Çocuklarının yüzüne bakmaya utandıracak bir siyasi mensubiyet…

KRONOS 27 Mayıs 2020 GÜNDEM

Emre Kongar, Cumhuriyet: Bence politikacılar da, aynen adalet mensupları, hukukçular gibi ortalamanın üstünde dürüst, ahlaklı ve adil olmalılar. AKP 18 yıldır bu ülkeyi yönetiyor.Hiç kuşkusuz AKP’nin mensupları, yöneticileri, milletvekilleri de bu toplumun, bu ülkenin çocukları. AKP’li politikacıların da (ortalamanın üstünde olmasa bile) en azından, ortalama ahlakları, ortalama dürüstlükleri ve ortalama adalet ve hukuk anlayışları olduğu varsayılabilir. Acaba içlerinde, ülkede olup bitenlerden, haksızlıklardan, hukuksuzluklardan, adaletsizliklerden ve ekonomik çöküntüden hiç rahatsız olan yok mu?

Hakan Gülseven, Independent Türkçe: Toplumsal yarılmanın, şu anda ipuçlarını gördüğümüz çatışma haline dönüşmesi genel bir toplumsal felaket anlamına gelecektir. Çatışma, toplumlar tarihinde zaman zaman faydalı sonuçlar doğurabildi, evet. Ne var ki, bugün öyle bir ‘fayda’yı, başka deyişle toplumsal sıçramayı açığa çıkarabilecek bir zemin olduğunu sanmıyorum. Muhtemel bir sıçramanın kuvvetleri oluşmuş değil çünkü. Bu koşullarda, derinleşen iktisadi bunalım üzerinden yaşadığımız siyasi gerilimlerin ve toplumsal çatışma ihtimalinin, kapıldığımız anaforda daha derinlere doğru çekilmemiz anlamına geleceği kesindir. Bugün Türkiye’nin en çok ihtiyaç duyduğu bileşim, iktisadi, siyasi ve toplumsal akıldır.

İhsan Çaralan, Evrensel: Beş yıllık seçim tablosunun arkasındaki gerçekler, AKP-MHP ittifakının, az çok normal koşullarda yapılan bir seçimi kazanamayacağını göstermektedir. İktidarın, hile hurdaya başvurarak ya da devletin imkanlarını partinin imkanına dönüştürüp seçim sonuçlarını değiştirmeye kalkması, halkın muhalefet partilerini aşan bir tepki ortaya koyabildiğinin ortaya çıkmasıyla, hayli zorlaşmıştır.
Bu yüzdendir ki AKP-MHP ittifakı, yasaları kendi lehine düzenleyerek, seçim sürecine müdahale imkanlarını artırıp, sonuçların kendi lehine çıkmasını sağlamak istemektedir. Böylece Erdoğan ve ortakları, sonuçlara itiraz edecek olanları yasalara itiraz eder bir konuma itmeyi amaçlamaktadır. Bu nedenle iktidar sadece milletvekillerinin parti değiştirmesini sınırlamanın ötesinde, halkın oylarını telef edecek düzenlemeler yapmak için harekete geçmiştir.

Özgün Enver Bulut, Artı Gerçek: Kaldırıma gömülen, kırılan, parçalanan mezarlar… Ölüm aslında geçmişin dünyayla barışma halidir. O nedenle mezarlıklarda helallik istenerek insanlar son yolculuklarına uğurlanır. Tanıyan, tanımayan herkes de cenaze namazında hakkını helal eder. Öyleyse nasıl bir akıl tutulması ve vicdan yoksulluğu olarak açıklanabilir mezarları kırmak! Giden gitmiştir. Geride acılarını yaslarına yerleştiren aileler kalmıştır. Artık yapılan ve yapılacak olan her şey geride kalanadır. Gömme işlemi tanrının huzurunda yapılmış ve toprağa emanet edilmiştir. Bütün inançlarda bu böyledir. Bundan sonrası tanrı ile kul arasındadır. Vicdana, suya sabuna dokunmak işte tam da burada önem ifade etmektedir. İnsanlar dini ritüellerin nasıl olduğunu unutmadıkları, geride kalanların acılarına vicdanlarıyla ortak oldukları sürece, bugünden yarına geçiş çok daha farklı olacaktır.

Günün öne çıkan yorumları Kronos Podcast yayınında:

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram