‘Coğrafya mahkûmu’ Putin son teknolojiye mağlup oldu

Moskova, Şubat ayında başlattığı ‘coğrafi gerekçelerle’ başlattığı Ukrayna işgalini yavaş yavaş bitirmeye doğru gidiyor. İşgalin ilk günlerinde kolayca ele geçirdiği şehirleri birer ‘iade’ ederken, coğrafya kitaplarında istediği değişiklikleri de yapamayacak gibi görünüyor.

EMİR KORKMAZ 13 Kasım 2022 HABER ANALİZ

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması büyük bir sürprizdi. Daha bir yıl önce, barış içinde yaşayan Rusya, beklenmedik bir şekilde Ukrayna’ya saldırarak, tüm dünyadaki dengeleri altüst etti. Vladimir Putin, neden zaten geniş olan Rus topraklarını genişletmek için, tüm dünyayla olan ticaret bağlarını kopartmayı göze almıştı acaba? Neden ucu nükleer savaşa varacak bir saldırıya girişmişti?

COĞRAFYA MAHKUMLARI

Rusların Ukrayna’yı işgali, tüm dünyanın gündemini altüst ederken, bu harekata şaşırmayan bir isim vardı: Tim Marshall. 2015 yılında yazdığı ‘Coğrafya Mahkumları’ kitabı ile birçok ülkede çok satanlar listelerinde kendine yer bulan Marshall, daha kitabının ilk sayfalarını geniş bir Rusya topoğrafyası çiziyordu: ‘Ülkenin sınırlarında genellikle sıradağlar ve buzullar var. Çin ile sınırı sıradağlarla korunmakta, İran ve Türkiye’den dağlık Kafkasya ile ayrılmış. Rusya ile Güneybatı Avrupa arasındaki duvar ise, Balkanlar, Karpatlar ve Alpler. Bu dağların kuzeyindeki geniş ve düz Büyük Avrupa Ovası adeta bir bir koridor gibi, Rusya’yı Polonya ve Ukrayna üzerinden, iyi silahlanmış batı komşularına bağlıyor. Bu alan o kadar düz ki, Moskova’dan Paris’e kadar bisikletle gitmek mümkün.’

LİDELERİN SINIRI: SINIRLAR

Marshall’ın önerdiği bisiklet yerine, tank da kullanabilirsiniz. 1940’larda Hitler’in, 2022’de Putin’in yaptığı gibi. Tim Marshall, Rusya’nın diğer sınırlarındaki gibi doğal tahkimatla korunmayan bu boşluktan defalarca saldırılara maruz kaldığını hatırlatıp, Rusya’nın batısındaki düzlüklerin bu ülkenin yumuşak karnı olduğunu belirtiyordu. İşte, Putin tam da Marshall’ın yorumu çerçevesinde Ukrayna’yı işgale girişince, tecrübeli gazeteci savaşı lanetleyen bir açıklama yaptı ancak harekatı şaşırtıcı bulmadığının da altını çizdi. Haritaların liderleri adeta bir mahkum gibi sınırladığını ve onlara çok az seçenek bıkaktığını belirten Marshall, ‘Yıllar önce çizilen haritalar, liderlere düşündüğünüzden daha az seçenek ve manevra alanı bırakıyor ama bazıları onları değiştirmek için gözünü karartıyor’ yorumu yapıyordu.

JEOPOLİTİĞİN UYANIŞI

Marshall’ın coğrafyayı önceleyen bu düşünce tarzının adı, uluslararası ilişkiler jargonuyla söyleyecek olursak: jeopolitik. Dünya meselelerini dağların, denizlerin ve akarsuların belirlediği savunacak kadar ileri giden jeopolitikçiler bile var. Hani Türkiye için uzun yıllardır söylenen, ‘jeopolitik önemi’ tekerlemesinin altında yatan da bu. O nedenle Marshall, ülkeler arasındaki sorunları anlamak için siyasi değil, fiziki haritalara bakma önerisinde bulunuyor.

DÜNYA HALA DÜZ MÜ?

Jeopolitik ve onunla uğraşanların, 1990’larda soğuk savaşın sona ermesiyle birlikte artık ilgi çekmeyen başlıklar arasında girdiği iddia ediliyordu. Duvarların yıkılması, sınırların geçirgenleşmesiyle, pazarları genişleyecek, patlayan teknolojik gelişmeler, coğrafi haritaları geçersiz kılacaktı. Nitekim uzun yıllar boyunca denizler konteyner gemileriyle doldu, taştı. Thomas Friedman’ın 2005’te söylediği gibi, artık ‘dünya düzdür’. Çağımızdaki küreselleşmeyi bundan daha kısa anlatacak başka bir metafor olamazdı.

COVID19’İN GETİRDİĞİ ENGEBELER

Dünya hala ‘düz’ belki ama önce Covid19 pandemisi, ardından Ukrayna’nın işgali, tedarik zincirlerini kopardı. Küresel ticaret bocalarken, dünya arazisi sürtünmesiz olmaktan çıkıp, sarp sıradağlarla kaplanmaya başladı. ABD’de Donald Trump ve İngiltere’de Nigel Farage gibi figürlerin kanalize ettiği küreselleşmeye yönelik düşmanlık, pandemiden önce zaten yükseliyordu. Covid belası, kısıtlamaları daha da güçlendirdi. Hatta soğuk savaşın bittiği dönemde 10 olan sınır duvarlarının sayısı bugün 74’ü buldu. Türkiye, Suriye ve İran sınırlarına kendisi duvar çekerken, Yunanistan ve Bulgaristan da, kendi Türkiye sınırlarını ‘duvarlandırdı’. ABD başkanın ulusal güvenlik danışmanlığını da yapan HR McMaster 2017’de ‘Jeopolitik, soğuk savaş sonrası dönemde gönderdiğimiz tatilden geri döndü ve şimdi intikamını alıyor’ demişti. İşte bu nedenlerle, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini açıklayan uzmanların en çok kullandığı kelimelerin başında ‘jeopolitik gerçekler’ gelmesi, şaşırtıcı değil.

HİTLER DE AYNI KAFADAYDI

Bir zamanlar Nazi Almanyası’nın lideri Adolf Hitler, Alman halkının, imkansız bir alana hapsedildiğinden yakınıyordu. O nedenle,hayatta kalmak için ‘bir dünya gücü haline gelmeleri’ ve bunu yapmak için doğuya dönmeleri gerekiyordu. Bunu yaptılar. Bir yıldırım harekatıyla, Polonya’dan girip, birkaç ayda Moskova yakınlarına dayandılar. O zaman da Nazileri bir başka coğrafi engel durdurmuştu. Rusya’nın bataklıkları ve Volga nehri kıyısındaki Stalingrad şehri. Benzer şekilde Putin de uzun yıllardır, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla bir anda ortaya çıkan sınırların, ülkesinin büyümesini engelleyen ağlarla kaplı olduğunu savunuyor, Rusya’nın rakipleri hakkında ‘Sürekli bizi köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar’ ifadesini kullanıyordu. Marshall, protestoların ardında 2014 yılında Rusya dostu Ukrayna cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in devrilmesinden sonra paniğe kapılan Putin’in ilk olarak Kırım’ı ‘ilhak etmek zorunda kaldığını’ iddia etmişti. Marshall’a göre Putin’in 2022’de Ukrayna’yı işgal etmesinin ardında, Rusya’nın batı sınırında kendini güvensiz hisstmesi yatıyordu. İşte bu nedenle batının Rusya’yı cendereye almaya çalıştığını savunan Putin, bir anda yüzlerce tankı batı sınırındaki düzlüklere sürdü.

COĞRAFYA TEKNOLOJİYE MAĞLUP OLDU

İşgalin 10. ayı biterken Rusya, hızla girdiği şehirlerden büyük kayıplar vererek geri çekiliyor. Geri çekilmesinin ardından ise, Marshall’ın coğrafik önermelerinden çok batının teknolojisi yatıyor: Moskova’ya karşı Kiev’e desteğini esirgemeyen batı dünyasının verdiği taktik destek ve modern silahlar, köhne Rus silahları ve savaş sistemine karşı başarı sağladı. Rus ordusu son olarak Herson şehrinden çekilirken, ardında büyük bir yıkım, sayısı bilinmeyen ölü ve yaralı ve yerle bir olmuş bir ‘itibar’ bıraktı.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram