Cenazemiz var, lütfen soru/hesap sormayın!

KRONOS 02 Mart 2020 GÜNDEM

İnci Hekimoğlu, yan yana dizilen tabutlarla örtülen konu başlıklarını hatırlatıyor, Artı Gerçek’te; ‘Tabutlar perde de olur. Toplum ‘Vatan Millet Sakarya’ hamasetine boğularak, sesini çıkaramaz olur. Bu çocuklar neden Suriye’deydi, diye sorulamaz. Neden iki askeri yakarak öldüren canilerle omuz omuzaydılar, diye de! Neden Türkiye’de yüzlerce insanı katleden Suriye’deki çeteler bu ülkenin bekası için tehlike değil de, tek taş atmamış Kürtler tehlike diye hele, hiç sorulamaz. Tabutlar çok şeyi perdeler. Türkiye’nin genç işsizliğinde yüzde 27.1 ile rekor kırmasını, En yüksek gelir düzeyine sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay ekonomik krize rağmen artarak yüzde 47,6’ya yükselirken, en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı payın azalarak yüzde 6,1’e gerilemesini…’.

Gazete Duvar’da göçmenliğin yabancısı olmayan bir toplumun mültecilere bakışındaki sorunu ele alıyor Azmi Karaveli; ‘Söz konusu bir yerden diğer yere -zorunlu ya da değil- göç olduğunda yüzyıllar içinde kavramlar da altüst olur. Sözgelimi 1071’de Malazgirt’ten bu topraklara “göç etmek” günümüzde dahi hala gurur vesilesiyken, başka bir topraktan zorunlu göç edenlerden aynı hoşgörü esirgenebilir. Üstelik Suriye’deki savaştan Türkiye’ye kaçmayı başaranlar, bu sefer de Türkiye’den kaçmak için ölümü göze alarak botlara biniyorken… Kabul edelim ki savaştan kaçmıyorlar aslında, savaştan zaten kaçtılar onlar, artık bizden kaçıyorlar. Çünkü Türkiye uğruna ölmeyi göze alabilecek riskler barındıran bir ülke haline dönmüş durumda. Aksi takdirde neden onca riske, onca belirsizliğe rağmen dalgalı sulara yönelir ki insan?’.

İdlib saldırısını kimin gerçekleştirdiğini soran Mehmet Ocaktan, Karar’da Türkiye’deki Rusya taraftarlarının bu süreçteki tutumuna dikkat çekiyor; ‘Öyle anlaşılıyor ki Rusya ve Türkiye’nin yeni bir dünya kurmakta olduğunu attıkları coşkulu manşetlerle kutlayan, buna itiraz edenleri ise hainlikle suçlayan Rusçu yandaşların, hala Rusya’ya toz kondurmaya niyetleri yok. ‘Bu saldırı Rusya’nın olmadığı bir denklemle izah edilemez’ gibi muğlak cümlelerle yandan dolaşıp, emperyalistlere karşı ‘vuruşarak yürüyeceğiz’ diyerek gönül eğlendirmeye devam ediyorlar.’.

Evrensel’de Ercüment Akdeniz mültecilerin bir savaş enstrümanına dönüştürüldüğünü belirttiği yazısında yaşanan drama yoğunlaşıyor; ‘Öyle rezalet ki görüntüler: Kapıların açılmayacağını bile bile binlerce mülteciyi belediye araçları taşıyor. NTV’ye konuşan mülteci bir kadın, “Görevliler ‘kapı kapalı denizden gidin’ dedi” diyor. İnsan tacirleri, “Reis zaten izin verdi. Göçmenleri taşımaya başladık” diye caka satıyor. Canlı yayında çocuklar, bebekler bota bindiriliyor, şebekeler insanları ölümcül yolculuğa çıkarıyor vs… Elbette bütün bunlar insanlık suçu. Bunlara göz yumanlar, yol verenler Ege’de ilk çocuk boğulduğunda timsah gözyaşı dökmesin. Çünkü onlar da bütün bu rezaletin siyasi sorumlusu.’.

Milliyetçi duruşuyla bilinen Yeni Çağ’da Ahmet Gürsoy, Arif Nihat Asya’nın şiirini iktidar cephesinin yanlış anladığını savunuyor; ‘İktidar elitlerinin nereden aklında kaldıysa bu şiiri yanlış anlamış ki, ikide bir “şehitler tepesi boş kalmayacak” diyor. Sözün sahibi şair Arif Nihat “burayı şehitlerle dolduracağız” demiyor. Ne diyor?”Toprağını kahramanlar bekliyor” diyor. Kısacası “tepeler sahipsiz değil, orada meçhul askerler ve onları temsil eden rüzgâr bekleyen bir bayrak var”  diyor.’.

Günün yorum seçkisi Kronos Podcast yayınında:
https://soundcloud.com/user-436877268/020320-kp

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com