizli ve İstanbul örneklerinde olduğu gibi ne polisimiz ne cezaevlerimiz ne vakıflar ne de devlet barındırabilir. Kaos başlar!’.

Darbe söylentisi neden çıktı, böyle bir tehlike var mı hâlihazırda? Birgün’de Ahmet Yaşaroğlu; ‘Gerek Başbuğ’un açtığı tartışmanın, gerekse RAND’ın “öngörüleri”nin generaller kliğini yeniden ve güçlü olarak iktidar ortaklarından birisi yapma hamlesi olduğu da göz ardı edilemez. Bugün askeri kanat dışta ve içte bolca kullanılmakta, bu da onlara egemen çevrelerde güç, etkinlik ve sempati kazandırmakta, halka karşı işledikleri ağır suçlar temizlenmeye, unutturulmaya çalışılmaktadır. Yani sorun öncelikle bir darbe sorunu olarak değil, iktidar odağının kenarına doğru itilen, eski yerini kaybeden generaller kliğine yeniden prestij ve güç kazandırma hamlesi olarak gelmektedir. Yoksa darbeler tarihi “at değiştirme” zorunluluğu gelip kapıya dayandığında zaten bu işin “emir komuta zinciri içinde” yapıldığının örnekleri ile doludur.’ diyor.

Birden gündeme giren bir çocuk var; okuyan, belki yaşının üstünde konuşan. Hemen zeka övgüleri başladı. Aysuda Kölemen, Artı Gerçek’te zekadan daha önemli başka bir kavram olduğunu yazıyor; ‘En sevdiğim sanatçılar başkaları için yüreği kanayanlar, konuşması gereken yerde susmayanlar, sanata dünyanın derdini taşıyıp ortaya müthiş işler çıkaranlar. En sevdiğiniz gazeteci en zekisi mi, en korkusuzca haber ve gerçek peşinde koşan mı? Hayatımda en sevdiğim insanlar yüce gönüllü, anlayışlı, dürüst olanlar, derdime ve kahkahama ortak olanlar, en zekiler değil. Neden çocuklarda en çok değer verdiğimiz özellik zekâ olsun o zaman?’.

Günün öne çıkan yorumları Kronos Podcast yayınında:
https://soundcloud.com/user-436877268/210220-kp

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram