Erdoğan’ın büyük U dönüşü: Kaşıkçı davası Suudi Arabistan’a devredilecek

Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan konsolosluğunda katledilmesiyle ilgili davaya bakan savcı supriz bir biçimde dosyanın Suudilere iadesi istedi. Peki Türkiye, Kaşıkçı cinayeti dosyasını neden cinayetin faili olan ülkeye veriyor?

YAVUZ GENÇ 31 Mart 2022 GÜNDEM

Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetine ilişkin yedinci duruşma İstanbul Çağlayan’daki 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Cinayete karıştıkları iddiasıyla 26 kişinin gıyaben yargılandığı davada mütalaasını sunan duruşma savcısı, dosyanın Suudi Arabistan’a gönderilmesini istedi.

Savcı, mütalaasında, dosyanın gönderilme gerekçeleri ise şöyle sıralandı: “Sanıkların yabancı ülke vatandaşı olmaları, haklarında çıkartılan yakalama emirleri ve kırmızı bülten kararlarının infaz edilmediği gerekçesiyle ifadelerinin alınmadığı, bu haliyle dosyanın sürüncemede kaldığı gerekçesiyle Cezai Konularda Uluslararası Adli İş Birliği Kanunu’nun 24. maddesi uyarınca dosya hakkında durma kararı verilerek aynı yasa uyarınca yargılamanın Suudi Arabistan adli makamlarına devrinin sağlanması ve gerekli usul işlemlerinin yapılmasını talep edilir.”

Duruşmayı 7 Nisan’a erteleyen 11. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti ise dava dosyasının Suudi Arabistan adli makamlarına devri konusunda görüş bildirmesi için Adalet Bakanlığı’na yazı yazılmasına karar verdi. Böylece davanın Arabistan’a devrinin de önü açılmış oldu. Adalet Bakanlığı’nın olumsuz yanıt vermeyeceği belirtiliyor.

TAVİZ Mİ, “MADDİ” BEKLENTİ Mİ?

Peki, Türkiye’nin “evinde” işlenen Kaşıkçı cinayeti dosyasını Suudi Arabistan’a göndermesi ne anlama geliyor? Türkiye’nin verdiği bir taviz mi, yoksa ekonomik krizin etkilerini azaltmak amacıyla bu ülkeden gelecek “maddi” beklentiler mi öne çıktı? Konuya ilişkin uluslararası ilişkiler uzmanları, gazeteciler, analistler farklı değerlendirmelerde bulunuyor.

Bugün bir televizyon programında Türkiye’nin Suudi Arabistan ile ilişkilerini değerlendiren Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ilişkilerin normalleşmesi konusunda önemli adımlar atılmakta olduğunu söyleyerek, “yargı iş birliği daha iyi bir noktaya geldi” ifadesini kullandı. Yargıdaki işbirliğinin Kaşıkçı cinayeti davasında İstanbul’daki dosyaya nasıl yansıdığı ise merak konusu…

KAŞIKÇI’NIN NİŞANLISI: ERDEM Mİ? YOKSA MADDİ ÇIKARLAR MI?

Duruşma sonra düşünceleri en çok merak edilen isimlerden biri Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz oldu. Cengiz, sosyal medya hesabından yaptığı İngilizce açıklamalarda “erdem” ve “maddi menfaat” kelimelerini birarada kullanarak Türkiye’nin tavrını eleştirdi.

#justiceforJamal (Cemal için adalet) etiketi ile yaptığı paylaşımlarda Cengiz, ‘‘Modern çağda insanlığın karşı karşıya olduğu ikilemi göstermesi açısından örnek bir durum ile karşı karşıyayız. İkisinden hangisini seçeceğiz? Erdemli bir insan gibi yaşamayı istemek veya maddi menfaatleri her türlü değerin üzerinde tutarak bir hayat inşa etmek? Maddi çıkarların bu kadar öne çıkarıldığı bu sistem eninde sonunda kendini patlatacaktır. Çünkü insan doğasına aykırıdır. Bu soru hepimizi ilgilendirmelidir. ‘Erdemli bir insanın, erdemlerini sürdürerek erdemli olmayan bir toplumda yaşaması mümkün müdür?’’’ ifadelerini kullandı.

Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesinden sonra tüm süreci yakından takip eden Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, uluslararası toplumun Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda öldürülen gazeteci ile sessizliği sonrası Türkiye’nin de bu dosyaya ilgisini kaybettiğini söyledi.

‘TÜRKİYE DE DOSYAYI GÖZDEN ÇIKARDI’

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Önderoğlu, ‘‘Türkiye’de Cemal Kaşıkçı cinayetinin hak ettiği cezayı görme ihtimali savcılığın ABD istihbarat raporunun örneğini talep etmeye yanaşmaması ve Türkiye’nin Suudi Arabistan ile diplomatik yakınlaşmaya girişmesinden sonra azalmıştı” dedi. RSF olarak adaletin İstanbul’daki dosyayla gelebileceğini ümit ettiklerini söyleyen Önderoğlu, “Cinayetin üzerinden geçen üç buçuk yılda uluslararası toplumun suskunluğu ve Suudi Arabistan’a yönelik caydırıcılıktan uzak tutumu şimdi Türkiye’nin de dosyayı gözden çıkarmasına tanık oluyoruz gibi” yorumunda bulundu.

RSF Türkiye ekibi adliye önünde Cemal Kaşıkçı için adalet istiyor.

‘KOYUNU KURDA TESLİM ETMEMESİNİ İSTİYORUZ’

Adalet Bakanlığı’na seslenen Önderoğlu, “Doğrusu bir aydının cenazesi yok edilecek tarzda ortadan kaldırılması gibi böylesi uluslararası bir cinayetin küresel vicdanda ortada bırakılması kabul edilebilir bir durum değil. Bütün bu durumlar insan hakları savunucularının ve aydınların korunmasının uluslararası koruma mekanizmasının geliştirilmesini zorunlu kılıyor. RSF olarak bu uğurda mücadelemizi sürdüreceğimiz gibi Türkiye Adalet Bakanlığı’ndan dosyayı Suudi Arabistan’a göndermeyerek koyunu kurda yem etmemesini istiyoruz’’ dedi.

MAVİ MARMARA, RAHİP BRUNSON, DENİZ YÜCEL VE ŞİMDİ DE CEMAL KAŞIKÇI… 

Türkiye’nin Kaşıkçı cinayetini Suudi Arabistan’a havale etmesi en çok “taviz” başlığı altında eleştiriliyor. Bu eleştiriyi yapanlar, Türkiye’nin geçmişte “namus meselesi” haline getirip daha sonra geri adım attığı konulara dikkat çekiyor. Mavi Marmara gemisinin Gazze’ye yardım götürmesi ve İsrail’in müdahalesiyle yaşanan kanlı baskın sonra Ankara’nın tazminatı kabul edip davayı havada bırakması ilk akla gelen konu.

Rahip Brunson Türkiye’den ayrıldıktan sonra dönemin ABD Başkanı Donald Trump’la.

İzmir’de yaşayan ABD’li rahip Andrew Brunson’un neredeyse bir milli mesele haline getirilen tutukluluğu ve ardından Donald Trump’un baskıları sonucu, mahkeme kararlarının “hızla değişmesi” sonrası ülkesine gitmesi de bir başka örnek.

Üçüncü örnekse Türkiye’de hapse atılan gazeteci Deniz Yücel’in Almanya’ya iadesi. AKP yanlısı medya ve AKP’li yetkililerin açıklamalarına kalsaydı, Deniz Yücel muhtemelen bir 10 yıl daha cezaevinde kalabilirdi. Ne var ki Angela Merkel’in devreye girmesiyle Deniz Yücel, “asla çıkamaz” sözleri unutularak serbest kaldı, hızlıca Türkiye’den ayrılarak ülkesine döndü.

ERDOĞAN, “CEMAL’İN AİLESİNE BORCUMUZDUR” DEMİŞTİ

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından milli mesele haline getirilen bu üç olay önce meydan okuyup, sert açıklamalarla davaların açılması, ardından hızla geri dönülmesi, Cemal Kaşıkçı cinayetinde de benzer bir “u dönüşünün” yaşandığı iddiasını besliyor. Çünkü Kasım 2021’de Erdoğan,  The Washington Post’ta yazdığı makalede, “Böyle bir suçun bir daha dünyanın hiçbir yerinde işlenmemesi, hem Türkiye’nin hem de insanlığın çıkarınadır. Suçluların cezasız kalmaması için mücadele etmek, bunu sağlamanın en kolay yoludur. Bu, Cemal’in ailesine borcumuzdur” ifadelerini kullanmıştı. Daha önceki üç olayda da (Brunson, Yücel ve Mavi Marmara) Erdoğan’ın takındığı tavır ve söylediği sözlerin daha sonra nasıl değiştiğini bilenler, Kaşıkçı cinayeti için söylediği ifadelerin de tersine dönebileceğini söylüyor.

Antropolog Yektan Türkyılmaz, Türkiye’nin Kaşıkçı dosyasını Suudi Arabistan’a teslim etmesini, “adaleti faile telsim etmek” ifadesiyle yorumladı. Türkyılmaz’a göre bu tavır “Gayet tutarlı.”

Gazeteci Banu Güven, savcının dosyadaki güçlükleri öne sürmesini “bahane” olarak yorumlayarak, “Mahkeme bunu asla kabul etmemeli” dedi. 

‘ALİ MENFAATLER SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA HER ŞEY MÜMKÜN’

Eski bir AKP milletvekili İbrahim Turhan, “devletlerarası siyasete” işaret ederek, “‘Land and Freedom’ diye bir film izlemiştim gençlik yıllarımda. Onu hatırlattı. Devletlerin ‘âli menfaatleri’ söz konusu olduğunda her şeyin mümkün olduğunu akıldan çıkarmamak gerekiyor. Devletler arası siyasete hiçbir zaman güven olmaz. Vay gidenin hâline” yorumunda bulundu.

RUŞEN ÇAKIR: BİR BÜYÜK U DÖNÜŞÜNÜN EŞİĞİNDE

Gazeteci-yazar Ruşen Çakır, Medyascop’ta yayınladığı videonun başlığını “Bir büyük U dönüşünün daha eşiğinde: Cemal Kaşıkçı cinayeti” başlığını uygun gördü. Çakır, “Anlaşılan dosya kapanacak. Umarım kapanmaz ama kapanacağa benziyor” dedi. Erdoğan’ın davayı bizzat sahiplendiğini” hatırlatan Çakır’a göre böyle bir durumda bir savcının kalkıp “kapatalım, bununla baş edemiyoruz” diyemez. “Yukarıdan gelen karar” neticesinde davanın kapanacağını söyleyen Çakır, “Umarım yanılırım” dedi.

Bir dönem Hürriyet gazetesinin Washington temsilciliğini de yapan gazeteci Cansu Çamlıbel ise sözü eğip bükmeden “Erdoğan’ın Suudilere boyun eğdi”ni yazdı. Çamlıbel’in sosyal medya hesabındaki paylaşımı şöyle: “İstanbul’da MSB timinin katlettiği Cemal Kaşıkçı’nın davasında savcı yargılamanın durdurulmasını istedi..! Ekonomik kriz, Sedat Peker derken Erdoğan Suudilere boyun eğdi. Muhalifler testereyle doğranabilir, hatta yakılabilir, azmettiriciler nasılsa yırtar!”

Habertürk televizyonundan Mehmet Akif Ersoy da “Suudi Arabistan’la yeni dönem” başlayacağını düşünenlerden. Ersoy, “Cemal Kaşıkçı dosyasındaki savcılık talebi çok kritik önemde. Türkiye’nin BAE ve İsrail’den sonra Suudi Arabistan’la ilişkilerini yeniden tesis etmesinin önündeki en büyük engel Kaşıkçı davasıydı” yorumunda bulundu. 

‘ÜLKEYİ YİNE KÜÇÜK DÜŞÜRDÜ’

Kronos Dış Politika yazarı, eski diplomat Ömer Murat da “u dönüşü” yaşandığını düşünen isimlerden. Mısır, İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri ile yaşananlardan sonra geri adım atıldığını hatırlatan Murat, “Erdoğan Şubat’ta Suudi Arabistan’a gideceğini söylemişti, Mart bitti hala gidemedi. Şu davayı dünyada bu kadar gündem yaptıktan sonra böyle neticelendirdiler. Mısır, İsrail ve BAE’nden sonra iktidar hiç sıkılmadan bir U dönüşü daha yapıp ülkeyi yine küçük düşürdü…” değerlendirmesinde bulundu.

Gözler şimdi Adalet Bakanlığı’nda. Eğer bakanlıktan olumlu karar çıkarsa, Suudi Arabistan’a rahatlıkla kapatılan Cemal Kaşıkçı cinayeti dosyasının Türkiye ayağı da böylece kapanmış olacak.

Takip Et Google Haberler
Takip Et Instagram
WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com